Erdoğan, 'Millete Hizmet Yolunda' konuşmasında Türkiye gündemi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili önemli mesajlar verdi. Erdoğan, Gezi eylemlerinin birinci yıldönümünde 'Gezi olaylarının faturasını millet ödedi' diye konuştu
Başbakan Erdoğan, 'Millete Hizmet Yolunda' konuşmasında gündeme dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "10 Ağustos, inşallah, Türkiye için bir milat olacak. 10 Ağustos seçimleri öncesinde, birileri tekrar kirli hesapların içine girebilir. Siyaset, bu kirli hesaplardan medet ummak isteyebilir. Sizler, eminim ki bu tahriklere aldırış etmeyecek, sandığa gidecek, hür iradenizle Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanını belirleyeceksiniz" dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, "Sizleri en kalbi muhabbetlerimle selamlıyor, bir Millete Hizmet Yolunda Programı vesilesiyle daha evlerinize misafir olmanın memnuniyeti içinde hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. Ekranlar aracılığıyla bizleri evlerinize, gönüllerinize misafir ettiğiniz için de sizlere ayrıca teşekkür ediyorum.
Mayıs ayı, Soma ilçemizde meydana gelen kaza ve o kazada Hakk'a uğurladığımız 301 şehidimiz nedeniyle büyük elem yaşadığımız bir ay oldu. Bugün bir kez daha, o elim kazada hayatını kaybeden bütün şehitlerimize sizlerin huzurunda Allah'tan rahmet diliyor, acılı ailelerine, milletimize başsağlığı ve sabır temenni ediyorum. Soma'daki facia, sadece oradaki madenci kardeşlerimizi, şehit olan madenci yakınlarını, Soma halkını değil, 77 milyon hepimizi çok derinden etkiledi, hepimizin yüreğini acıttı. Soma'ya düşen ateş, milletimizin yüreğine düştü. Soma'ya düşen ateş, Türkiye'nin kalbine düştü. Tarifi mümkün olmayan, tarihimizde eşine nadir rastlanan bir acı yaşadık. Hepimiz, bu acı hadiseden dolayı büyük bir üzüntü duyduk" dedi.
"VATANDAŞLARIMIZLA BİR ARAYA GELEREK ACILARINI PAYLAŞTIM"
Başbakan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "13 Mayıs'ta, bu elim kazayı haber alır almaz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Taner Yıldız Bey'e, hızla Soma'ya ulaşması, çalışmalara nezaret etmesi talimatını verdim. İlgili tüm birimlerimizi, tüm imkanlarımızı, tüm gücümüzü işçilerimizin, insanlarımızın hayatını kurtarmak için seferber ettik. AFAD'ı derhal harekete geçirdik. AFAD 156 personel ve 45 araçla bölgede görev yaptı… Genelkurmay Başkanlığımız 1 uçak ve 2 helikopterle çalışmalara katıldı. Aynı şekilde Kızılayımız bütün imkanlarıyla seferber oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Zonguldak'tan, Çayıralan ve Tunçbilek'ten 226 personelle çalışmalara katıldı. Sağlık Bakanlığımız 405 personelini, doktor ve hemşirelerimizi, 6 hava aracını, 62 ambulansını bölgeye sevk etti. Ve değerli kardeşlerim burada bütün bu çalışmalar devam ederken, bizler an ve an buradaki sıkıntıları gidermenin gayreti içinde olduk. Az önce Kızılay'dan bahsetmiştim. 100 personel ve 12 araçla onlar da çalışmalara katıldı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız, Ankara, İstanbul, Balıkesir, Denizli, İzmir, Manisa Büyükşehir Belediyelerimiz, Uşak ve Kütahya Belediyelerimiz, personel ve araçlarıyla Soma'ya koştular. Aynı şekilde, Sivil Toplum Örgütlerimiz hemen Soma'ya intikal ettiler. Kazanın ertesi günü ben de başbakan yardımcılarım ve sağlık bakanımla birlikte arkadaşlarımla Soma'ya giderek, çalışmaları bizzat yerinde inceledim, talimatları verdim, vatandaşlarımızla bir araya gelerek acılarını paylaştım." "Ayrıca, İzmir'in Kınık ilçesini de ziyaret ederek, orada şehit madencilerimizin aileleriyle bir araya geldim, Bergama'dan gelen şehit aileleri de bu toplantıda bizimle birlikte oldular. Taziyelerimizi bir kez daha ilettim, yaraları sarmak için yaptıklarımızı yapacaklarımızı kendileriyle bizzat paylaştım. Onlar sordu ben de vecap verdim ve şu anda hazırlanmakta olan madenlerle ilgili, özellikle kömür ocaklarıyla ilgili yasal düzenleme hakkında kendilerini bilgilendirdim. Soma kazasının ardından, toplamda 2 bin 743 personel, 258 kara aracı ve 9 hava aracı Soma'da arama kurtarma çalışmaları, tedavi ve defin işlemleri, rehabilitasyon çalışmaları için görev üstlendi. Arama kurtarma çalışmaları 4 gün sürdü ve bu 4 günün sonunda, yani 17 Mayıs'ta, toplamda 486 işçimizi, madenden sağ olarak çıkardık. Ne yazık ki, 301 işçimiz ise bu elim kazada hayatını kaybetti."
"TÜRKİYE, BÜYÜK BİR DEVLETTİR"
"Türkiye, büyük bir devlettir. Bu millet, büyük bir millettir. Bizler, bugüne kadar birçok badire yaşadık, birçok zorluk, bir çok güçlük yaşadık ve her seferinde birbirimize kenetlenerek, birbirimizle dayanışma içinde olarak, bu badireleri, bu güçlükleri, bu sıkıntıları aşmayı başardık. Soma'da yaşanan facia da, bize millet olma şuurunu bir kez daha hatırlatmış, birliğimizi ve kardeşliğimizi daha da güçlendirmiştir. Kaza anından itibaren, Türkiye'nin her yerinde Soma'daki kardeşlerimiz için, oradaki şehitlerimiz için Fatiha'lar okundu, Yasin'ler okundu, hatimler indirildi. Şu anda hala, gerek Türkiye'de, gerek Türkiye dışında, Soma'da yaraları sarmak için kardeşlerimiz seferber olurken, aynı zamanda dualarını, hatimlerini şehitlerimizin aziz ruhlarına göndermeye devam ediyorlar. Hepimizi derinden yaralayan bu acı hadise esnasında, 77 milyon tek yürek olduğumuzu bir kez daha gördüğümüz gibi, yeryüzünde ne kadar çok dostumuz, ne kadar çok kardeşimiz olduğunu da bir kez daha yakından hissettik. Komşu ülkeler, bölgemizdeki dost ve kardeşlerimiz, en yakınımızdan en uzağımıza kadar birçok ülke ve halk, acımızı paylaştı, taziyelerini iletti, yardım tekliflerini gönderdiler."
"Özellikle, Pakistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bizimle birlikte milli yas ilan ederek, bayraklarını yarıya indirerek, iyi günde olduğu gibi kötü günlerde bizlerle birlikte olduklarını hissettirdiler. Ve bu arada Katar özellikle defeatle 'biz ne gerekiyorsa yapmaya hazırız, bize düşen görev neyse biz varız' dedi. Aynı şekilde ABD olsun, aynı şekilde Rusya olsun, Almanya olsun, hepsi de 'acaba bize ne düşüyor ve biz teknolojik birikimimizi sizinle paylaşmaya hazırız' diye onlar da bize bu durumu ifade ettiler. Ve bütün batılı olsun, körfez ülkeleri olsun hepsi burada, yanımızda olduklarını ifade ettiler. Bu arada, biz, Soma'nın acısını yaşarken, Bosna Hersek ve Sırbistan da büyük bir sel felaketi yaşadı, kayıplar verdi…Soma'ya bütün imkanlarımızla ulaşırken, Bosna Hersek ve Sırbistan'daki dost ve kardeşlerimizi ihmal etmedik, onlara da yardım elimizi uzattık. Bosna Hersek'te, evinin içindeki çamuru temizlerken, kapısına gelen Türk yardım kuruluşlarına, kendi derdini unutup Soma'yı soran kardeşlerimiz, bizi hassaten duygulandırdı. Bu vesileyle, bir kez de sizlerin huzurunda, hem içerde, hem dışarda, bu büyük acı karşısında dayanışma sergileyen herkese yürekten teşekkür ediyorum."
"ACILARDAN RANT DEVŞİRMEYE KALKANLAR..."
"Şunu biliyoruz ki, ne yaparsak yapalım, giden 301 can geri gelmeyecek. Ne yaparsak yapalım, eşini, evladını, babasını, kardeşini yitiren yüreklerin feryadı dinmeyecek. Ancak, Soma'ya, kazanın ertesi günü yaptığım ziyarette de ifade ettiğim şu hususun çok iyi anlaşılmasını, çok iyi bilinmesini istiyorum. Bu acı hadisenin üzerini hiç kimse örtemez, örtemeyecek. En ince detayına kadar, bu kazanın, bu facianın takipçisi olacağız. İhmaller, tedbirsizlikler, kusurlar ortaya çıkarılacak ve gereken mutlaka yapılacak. Bu tür acıların tekrar yaşanmaması için de her türlü tedbiri artırıyor, hem yasalarımızı, hem denetimlerimizi daha da güçlendiriyoruz."
"Soma'da ve civar ilçelerde, madencilerimizin bizlere emaneti olan yakınlarını da asla yalnız bırakmayacağız. Yasalarda değişiklik hazırlıklarını başlattık. Şehit yakınlarımızın ve çalışanların mağduriyetlerini gidermek adına, her türlü düzenlemeyi yapacak, inşallah oradaki acıları bir nebze olsun hafifletecek, yaraları saracağız. Evet, Soma, bizlere bir kez daha millet olma şuurunu hatırlattı, bizleri ortak bir acıyı paylaşmaya sevk etti. İçerde 77 milyon, dışarda dost ve kardeşlerimiz, bu acıyı aşmak için tek yürek oldu, tüm imkanlarıyla seferber oldu. Ancak, Türkiye böyle büyük bir acıyı yaşarken, bu acıdan kendisi için, kendi çıkarları, kendi hırsları, kendi örgütleri için rant devşirmeye çalışanlar da çıktı. Acılardan rant devşirmeye kalkanlar, bilsinler ki, aziz milletimiz, bu tür vicdansızlıkları, bu tür insafsızlıkları, asla unutmayacak, asla affetmeyecektir. Kimileri, bu ülkenin başına gelen her felaketten, bu ülkenin, bu milletin yaşadığı her acıdan maalesef sevinç duyuyorlar. Ama, Allah'a hamdolsun ki, milletimiz bunlara itibar etmiyor. Aziz milletimiz bunları ciddiyle dahi almıyor."
"30 MART'TA MİLLET, SÖYLEYECEĞİNİ SANDIKTA GÜR BİR SESLE SÖYLEDİ"
"Biz, Soma'da, 301 şehidimiz için yas tutarken, onları madenden çıkarıp defnetmenin çırpınışı içindeyken, daha ilk andan itibaren bunu bir tahrik ve istismar vasıtası olarak kullanmak isteyenleri de milletimiz çok iyi görüyor ve onları çok iyi tanıyor. Bakınız, İstanbul'da, Okmeydanı'nda, Soma için eylem yaptığını söyleyen, yüzü maskeli, eli molotoflu, silahlı, taşlı militanlar yüzünden, önce bir gencimiz hayatını kaybetti, ardından bir başka gencimiz öldürüldü, çok sayıda polisimiz de yaralandı.Hayatını kaybeden bu gençlerimize de Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Polislerimize geçmiş olsun dileklerimi bir kez de buradan iletiyorum. Burada, şu hususun da altını çizmek istiyorum: Devletimizin de, aziz milletimizin de, her hadiseyi istismar edip sokakları ateşe vermek isteyen bu şiddet tutkunlarına artık tahammülü kalmamıştır. Malumunuz, önce Gezi eylemleri dediler, ardından 17 Aralık operasyonu dediler. Şimdilerde, İstanbul sokaklarına şiddeti egemen kılmak arzusuyla, bayat senaryoyu bir kez daha uygulamak istiyorlar. Bu sokakları zterörize etme adımıdır. Huzurumuzu, barışımızı bozmak istiyorlar. Eğer siz samimi iseniz, eğer siz dürüstseniz o zaman yüzünüzü poşularla neden örtüyorsunuz? Açıkça ortada olun. Eğer samimiyseniz düşühcelerinizi ortaya koyacaksanız molotoflarla niçin saldırıyorsunuz? Niçin bilyelerle saldırıyorsunuz? Demek ki samimi değilsiniz. Sokakları terrorize etme gayreti içindesiniz. Ne yaparsanız yapın, şuhu iyi biliniz ki milletimiz bu girişimlerin hiç birine pirim vermeyecektir. Bundan bizim hiç şüphemiz yok. Ancak hamd olsun ki, milletimiz bu girişimlerin hiç birine itibar etmedi. 1 yıl boyunca milletimiz, sabrını, sağduyusunu, vakarını muhafaza etti. 30 Mart'ta millet, söyleyeceğini sandıkta gür bir sesle söyledi. Hiç kuşkusuz, bugün de, yarın da, milletimiz vakarını koruyacak, bu tahriklere asla itibar etmeyecektir."
"17 VE 25 ARALIK'TA BİR KEZ DAHA TÜRKİYE'YE HÜCUM ETTİLER"
"Gezi olaylarının faturasını Türkiye, aziz milletimiz, yani sizler maalesef ağır ödediniz. Hamdolsun, sizlerin desteği sayesinde, Hükümet olarak dik durduk, o badireyi atlattık. 17 ve 25 Aralık'ta bir kez daha Türkiye'ye hücum ettiler, onu da durdurduk. Şu anda, ekonomimiz, 1 yıl önceki gibi çok sağlam bir zeminde ilerliyor. Borsa İstanbul yeniden güvenle yükseliyor. merkez bankası rezervimiz yeniden 130 milyar dolar seviyesini aştı. Yüksek faizle, enflasyonla mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor. Türkiye, umutla, güvenle, huzur ve kardeşlikle geleceğe ilerliyor. Türkiye düşmanlarının sokaklara saldıkları maşaların, bu huzuru, bu istikrarı bir kez daha zedelemelerine izin vermeyeceğiz. Milletimin şunu çok net olarak görmesini isterim. Gezi Olaylarında, gençler, içerdeki ve dışardaki hainlerin maşası olarak kullanılmıştı. Aynı manzarayı 17 ve 25 Aralık saldırılarında da gördük. İçerde ve dışarda, bir takım hainler, kendi ülkelerine karşı taarruza geçtiler. Biz bunlara geçit vermedik, sizler bunlara geçit vermediniz. 30 Mart'ta, bu hainlerle, bu maşalarla mücadele için sizler bize sorumluluk yüklediniz, yetki verdiniz. Biz de bu mücadeleyi sarsılmaz şekilde sürdürüyoruz. Ne bu mücadelenin sekteye uğratılmasına, ne de Türkiye'de huzurun bozulmasına izin vermeyeceğiz. Bir takım hain örgütlerin, yalanla, iftirayla, en kutsal değerlerimizi istismar ederek Türkiye'nin kalkınmasını zedelemesi emin olun mümkün olmayacak. Paralel yapılanmayı, çeteleri, mafyatik örgütlenmeleri, bunların yanında dışardan beslenen eli kanlı terör örgütlerini tasfiye edecek; güçlü bir demokrasi, güçlü bir ekonomi, aktif bir dış politikayla hep birlikte geleceğe yürüyeceğiz."
"Bildiğiniz gibi, bu ay ilk yurtdışı ziyaretimizi Arnavutluk'a gerçekleştirmeyi umuyorduk, ancak, Soma'da gerçekleşen elim kaza nedeniyle, bu gezimizi ve orada imzalamayı öngördüğümüz anlaşmaları ertelemek durumunda kaldık. Almanya'ya 24 Mayıs'ta yaptığımız ziyarette, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği adlı sivil toplum kuruluşunun 10'uncu Kuruluş yılı etkinliklerine katıldık. Etkinlikler çerçevesinde, Köln Arena'da toplanan yaklaşık 20 bin vatandaşımızla bir araya geldik, hasret giderdik. Oradaki vatandaşlarımızla da Soma'daki yitirdiğimiz 301 şehidimizin acısını paylaştık. Aşr-ı Şerif'ler okundu, kasideler, ilahiler söylendi; ezan okundu, dualar edildi.Ardından, orada bizi karşılayan 20 bin kardeşimize hitap ettim. Alman medyasının önemli bir kısmı, ziyaretimizi provoke etmek amacıyla, çok aleni şekilde ırkçı ifadelere başvurmaktan dahi kaçınmadı. Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarıyla işbirliği içinde, ortak bir üslup içinde davranan Alman medyasının yaptığı bu saldırıları elbette umursamadık. Vakarımızı, sükûnetimizi muhafaza ettik, ancak, Avrupa içinde bilhassa Müslümanlara, Türklere, göçmenlere yönelik ırkçı saldırılara da dikkat çekmiş olduk. Umuyorum ki, Avrupa, yükselmekte olan bu yabancı düşmanlığı ve ırkçı saldırılara karşı, yükselmekte olan bu tehdide karşı önlem alacak; hoşgörüyü, çok kültürlülüğü öne çıkaracaktır."
"Bu ay içinde dış politikamız açısından çok önemli olan kabuller de gerçekleştirdik, dünyanın dört bir yanından gelen devlet adamlarını ülkemizde ağırladık. Bu kapsamda, ABD Temsilciler Meclisi Ülke Güvenliği Komitesi Başkanı Maykıl Mekkol (Michael Mccaul) Başkanlığındaki ABD Kongre Heyeti ile, Almanya Federal Cumhuriyeti Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı Stephan Weil ile, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzetbegoviç ile, BP Ceo'su Bob Dadli (Bob Dudley) ile, Kırgız Cumhuriyeti Başbakanı Cömert Otorbayev ile, Tanzanya Dışişleri ve Uluslarası İşbirliği Bakanı Bernard Membe ile, Umman Dışişlerinden Sorumlu Bakanı Yusuf Bin Alawi ile görüşmeler gerçekleştirdik. Tüm bu temasların da ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yine, 19 Mayıs'ta, Gençlik ve Spor Bayramı'nda, Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı'nın, kısa adıyla TİKA'nın tamamladığı 5 ülkedeki 5 projeyi hizmete aldık. TİKA'nın tamamladığı eserler arasında, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'in babası Ali Rıza Efendi'nin, Makedonya'nın JUPA Belediyesine bağlı Kocacık Köyü'ndeki evinin aslına uygun şekilde inşası var… Aynı şekilde, Filistin'de, 14 sınıftan oluşan, 4 katlı, son derece modern bir Kız ortaokulu, Gürcistan'da bir Engelli Merkezi, Somali'nin başkenti Mogadişu'ya kazandırdığımız 23 kilometre uzunluğunda, çift yönlü bir yol ve son olarak da, Tunus'ta önemli bir tarım projesi var. 29 Mayıs'ta, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Efes Tatbikatına katıldık, tatbikatı komutanlarımızla birlikte izledik, ordumuzun caydırıcı gücünü orada bir kez daha iftiharla müşahede ettik. 30 Mayıs'ta ise, İstanbul'da, Şah Deniz Üretim Sahası ve TANAP Projesi'ne Türkiye'nin ortaklığına ilişkin anlaşmaların imza törenine ev sahipliği yaptık."
"BU ÜLKEYE BİR KEZ DAHA 27 MAYIS'I YAŞATMAK İSTEDİLER"
"Son 1 yıl içinde, her fırsatta defaatle ifade ettim: Birilerinin Türkiye üzerine, milletimiz üzerine hesapları varsa, biliniz ki, Allah'ın da bir hesabı vardır, milletin de bir hesabı vardır. Milletçe dik duruşumuz, birlik içinde oluşumuz, özellikle de dualarımız, işte son 1 yıl içindeki tuzakları bozdu, hesapları alt üst etti. Bütün engelleme girişimlerine rağmen Türkiye büyümeye devam ediyor. Ekonomiye yönelik ağır saldırılara rağmen, hamdolsun Türkiye ekonomisi başarılarını katlamaya devam ediyor. Huzurumuza, kardeşliğimize, Çözüm Sürecine yönelik sabotajlara rağmen, Türkiye istikrarını, büyük hedeflerini muhafaza ediyor. Türkiye üzerine hesap yapanlar, tuzak kuranlar, başarılı olamayacaklarını anladılar. Allah'ın izniyle, sizlerin desteğiyle, özellikle de hayır dualarınızla, Türkiye'yi büyütme mücadelemizi hiç sarsılmadan sürdüreceğiz. Biliyorsunuz, bundan 54 yıl önce, yine bir Mayıs ayında, 27 Mayıs'ta, milletin seçtiği Hükümet silah zoruyla devrilmiş, Milletin Başbakanı Merhum Menderes ve 2 arkadaşı, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edilmişlerdi. Millet olarak asla umutsuz olmadık, boynumuzu eğmedik. 54 yıl boyunca, benzeri badireleri de atlatmayı başardık. Demokrasimizi daha da güçlendirdik, darbenin izlerini sildik, 27 Mayıs'ın kalıntılarından büyük oranda kurtulduk. En son, önce Gezi olayları, ardından 17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla bu ülkeye bir kez daha 27 Mayıs'ı yaşatmak istediler, biz onu da aştık."
"BİRİLERİ TEKRAR KİRLİ HESAPLARIN İÇİNE GİREBİLİR"
"Türkiye'nin ufku alabildiğine açıktı ve daha da açıldı. Türkiye'nin umudu hiç olmadığı kadar çoğalmış, Türkiye'nin morali tarihte görülmemiş derecede yükselmiştir. Şimdi, Ağustos ayında, demokrasimiz adına bir başka önemli başarıya adım adım yaklaşıyoruz. Tarihimizde ilk kez, Cumhurbaşkanımızı halkın oylarıyla, sizlerin oylarıyla iş başına getirecek, demokrasimizin gücüne inşallah güç katacağız. Türkiye, devletiyle, milletiyle, her zamankinden daha güçlü, daha kararlı, daha umutlu şekilde geleceğe yürüyecek. Ne Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, ne de sorasındaki süreç, Türkiye için bir zaaf, bir belirsizlik teşkil etmeyecek, tam tersine Türkiye'yi daha da güçlendirecek. 10 Ağustos, inşallah, Türkiye için bir milat olacak. 10 Ağustos seçimleri öncesinde, birileri tekrar kirli hesapların içine girebilir. Siyaset, bu kirli hesaplardan medet ummak isteyebilir. Sizler, eminim ki bu tahriklere aldırış etmeyecek, sandığa gidecek, hür iradenizle Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanını belirleyeceksiniz. Artık Cumhurbaşkanı seçme konusunda da karar doğrudan doğruya sizin, yetki sizin ve mühür sizin elinizde. Siz ne derseniz, o olacak."
"Ben inanıyorum ki, siz ne derseniz, o, Türkiye'nin hayrına olacak. Adaylar kim olursa olsun, siyasette nasıl bir değişim olursa olsun, Türkiye, ilkeleri doğrultusunda 2023 hedeflerine doğru kararlılıkla ilerleyecek. 30 Mart seçimleri öncesinde yaptığımız gibi, 10 Ağustos öncesinde de Türkiye'de huzuru en güçlü şekilde muhafaza edecek, ülkemizi sağduyu içinde, vakar içinde sandığa götüreceğiz. Ben, bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bu günlerde 561'inci yıldönümünü kutladığımız İstanbul'un fethinin de hayırlı olmasını niyaz ediyorum. Fatih Sultan Mehmet'i, onun övülmüş ordusunu, kahraman neferlerini bir kez daha rahmetle yadediyorum. Ailenizle, sevdiklerinizle, sıhhat ve afiyet içinde yaşamanızı temenni ediyor, yeniden kavuşmak, yeniden buluşmak üzere, hepinize hayırlı akşamlar diyorum."