CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Artık Türkiye’nin kaderini de değiştireceğiz. Türkiye’yi barıştıracağız. Kucaklaşacağız. Herkesin aşının, herkesin işinin olduğu, herkesin evine mutlu gittiği güzel bir Türkiye inşa edeceğiz. Bunları söyleyince 'Parayı nereden bulacaksın, nasıl yapacaksın' diyorlar. Sen 5’li çetelere para bulurken, para var ama vatandaşa gelince para yok. Bay Kemal ne diyor; ne dersen de ne söylersen söyle onlardan o paraların tamamını son kuruşuna alacağım ve geri vereceğim” dedi.
DHA
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, ‘Millet Buluşmaları’ kapsamında Eskişehir’e geldi. Tepebaşı ilçesindeki Sıhhiye Meydanı’nda vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs’taki seçimlerin ardından cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Türkiye’nin kaderini değiştireceklerini söyledi. Yeni bir Türkiye inşa etmek istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Artık Türkiye’nin kaderini de değiştireceğiz. Türkiye’yi barıştıracağız. Kucaklaşacağız. Herkesin aşının, herkesin işinin olduğu, herkesin evine mutlu gittiği güzel bir Türkiye inşa edeceğiz. Bunları söyleyince 'Parayı nereden bulacaksın, nasıl yapacaksın' diyorlar. Sen 5’li çetelere para bulurken para var ama vatandaşa gelince para yok. Bay Kemal ne diyor; ne dersen de ne söylersen söyle, onlardan o paraların tamamını son kuruşuna alacağım ve geri vereceğim. Hiç kimse endişe etmesin” dedi.
‘İSRAİL’İN HEMEN VATANDAŞIMIZI SERBEST BIRAKMASI GEREKİYOR’
Mescid-i Aksa’da bir vatandaşın Kur’an okurken gözaltına alındığını anlatarak bu duruma tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Çok açık ifade etmek isterim ki; herkesin inancına, kimliğine, herkesin saygı duyması lazım. İsrail’in gözaltına aldığı bu vatandaşımızı amasız, fakatsız, lakinsiz serbest bırakılması gerek. Eskişehir’den bütün dünyaya söylüyorum. Hiç kimsenin inancına, hiç kimsenin müdahale etme şansı yoktur. Kur’an okuyorsa saygıyla dinleyeceksin. Onun ibadetini yapmasına izin vereceksin. Bu olmadığı sürece o ülkede adalet yoktur, hak ve hukuk yoktur” diye konuştu.
‘BİRİNCİ SEFERDE BİTİRMEK ZORUNDAYIZ’
Eskişehir’de bulunan 44 bin 648 gencin ilk kez oy kullanacağını, Türkiye’nin kaderini gençlerin değiştireceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin kaderini değiştirecek olan sizlersiniz. Türkiye’ye demokrasiyi getirecek olan sizlersiniz. Sandığa gidin oyunuzu kullanın, otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştirin. Dünya siyaset tarihinin önemli bir not bırakın. Diyecek ki bütün dünya, Türkiye’de ilk kez oy kullanacak gençler sandığa gittiler, otoriter bir yapıyı demokratik yollarla değiştirdiler. Dünya siyaset tarihi bunu yazacak. Mustafa Kemal’in ideallerine inanan tüm gençlere sesleniyorum, sandığa gidin demokrasiden yana, insan haklarından yana oy kullanmasını istiyorum. Demokrasi gelecek, beraber getireceğiz. Siyasetçinin eleştiriye saygı duyması lazım. Acaba haklı mıdır, değil midir? Bakın demokrasiye hepimizin ihtiyacı var. Dolayısıyla biz birinci turda, birinci seferde bitirmek zorundayız. Yani beraber. Onun için güzel bir sloganımız var. Birleşe birleşe kazanacağız. Türkiye’de yeni bir tarih yazacağız. Buna inanmanızı istiyorum. Çünkü büyük sıkıntıları hep beraber çekiyoruz. Bu sıkıntılardan Türkiye’nin kurtulması lazım ve hepimizin huzur içinde bir kentin caddelerinde, parklarında sarılmalıyız. Birbirimizi tanımasak bile selam vermeliyiz. Türkiye’nin geldiği noktaya bakın.”
‘BU ÜLKEDE SOĞAN VE SAMAN SORUNU OLMAYA BAŞLADI’
Çiftçileri destekleyeceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bu ülkede soğan sorunu, saman sorunu olmaya başladı. Saman dışarıdan geliyor. En zengin coğrafya bizimki, canlı hayvanı, eti dışarıdan getiriyorsun, buğdayı, arpayı, yulafı dışarıdan getiriyorsun. Bizim çiftçi ne yapacak, bizim çiftçimiz nasıl geçinecek? Devlet kendi çiftçisiyle rekabet etmez. Tam tersine tarım stratejik sektördür. Herkesin karnını doyuracak olan da tarım ve çiftçilerdir. Biz kendimiz üretmeliyiz. Çiftçimize kırmızı mazot vereceğiz. ÖTV’siz, KDV’siz mazot vereceğiz. Gençlerde neden biz yurt dışına gideceğiz diye bir düşünce hakim olmaya başladı. Diyor ki; Türkiye’de üniversiteyi bitirsem asgari ücretle ya iş bulurum ya da bulamam. Asgari ücretli iş bulduğunu düşünün. Benim ne araba ne ev sahibi olma şansım var ama gidersem Almanya’ya, Fransa’ya, Güney Kore’ye arabam da olur, evim de olur diyor. O nedenle genç kardeşlerime seslenmek istiyorum, iş bulmak istiyorsanız, kısa süre içinde arabam olsun diyorsanız, benim de evim olsun diyorsanız, bu düzeni değiştireceğiz. Biz halkın düzenini inşa etmek istiyoruz. Rahmetli Ecevit çok güzel bir şey söyledi. 'Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen' derdi. Onun için bu harami düzenini kuranları yollamamız emekli etmemiz lazım. Türkiye’de bütün üniversitelerde bir yıl içinde yurt sorununu çözeceğiz. Sıcak su, soğuk su, geniş bant internet erişimi... Bunların hepsi olacak. Anneler, babalar çocuklarını üniversitelere güven içinde gönderecekler. Harami düzenini beraber yıkmak zorundayız. 5’li çetelere hizmet edenleri değil, halka hizmet edenleri getirmek zorundayız. Bunun yaptığımız zaman, Türkiye kısa zaman içerisinde zenginleşecektir” dedi.
‘İKTİDAR 22 SENEDİR KİRA SORUNUNU ÇÖZEMEDİ’
AK Parti’yi ev kiraları üzerinden eleştiren Kılıçdaroğlu, “Kirada oturan vatandaşlarımız var mı? TOKİ niye kuruldu? Kira sorununu çözmek için. 22 yıldır kira sorununu çözemediler. İnsanlar ev sahibinin istediği kiraları ödeyemediği için davalar açılmaya başlandı. Şu an milyonlarca dava ev sahibi ile kiracı arasında. İş bilir kişiye intikal ediyor, davalar bozuluyor. Şimdi özel yetkili mahkemeler kurabilir miyiz, diye bir arayış içindeler. Neden çözemediler. Ev sorununu çözmenin birinci yolu yabancıya ev satmayacaksın. Getiriyor 400 bin doları veriyor, kendisine en iyi yerde evi veriyorsun. Bizim vatandaşımız 400 bin doları nereden bulacak. O parayı Bay Kemal bulacak, herkes ev sahibi olacak. Yabancılara çalışıyorlar. Bilmenizi isterim” diye konuştu.
‘SURİYELİLERİ 2 YIL İÇİNDE ÜLKELERİNE GÖNDERECEĞİZ’
Türkiye’de bulunan Suriyelileri, ırkçılık yapmadan 2 yıl içerisinde ülkelerine göndermek istediklerini, bunun için Suriye’de konut, kreş ve yol gibi altyapı hizmetlerini 2 yılda tamamlayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu “En geç 2 yıl içerisinde kendi ülkelerine ırkçılık yapmadan, ırkçılık yapmadan altını çiziyorum, ırkçılık yapmadan kendi ülkelerine göndereceğiz. Yabancılar. Yani Suriyeli kardeşlerimiz. Onların kendi ülkelerine dönmelerini istiyor musunuz? Şimdi ben geçen seçim bundan önce önceki seçimlerde AK Parti'ye ve Milliyetçi Hareket Partisi'ne oy veren vatandaşlarıma seslenmek isterim. Ya Allah aşkına, sınırlar niye korunmuyor? Bizim sınırlar neden yolgeçen hanı? 3 milyon 600 bin Suriyelinin bizim ülkemizde ne işi var? Neden bunları kısa bir süre içinde kendi ülkelerine, huzur içinde göndermediniz? Neden çaba harcamadınız? Yeri gelince şikayet ediyorsunuz, yeri gelince de gidip oyumuzu onlara vereceğiz diyorsunuz. O zaman evlerinizden çıkın, Suriyelileri getirin, evinizde otursunlar. Bitti, bu kadar basit. Alırsın sığınmacıları, hepsini saraya yerleştir kardeşim. Niye yerleştirmiyorsun? Hatay'ın nüfusu değişecek. Kilis'te daha fazla Suriyeli var. Nasıl olacak bu tablo? Bizim çocuklarımız iş bulamıyor. Onlar asgari ücretin yarısıyla ve 10 saat, 12 saat çalışıyorlar. Onların emeklerini de sömürülüyor. Yazık günah değil mi? Yazık günahtır. Dolayısıyla Suriyeli kardeşlerimizi Bay Kemal'in sözüdür, en geç 2 yıl içerisinde kendi ülkelerine ırkçılık yapmadan kendi ülkelerine göndereceğiz. Onların yollarını, okullarını, kreşlerini hepsini yapacağız. Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız. Bizim müteahhitlerimiz yapacak. Kardeşim evin var. Yolun var. Okulun Var. Kreşin var. Hepsini yaptık. Buyur kardeşim. Kendi ülkene gidebilirsin, diyeceğiz. Çünkü biz Milli Kurtuluş Savaşı'nı vermiş bir ülkeyiz. Bütün komşularımıza iyi geçinmek isteriz. Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyeti Arap dünyasına müdahale, Arap dünyasına karışmayın. Çünkü biz Orta Doğu bölgesinin dominant ülkesiyiz. Biz sorun yaratan değil, çıkan sorunları çözen bir ülke konumunda olmak zorundayız. Orada ve orada bir sorun çıkarsa Türkiye başvurulanın adres olmak zorunda. Gelmeliler, bize sormalı ve biz onlara sorunun nasıl çözüleceğini anlatabilmeliyiz. Geçmişte Irak ve İran arasında savaş oldu. Beş altı yıl sürdü ama Türkiye tarafsızlığını korudu. İki tarafa da 'Savaş yapmayın, savaş doğru değil' diye telkinlerde bulundu ve savaş bitti. Dolayısıyla biz savaşın tarafı, kavganın tarafı değiliz. Biz demokrasiyi getiren, Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren bütün İslam ülkelerine ve mazlum ülkelere örnek olan bir devletiz. Bu çerçevede yolumuza devam edeceğiz” dedi.
‘ÇOK DAHA GÜZELİNİ YAPACAĞIZ’
AK Parti iktidarının kendilerini İHA ve SİHA’lar üzerinden eleştirdiğini, ancak cumhurbaşkanı seçilmesi halinde ‘daha güzelini’ yapacaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Şimdi savunma sanayi üzerinden sanki bizi suçlamaya çalışıyorlar. Savunma sanayi politik bir mesele değildir. Siyasi partiler arasında bir kavga meselesi değildir. Savunma sanayi politika dışında bir devletin savunma alanında güçlü olması için yapılması gereken olayları, yatırımları yapmaktır. Bu konuda iş ve en önemli adımı atan Ecevit arkasından da Turgut Özal'dır. Çünkü savunma sanayi fonunu kurarak bu alanda bir çığır açtı. Dolayısıyla şöyle bir propaganda yapıyorlar; efendim ‘işte sakın oy vermeyin. Gelince bunlar İHA'ları sökecekler. İHA'ları kaldıracaklar. Şunu yapacaklar’ Hayır efendim, senden çok daha güzelini yapacağız. Çok daha iyisini yapacağız. Göreceksin sen. O nedenle söylüyoruz zaten. Sen kalktın tank palet fabrikasını Katar ordusuna verdin. Onu da alacağız, şanlı ordumuza vereceğiz. Hiç kimse endişe etmesin. Ayrıca bakın dünyada hastanesi olmayan tek ordu Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Bütün hastaneleri kapattılar. Başta GATA olmak üzere bütün askeri hastaneleri açacağız. Yine şanlı ordumuza teslim edeceğiz. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Sizin seçeceğiniz cumhurbaşkanı hiçbir gücün karşısında diz çökmeyecektir. 34 askerimiz Suriye'de şehit edildiği zaman ve Rus askerleri bunu vurduğu zaman sizin seçtiğiniz cumhurbaşkanı, Putin'in kapısında dakikalarca beklemeyecektir. ‘Niçin öldürdünüz?’ diye hesabını soracaktır. Sizin seçeceğiniz cumhurbaşkanlığı mal varlığı dolayısıyla hiçbir güç tarafından tehdit edilmeyecektir. Trump diyordu ya; ‘Bak beni kızdırma, mal varlığını açıklarım.’ Bizimkinde tık yok. Bay Kemal ne derdi, ‘Açıklamazsanız namertsiniz’ derdi. Açıklamazsınız namertsiniz. O nedenle bize birileri kalkıp da milliyetçilik dersi vermesin. Bizim 6 okumuzdan birisi milliyetçiliktir. Bizim 2 kırmızı çizgimiz var. Vatanımız ve bayrağımız. Vatan ve bayrak bizim için kırmızı çizgidir. Onun dışında herkesle kucaklaşırız. Niye kucaklaşmayalım? Doğusuyla, batısıyla, güneyiyle, kuzeyiyle hep beraber olacağız. Bayrak bizim bayrağımız. Vatan bizim bay vatanımız. Beraber olacağız, birlikte olacağız, kucaklaşacağız. Onlar ayrıştırdılar, biz birleşeceğiz. Ve birleşe birleşe kazanacağız”
'TERÖRİSTLERİ DE AF YOLUYLA ÇIKARACAK HİÇİR ALLAH’IN KULU YOKTUR'
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da platformdan halka seslendi. Teröristlere af çıkarılmayacağını anlatan Yavaş, “Bu ülkede, bebek katilini, cezası bitmeden cezaevinden çıkarabilecek hiçbir güç yoktur. Yine bu ülkede eli kana bulanmış teröristleri de af yoluyla çıkaracak hiçbir Allah’ın kulu yoktur. Bunun karşısında herkes duracaktır. Zaten af falan böyle nitelikli çoğunlukta yapılabilecek şeylerdir. O zaman niye iftira atıyorsunuz, bizim 6 tane siyasi parti genel başkanının 2 yıldır üzerinde çalıştığı bir mutabakat metni var. Neler yapacağı, neler yapmayacağı hepsi orada yazılı. Dolayısıyla böyle bir taahhüt hiç kimseye verilmedi. Dolayısıyla Kandil’den gelen bu lafları da reddediyoruz. Şu anda bu iktidarın ekmeğine yağ süren bu konuşmaları da reddediyoruz. O konuşmaları alıp, bizi terör iltisaklı yapan hükümetin sözlerini de reddediyoruz. Bu sözler yakışsa yakışsa, kendilerine yakışır. Artık nefret siyaseti bitecek, korku siyaseti bitecek çok daha iyi yönetimler gelecek” dedi.
'EN BÜYÜK BEKA İKTİDARIN KENDİS HALİNE GELDİ'
Mansur Yavaş, şöyle devam etti:
“Alışmış yine her seçim beka. Her seçim beka. Seçim biter, beka olayı da biter. Bakın ben size asıl Türkiye'nin bekasının elinde tehlikede olduğunu anlatıp sözlerimi bitireceğim. Ülkedeki mülteciler bekamızı tehdit ediyor. Ülkemizdeki pahalılık artık bekamızı tehdit eder hale geldi. Enflasyon, kira fiyatları, hepsi artık bizim beka sorunu haline geldi. İddia ediyorum; en büyük beka sorunu bu iktidarın kendisi haline geldi. Çünkü 21 yıldır 1 trilyon 200 milyar dolar bütçe kullandılar. 450 milyar dolar dış borcumuz var. Elbette mutlaka güzel şeyler de yaptılar. Ama kötü giden hiçbir şey bunların üstüne yapışmıyor. Hiçbir şey. Soğan pahalı olur. Soğancılar terörist olur, depoları basarlar. Sebze pahalı olur, pazarcıların tepesine çökerler. Şimdi de bu ayın teröristi rekabet kurulu inceleme başlatmış kasaplar olacak. Görürsünüz internette. Değerli arkadaşlar kimse kimsenin de milliyetçiliğini, ne dinini sorgulama hakkına sahiptir. Biz de iddia ediyoruz en az onlar kadar vatanseveriz ve milliyetçiyiz. En az onlar kadar Müslümanız. Bu ülkenin bölünmemesi için hepimiz canımızı vermeye hazırız. Dolayısıyla bir başkasını böyle terörist olarak adlandırmak bizlere yakışmıyor.”