Üniversite senatolarının ODTÜ'deki olaylara ilişkin açıklamalarını değerlendiren MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Üniversiteler adeta AKP'ninicraatının savunucuları haline gelmiş" dedi
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ODTÜ’de yaşanan olayların ardından üniversite senatolarının açıklamalarını değerlendirirken, "Üniversiteler adeta AKP’nin icraatının savunucuları haline gelmiş. Üniversite senatoları, Başbakan’ın senatörleri değildir" dedi.
Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisinde dinleme cihazı bulunduğuna yönelik tartışmaları değerlendirdi.
AK Parti’nin 10 yıldır iktidarda olduğunu ve bu süre içinde devlet kurumlarını bürokratik oligarşiye dönüştürdüğünü belirten Vural, "Milleti mağdur ediyorlar, insanları susturuyor, izliyor, dinliyorlar; baskı, tehdit ve şantajla korku imparatorluğu kuruyorlar, şimdi kalkmış zeytin yağı gibi üste çıkmak için, ’Ben de dinleniyorum’ diyor. Yahşi Cazibe’deki Simge’yi geçtiniz. Her konuda ’Mağdurum ben mağdurum... 12 Eylül mağduru bunlar, 27 Nisan mağduru bunlar, 28 Şubat ürünü olup da ’mağdurum’ diyen bunlar" diye konuştu.
İktidarın, derin oluşumların bitmediğinden şikayet etiğini belirten Vural, "Peki 10 yıldır bu derin oluşumları kim yönetiyor. Devleti yöneten kimse, derini de yöneten odur" dedi.
Vural, şöyle devam etti:
"Sayın Başbakan, MHP’ye yönelik kapsamlı bir darbe planlaması uygulamasıyla ilgili olarak, ’Sayın Bahçeli, kendi iç sorununu Hükümet’e mal etme içerisinde. Bu gelişen teknoloji içinde ne kadar mücadele edilebilir? Biz bugüne kadar elimizden gelen mücadeleyi yaptık. Bunlar kendi iç meselesi, iç sorunudur’ demişti.
Böyle örtülü bir operasyonla, yaptıklarınızın, izlediklerinizin, dinlediklerinizin üzerini örtemeyeceksiniz. Kime hizmet etti bu derin oluşumlar. Bunların hesabını vereceksiniz.
Muhtemelen bu iş faili meçhul kalacaktır. Bütün girişimlere rağmen, ’Bu mesele kendi iç sorununuzdur’ diyen bir Başbakan varsa, o zaman Sayın Başbakan da dönüp, ’Bu benim iç sorunumdur’ demesi gerekiyor. Dinleme ve izleme ekseninde AKP’nin sanki bu işin mağduruymuş gibi gösterilen bu senaryoya karnımız tok. Bu masallara inanmamız mümkün değil. Maalesef bütün bunlar, AKP’nin Türkiye’yi bir korku imparatorluğu ile yönetme gayretinden ve stratejisinden kaynaklanıyor.
Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları dinlendi. Bunlarla ilgili meseleyi sorun yapmayanların, bugün Başbakan ekseninde, bu Hükümet’i sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterme gayretlerini esefle karşılıyoruz."
-"Senatolar, Başbakan’ın senatörleri değildir"-
ÖDTÜ’deki olaylara değinen Vural, üniversitelerde şiddet, eylem, bıçak, biber gazi gibi sahnelerin yaşanmaması gerektiğini ifade etti. ODTÜ’deki olayların ardından üniversite senatolarının yayımladığı açıklamaları değerlendiren Vural, "Üniversiteler adeta AKP’nin icraatının savunucuları haline gelmiş. Türkiye’nin bir çok hayati öneme sahip konularında dut yemiş bülbüle dönen üniversiteler, konu Başbakan’la ilgili olunca feveran etmeye başladılar" diye konuştu.
Vural, şöyle devam etti:
"Bu üniversiteler 4+4+4’te neredeydi? Neredeydi bu cüppeliler? Bilimsel özerkliği ortadan kaldıran yasa çıktığında ey şanlı üniversite rektörleri, neredeydiniz? Anadilde eğitim tartışmalarında neredeydiniz? Gıkınız çıkmaz tabi. Üniversitelerde PKK’nın gençlik örgütleri terör estiriyor, neredesiniz? Yeşil, kırmızı, sarı masalar kurularak PKK’nın propagandası yapılıyor, neredesiniz? ’Gençlik kesimi üzerinde operasyonlar yapılıyor. Birtakım faaliyetler düzenleniyor. Bu faaliyetleri ortadan kaldırmalıyız’ diye neden söylemediniz?
Oysa üniversitelerin açıklamalarının ana noktası, Hükümet icraatları olmuş. Başka bir şey yok. Akademik özgürlük, bilimsel araştırma yok. Bunlar üniversite mi AKP’nin üniversite örgütü mü? Saldırıları, şiddeti kınayalım ama üniversiteler bürokratik oligarşinin ideolojik aygıtı haline dönüşmüş.
ODTÜ’de yaşanan bu çatışma ortamını tasvip etmiyorum ama böyle bir ortamdan da Hükümet’e övgü oluşturmak üniversitelerin başlıca amacı haline gelmiş. Üniversitelerin bu açıklamaları şiddeti, çatışmayı kınayan değil, Başbakan’a yaranma arzusunu ifade eden sözlerden oluşmuştur. Niye acaba bu üniversiteler, kuvvetler ayrılığı konusunda herhangi bir tavır oluşturmadı?
Üniversite rektörlerine sesleniyorum: Sizi seçen kim olursa olsun, sizin amacınız, bilimsel araştırmalara ve öğrencilerin iyi yetişmesine katkı sağlamaktır. Senatolar, Başbakan’ın senatörleri değildir. Üniversite senatoları, Hükümet’in senatörleri değildir."
-"Göktürk-2, birikimin eseri"-
Göktürk 2’nin, ilk milli keşif uydusu olarak uzaya gönderilmesine değinen Vural, Türkiye’nin bu kapasitesinin kolay oluşmadığını, bunun, bir birikim sonucunda gerçekleştiğini ifade etti. Vural, daha önce Bilsat Uydusu ve Türkiye’nin ilk yerli yapım uydusu olan Rasat Uydusu’nun unutulmaması gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin birikimleri sonucunda bir Göktrük-2’nin ortaya çıktığını anlatan Vural, bundan gurur duyduklarını, bunda herkesin katkısı olduğunu belirterek, "Bu birikimleri göz ardı edip, bunu sadece siyasi noktaya indirgeyen yaklaşım tarzıyla üniversiteler meseleye bakar ve bunları görmezse ne olacak?" diye konuştu.
Oktay Vural, başkanlık sistemi ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, "Türkiye’nin şu anda başkanlık sistemini gerektirebilecek bir sorunu yoktur. Sistemin işlemesi konusunda da sorun yok. Sadece arzu ve ihtiraslar söz konusu. Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı olma arzusu içinde ama Cumhurbaşkanlığına giderken koltuğu da beraber götürme arayışında. Ancak bunlara da gerek yok. Çünkü Cumhurbaşkanı da Başbakan da onlardan olamayacak. Bu millet yetkiyi onlardan alacaktır" dedi.