15.59: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması sona erdi. Erdoğan Meclis Genel Kurulu'ndan ayrılırken AK Parti ve MHP sıralarındaki vekiller ayağa kalkıp Erdoğan'ı alkışlarken CHP ve HDP sıralarındaki vekiller ise yerlerinde oturup Erdoğan'ı alkışlamadı. CHP'li vekiller Erdoğan Meclis Genel Kurulu'na girdiğinde ayağa kalkmış ancak Erdoğan'ı alkışlamamıştı.
15.15: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Meclis'tkei konuşması:
Bundan sonra 15 Temmuz 2016 gecesinin TBMM tarihinde de ayrı bir yeri olacaktır. Darbecilere tepki gösteren siz değerli vekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Onurlu ve güçlü bir duruş göstererek bu kuruma sahip çıktılar. Bu onurlu tavrın bedeli Meclis'imizin savaş uçaklarıyla bombalanması, ağır silahlarla ateş altına alınması olarak ödendi. 15 Temmuz'da Kurutuluş Savaşı'ndan sonra ikinci kez Gazi ünvanına sahip oldu.
Türkiye tüm dünyaya özgürlük ve demokrasi dersi vermiştir. Darbe heveslilerine de meydanı bırakmayacağını bu millet herkese gösterdi. Şahsım başta olmak üzere şu salondaki milletvekillerinin tamamının bu millete can borcumuz var.
DARBE GİRİŞİMİNİ UNUTTURMAMAMIZ GEREKİYOR
15 Temmuzu unutturmamamız gerkiyor. Bu mücadelede yorulan duraksayan herkese şunu tavsiye ediyorum: Böyle durumda şehitlerimizin listesini önünüze koyun, mesleklerine ailelerine bakın, o gece çekilen görüntüleri izleyin, gazilerimzin şehitlerimizin hikayelerini dinleyin.
15 Temmuz'da sokaklarda şehadete koşan insanların ne korumak zorunda oldukları malı mülkü ne statüsü ne de başka bir çıkarı vardı. Bu insanlar sahibi oldukları maddi varlıklar uğruna değil inançlarına, özgürlüklerine sahip çıkmak için sokaklara dökülmüşlerdir. O gece milyonlar, tek bayrak, tek devlet, tek millet uğruna ölüm kusan silahların üzerine yürümüşlerdir. Darbe girişiminin anlaşılmasından hemen sonra önce sayın Başbakanımızın sonra şahsımın çağrısı sokaktaki halkımızın hissiyatından başka bir şey değildi.
15 Temmuz'a amasız fakatsız darbe diyemiyorsa o kişiler de en az darbecileri desteklemek gibi bir gafletin içindedir.
Türkiye'nin ve Türk milletinin vatanı söz konusu olduğunda nasıl tek yürek tek nefes olduğunun ispatı olan Yenikapı ruhunun titizlikle korunması hepimizin sorumluluğudur. Terör örgütü karşısındaki en büyük gücümüz bu birlikteliğimizdir.
İnanç, düşünce farklılıklarımız mutlaka olacaktır. Eğer biz PKK terörü karşısında FETÖ konusunda DEAŞ konusunda, sınırlarımızın güvenliği konusunda ortak bir zeminde buluşamıyorsak o zaman ortada ciddi bir sorun var demektir. Yenikapı'da sergilediğimiz bu duruşu bu anlamda çok değerli buluyorum.
FETÖ, PKK, DEAŞ, PYD, PKK....
Türkiye için 15 Temmuz'u her anlamda bir milat haline de döndürmek zorundayız. FETÖ ve DEAŞ'la birliktel PKK, PYD ve YPG'ye karşı kararlılıkla mücadele etmeliyiz. Suriye'de ve Irak'ta yaşanan gelişmeler, ülke içinde yaşadığımız terör olaylarından bağımsız değildir. Eğer Türkiye bugünkü ekonomik seviyesinde olmasaydı iç ve dış saldırılar karşısında bu kadr güçlü duramazdı. 2023 hedefleri konusunda en büyük görev Meclis'e düşüyor. Yeni bir anayasa değişikliğini en azından kapsamlı anayasa reformunu hayata geçirmeliyiz. Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı olarak anayasa ve Meclis iç tüzük değişikliğini gönülden desteklediğimi özellikle ifade etmek isterim. Devlet ve millet hayatımızda ilk defa karşılaştığımız bu yeni durum ayrıca önemlidir. Seçildiğim günden bu yana gece gündüz çalıştım çalışmaya devam edeceğim. Her yeni durum gibi doğrudan milletin oyuyla seçilen Cumhurbaşkanı'na yönelik kaygılar da ortadan kalkmıştır. Önümüzdeki dönemde de ülkemi en iyi şekilde tereceğim.
SURİYE'DE YAŞANANLARIN ÖZEL BİR DURUMU VAR
Milli güvenliğimizi tehdit eden olaylar kapsamında Suriye'de yaşananların özel bir durumu var. Bizim için hayati bir konu. Biz Suriye'deki sorunları Suriye'nin toprak bütünlüğüyle çözülebileceğine inanıyoruz. DEAŞ, Suriye'deki sorunun sebebi değil sonucudur. 10 bin DEAŞ'lının Suriye'den arındırılamaması anlaşılabilir bir şey değildir. Bölgenin inanç mezhep gibi fay hatlarında yaratılmak istenen kırılmalar DEAŞ perdesi altında gizleniyor.
Özellikle Avrupa ülkeleri Suriye konusundaki insanlık sınavında sınıfta kalmışlardır. AB bugüne kadar savundukları değerleri adeta ayaklar altına almışlardır. Halep'teki vahşete sessiz kalanlar bu vahşetin hesabını tarih önünde vermek zorunda kalacaklardır. hiç bir politik hesap bir insan hayatından daha değerli değildir.
O SALDIRI BARDAĞI TAŞIRAN SON SALDIRI OLDU
Fırat Kalkanı Harekatı meşru bir operasyondur. DEAŞ örgütünün 14 yaşındaki bir çocuğu canlı bomba olarak kullanması suretiyle orada 56 vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırı bizim için bardağı taşıran son damla olmuştur.
DEAŞ'ın karşısına sürekli PYD ve YPG'yi çıkaranların tezleri Fırat Kalkanı Harekatı'yla boşa çıkarılmıştır.
Benzer bir şekilde Şii milisler ve PKK uzantısı teröristlerin oynadığı bu oyun da bozulmalı. Musul'un hemen kuzeyinde Telafer var. Musul'a yapılacak bir operasyonun hedefinin Telafer olduğu ortadadır. Türkiye kadar sınırı olmayanlar orada sonuç almaya çalışıyor. Ama biz artık buna seyirci kalmayacağız, kalamayız. Türkiye olarak kendi sınırlarımız içinde huzur ve güven içinde yaşamak istiyorsak Suriye ve Irak'ta yaşananları bu doğrultuda görmek zorundayız.
Devletler arasındaki münasebetler karmaşık ilikilerdir. Türkiye'nin son dönemde atan bölgesel ve küresel etkinliği diğer ülkelerle ilişkileri daha girift hale getirmiştir. AB, Rusya, Amerika ile ilişkilerimiz çok önemli şeylerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Rusya ile ilişkilerimiz her geçen gün daha da ilerliyor. Benzer bir süreci İsrail'le oluşturduk. Mavi Marmara konusundaki bütün isteklerimizi yerine getirne İsrail'le hayırlı ilişkiler geliştirmeye gayret ediyoruz. Amerika ile bilhassa son dönemde ilişkilerimizde bir tutarsızlık ve çok başlılık yaşandığını görüyoruz. Amerika'nın bir kısmı PYD ve YPG ile bölgede etkinliğini arttırmak isterken bir kısmı da bizimle ilişki geliştirmek istiyor.
İran'la da görüş farklılıklarımızı aşmak konusunda yoğunt temas içindeyiz. İran'la çok büyük işbirliği proje fırsatımız bulunuyor. Ekim ayı Avrupa ile ilişkiler anlamında önemli bir tarihtir. Vize serbestisinin bu ay yürürlüğe girmesi gerekiyor. Kendileri bilirler, Türkiye AB ile yarım asrı geçen ilişkilerinde hep veren taraf hep sözünü tutan taraf olmuştur. Ama özellikle son genişleme süreçlerinde demokratik ve ekonomik kriterleri uymayan ülkeler hızla birliğe alınırken diplomatik cambazlık yapmanın gereği yok. Avrupalılar kafalarındaki farklı günahların yükünü bizim üzerimize yıkmaya kalkmasınlar.
Türkiye ile ya da Türkiyesiz yola devam seçimini kendileri yapacak. Kurnazlık yapıp işi bizim üzerimize atmaya kalkmasınlar. Terör örgütleriyle darbecilerel diplomatik ayak oyunlarıyla Türkiye'nin önünü kesemeyenler ekonomi kozuna başvuruyor. Geçtiğimiz 14 yılda, bir yandan küresel krizin yol açtığı, 2009 yılındaki istisna hariç, bir yandan da ekonomik saldırılara karşı direniyoruz. Daha dirençli hale geldik. Büyüyen güçlenen bir Türkiye var. Her sosyal çalkantı ile hemen bir ekonomik kriz kampanyası başlatılıyor, Gezi olayları sırasında bunu yaşadık, 17-25 Aralık'ta bunu yaşadık. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından aynı senaryo yine gündeme geldi.
Şimdi önümüzde Çanakkale Köprüsü var, Kanalistanbul var.. Bundan sonra Türkiye çok daha büyük bir evrimi yaşayacaktır. Türkiye'nin önünü kesemeyeceğini anlayınca kredi derecelendirme kuruluşunu devreye soktular. Önümüzdeki günlerde sağlık alanında 1.1 milyar dolarlık yatırımın finansman anlaşması imzalanacak. Türkiye Varlık Fonu'yla büyük projelerimizin finansmanı çok daha kolay sağlanacak. 2016'nın ilk yarısında gerçekleşen yüzde 4 büyüme, kayıp yıl diye bekleyenleri mahçup etmiştir. Ekonomide bir süredir görülen kısmi durgunluğun artık yeniden ccanlanmaya bırakması için tedbirler alınmaya başlandı.
15.13: Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis Genel Kurulu'na girdi. O anlarda HDP hariç tüm siyasi parti grup sırasındaki milletvekilleri ayağa kalktı. AK Parti ve MHP sırasındaki vekiller Erdoğan'ı alkışlarken CHP'li vekiller ayakta alkışlamadan bekledi.
15.01: Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın konuşması:
Yokluk içinde bu vatanı kuran manevi ve milli liderlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz.
Ne yazık ki Türkiye'miz darbe girişimiyle karşı karşıya geldi. Beyni yıkanmış asker kıyafetli terörist grup yüzünden dünya tarihinde ender yaşanan bir trajedi yaşadık. Meclis bombalandı, helikopterlerin ateşine maruz kaldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalandı, Cumhurbaşkanımıza suikast düzenlemeye çalıştılar. 16 Temmuz Cumartesi saat 14.00'te Meclis'in açılması için çağrıda bulundum. Tanklar namlularını Meclis'e çevirmişken gece boyunca Meclis'te bulunan milletvekillerimize teşekkürlerimi ve taktirlerimi sunuyorum.
Milletimiz 15 Temmuz gecesi demokrasiyi özüde artık darbe devri kapandı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası dört siyasi partimiz de Meclis'te ortak birbildiri yayımladı. Herkesin takdirle karşıladığı birlik ruhu Pazar günü İstanbul Yenikapı'daki demokrasi mitingiyle taçlandırıldı. 5 milyonluk mitingle darbelere geçit vermeyeceğimiz gösterildi.
HAinler tarafından atılan bombalarlar Meclis'imizin bir kısmı ciddi hasar gördü.
Mevcut 82 anayasasında 114 ayrı değişiklik yapılmıştır. Böyle bir anayasa Türkiye'yi taşıyacak durumda değildir. Mevcut tüzüğümüz 1973 yılında kabul edilmiştir. Bazı maddeler değişmiştir. Gündemde olması gereken diğer konular arasında seçim, siyasi partiler kanunu da vardır.
Bir yandan PKK ve DAEŞ ve bunlarla kol kola olan FETÖ ittifak halinde saldırıya geçmiştir. Asker ve polisimizle yürütülen müadele mutlaka başarıya ulaşacaktır.
15.53: BAşbakan Binali Yıldırım da Meclis'e geldi.
14.50: Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis'te. Karşılama töreni sonrası çok sayıda AK Partili milletvekili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı protokol kapısı önünde karşıladı.
14.00: Meclis'teki Atatürk anıtı önünde Meclis açılış töreni başladı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. Saat 15.00'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TBMM Genel Kurulu'na gelmesi bekleniyor.
Meclis'te 26. dönem ikinci yasama yılı açılış töreni saat 15'te başlıyor. Gözler partilerin Meclis'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı nasıl karşılayacağına çevrildi....
TBMM’nin bugün yapılacak 26. dönem ikinci yasama yılı açılış töreninde muhalefetin tavrı merak ediliyor.
HDP, dün parti grubunu toplayarak törene ilişkin tavrını netleştirdi. Alınan karara göre HDP’liler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın salona girişinde ayağa kalkmaması ve alkışlamaması bekleniyor.
CHP’nin tavrını ise geçtiğimiz günlerde Grup Başkanvekili Levent Gök açıklamıştı. Gök, Meclis’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı saygı ile karşılayacaklarını söylemişti.
CHP’lilerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salona gelişinde ayağa kalkması, çıkışta ise kalkmaması bekleniyor. Ancak bazı CHP’lilerin Erdoğan’ın gelişinde de ayağa kalkmayabileceği belirtiliyor.
Meclis'in geçen yıl yasama yılı açılış töreninde, bazı CHP’liler ayağı kalkmayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepkilerini ortaya koyarken, HDP Grubu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuştuğu sırada Genel Kurul salonunu terk etmişti.
01 Ekim 2016 , Cumartesi 13:13
Haberin Devamı