SporAksu: İdolüm Seba

Aksu: İdolüm Seba

Paylaş
Aksu: İdolüm Seba

Beşiktaş'ta ocak 2010'da yapılacak Genel Kurul için başkanlığa adaylığını koyan Murat Aksu, efsane başkan Süleyman Seba'yı örnek aldıklarını vurguladı

Ocak 2010’da yapılacak Genel Kurul için başkanlığa aday olduğunu açıklayan Murat Aksu, göreve geldiği zaman neler yapacağını, kendisini nelerin beklediğini, plan ve programı ile birlikte Beşiktaş’ı hangi noktaya getireceğini anlattı.

Posta’nın sorularını yanıtlayan Aksu’nun en çarpıcı söylemleri şöyle: “Atanızın, babanızın gönül verdiği, çocukluk hayallerimin takımı Beşiktaş’ın başkanlığından daha çekici ve cazip hiçbir şey yoktur. Allah’a şükür bizim de kendi çapımızda bir işimiz var. Hukukçu, fabrikatör, işçi, memur ne olursanız olun, Beşiktaş başkanı olmak için öncelikle adam olmanız gerekir. Adamlığın önüne, ardına herhangi bir sıfat konmaz Beşiktaş’ta. Beşiktaş tarihinin iki onursal başkanı da işadamı değildi. Biri devlet memuru, biri benim gibi avukattı, ama sapına kadar adam gibi adamlardı, Hakkı Yeten ve Süleyman Abi.

Bu saatten sonra Beşiktaş’ta cebinden para koyan başkan modeli devri bitmiştir. Yıldırım Demirören’in başkan olmasında payım elbette var. Başkan adayı olmamda bunun vicdani muhasebesinin de payı büyük, ancak benim görevde olmadığım son 3 yılda yaşananlara bakınca maddi ve manevi anlamda Beşiktaş’ın tarihindeki en kötü dönemin yaşandığını görüyoruz. Bu yanlışları düzeltmek için aday oldum. Beşiktaş’ta benim çok taraftarı olmadığım bir başkanlık modeli var.

Başkan yönetiyor kulübü, siz ne yaparsanız yapın bir yere kadar müdahil olabiliyorsunuz. Yangından mal kaçırılır gibi teknik adam veya futbolcu transferi yapılıyor, sonra yine aynı şekilde bu insanlar gönderiliyordu. Sorun yönetim şekli ile ilgili, yönetim prensipleri ve felsefesi ile ilgiliydi. Bugün de aynı şey devam ediyor.

DEĞİŞİM DEĞİL, BAŞKALAŞIM

Bakın ben tek liste olarak Beşiktaş’ı yönetmeye talip olunan bir dönemde ikinci başkanlığı kabul etmeyerek Yıldırım Bey’den ayrıldım. Bir dönem daha görev almak istemememin ardındaki ana sebep yönetim felsefesi ile ilgilidir. O yüzden adaylık açıklamamı yaparken Beşiktaş’ta önce yönetim zihniyetini değiştireceğimizi deklare ettim. Beşiktaş geleneklerinin tavrı, Süleyman Seba ve onun çizgisidir gideceğimiz yol. İzleyeceğimiz yol; Seba çizgisinin, günümüzün modern, kurumsal spor yönetimi ilkeleri ile birleştirilmiş halidir. Serdar Başkan’ın katkıları inkar edilemez, önemli bir hareket başlattı, ancak devamı gelemedi. Değişim süreci başkalaşıma doğru gidiyor maalesef. Bazı şeyler mutlaka değişmeli, bu çok doğal, ama aslınızı, kökünüzü unuttunuz mu, bu çok büyük tehlikeleri de beraberinde getirir. Bugün gelinen nokta ortada.

Ben herhangi bir partinin üyesi değilim. Bugün Beşiktaş’ın mevcut yönetiminin ikinci başkanı MHP Milletvekili ve partinin üst düzey yöneticisi. Yine bugünlerde 3’üncü aday olarak adı geçen Metin Keçeli CHP’de aktif siyaset yapıyor, ama bu sorulara ben muhatap oluyorum. Bakın ben Beşiktaş’a siyaset sokmayı düşünsem, başkan adaylığı için Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanlığı’nı yapmış Sayın Hikmet Çetin’e “Gel ağabey başımıza geç” demezdim. 2.5 yıl Beşiktaş’ın ikinci başkanlığını yaptım tek bir şey duydunuz mu Beşiktaş’a siyaset karıştırdığımla ilgili? Beşiktaş siyaset üstü bir kurumdur Osmanlı’dan bugüne.

Ben Del Bosque, Rıza Çalımbay ve Tigana döneminde de aynı şeyleri söyledim aynı konularda Yıldırım Demirören ile tartıştım, devre arasında teknik adam değiştirilmez diye. Şubat ayında başkan olursam tabii ki Mustafa hoca ile devam edeceğiz. Ben Beşiktaş’ın teknik direktörlüğüne talip değilim, ben Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanlığı’na talibim. Tabii ki Beşiktaş futbol takımının ligde ve Avrupa’da başarısını isterim, önce Beşiktaşlıyız. Topun çizgiyi geçip geçmemesi değildir önemli olan, Beşiktaş’ın nasıl yönetildiğidir. Böyle düşünmesem bırakın lig liderliğini, iki kupa almış bir başkanın karşısına aday olarak çıkmazdım. Bakın Beşiktaş sportif başarıları, şampiyon olması ayrı bir konu. Tabii ki hepimiz bunun için çalışıyoruz, çalışacağız. Ama 15 yıl şampiyonluk görmemiş bir nesiliz biz mühim olan Beşiktaş’ın nasıl yönetildiğidir.

Unutmayın ki 1984 seçiminde Süleyman Seba 15 sene sonra şampiyon olmuş bir yönetime karşı seçim kazanarak başkan olmuştu. Benim karşı olduğum da bu. Üç büyükler gibi gelirleri olan kulüpler hâlâ başkan cebine muhtaçsa bu utanılacak bir durumdur. Hem kulüp adına hem o kulübü yönetmeye talip olmuş icraatın başındaki başkan adına.

AKILLI VE CESUR YÖNETİM

Bu zihniyet artık yok olmaya mahkum bir zihniyettir dünya futbolunda. Kulübün finansal sorunları varsa bunun çözümü yine kulübün imkanları ve potansiyeli ile çözülür. Borcunuz varsa kimsenin cebine tamah etmez gider şeffaf ve denetlenebilir şekilde kredi alırsınız ve denk bütçe için imkanlarınızı zorlarsınız.

Şimdi insanın aklına kulübün bu kadar borcu olduğu, öz sermayesinin hemen hemen yok olduğu söylenen bir ortamda bunu nasıl başaracaklar sorusu gelecektir. Haksız da sayılmazlar. Zaten böyle bir tablonun bugünden yarına düzeltilmesini beklemek hayalcilik olur diye düşünüyorum. Ancak biz akıllı, cesur ve dünya standartlarına uygun bir yönetim anlayışı ile zaman içerisinde finansal problemlerimizi aşacağımıza inanıyoruz. Ama tabii ki bu projeleri hayata geçirmek ve start vermek için gerekli bir işletme sermayesi var. Bunun da bilincindeyiz. Ben ve yönetim kurulumuzun bunu sağlayacak imkanları mevcuttur. Ancak esas olan kulübe para koymak değildir.

Tüm bunları yaparken gelirlerimiz ile giderlerimiz arasındaki dengeyi çok iyi gözetmemiz gerekmektedir ki, Beşiktaş bir daha bu derece batağa saplanmasın. Her ticari kuruluş borç alabilir. Biz de yeri geldiğinde borç alacağız. Biz alınan borçları geri ödeyebilmek ve şirketimizi kârlı hale getirebilmek için mevcut imkanları iyileştireceğiz, yeni projeler üretip gelirlerimizi arttıracağız.

Benim seçim vaadim; doğru finans yönetiminin de içinde olduğu kurumsal bir yönetim modeli ile 5 yıl içinde gelirlerini en az 200 milyon dolara çıkarmış, altyapısı fabrika gibi işleyen, kongre üyesi yüzbinlere yaklaşmış, Anadolu’nun her köşesinde çeşitli branşlarda sporcu yetiştiren, stadyumu ve yeni tesisleri ile devasa bir organizmaya dönüşmüş bir Beşiktaş. Avrupa’daki başarılı kulüplerin mali ve yönetsel standartına ulaşmış bir Beşiktaş. Yönetim kurulumuzla birlikte bir Acil Eylem Planı üzerinde çalıştık ve tamamladık"

ÖZEL RÖPORTAJ: ÖVÜNÇ ERDEM/ POSTA SPOR

3

Haberin Devamı