Arda Turan: 'Bizi durduracak takım yok'
Barcelona'da forma giyen Arda Turan, NTVSPOR programına önemli açıklamalarda bulundu. Arda Turan Milli Takım'a alınmaması hakkında, 'Ben hayatım boyunca kimseyle prim, para pazarlığı yapmadım, yapmam da. Ben takım arkadaşlarımı bilgilendirme amacıyla, bunları öğrenmek ve sormak mecburiyetindeyim onlara söylemek için' dedi
Barcelona'daki ilk günleriyle ilgili açıklamalar yaparak sözlerine başlayan Arda Turan, "6 ay oynamayınca strese girdim ama uzun senelerdir Türkiye'de fazla vakit geçiremiyorum. İstanbul'da senede geçirdiğim süre maksimum 3-4 gün. Bu yıl çok gelmedim. İspanya'da 6 yıl oldu. İlk geldiğim günleri hatırlıyorum da Madrid'in kuzeyine inmiştik. Madrid'in kuzeyinde ışık da yok. Dedim ki, "Ya naptın Allah aşkına. Galatasaray'dan ayrılıyorsun. İyi bir durumdasın. Niye yeniden mücadele ediyorsun. Önemli bir macera. Yabancı dil de sıkıntılı. Gelirken küçük bir sakatlığım da vardı. Onun da psikolojisi önemliydi. Sağolsun Ağustos ayında İspanya'da kimse olmaz. Hamit Altıntop çok yardımcı olmuştu." dedi.
İspanya'daki uyum sürecini kısa sürede atlatmasını ise iyi bir çocukluk dönemine bağlayan arda Turan şöyle konuştu, "Ben girişken bir insanım ve tarz olarak da paylaşımcıyımdır. İçtiği çayı da kahveyi de paylaşan bir insanım. Sohbet ederim. Mesela Leo'ya Dünya Kupası finalini bile sormuş bir adamım. "Napıyorsun, ne ediyorsun?" diyorum. Bu bir avantaj. İyi bir çocukluk dönemi geçirmek bunda etkili oldu. Okul hayatının takım arkadaşlarıyla iyi olması da bunda bir etken. Galatasaray alt yapısında eğlenceli bir dönem geçirmiştim. Hem takım hem de sınıf arkadaşlarımla birlikte olunca hem haylaz hem de başarılarla dolu bir dönem geçirdim."
"HER TRANSFER DÖNEMİNDE ÇOK SAYIDA TEKLİF ALDIM"
Her dönem çok sayıda transfer teklifi aldığını söyleyen Arda Turan, "Atletico Madrid'i tercih etmiştim. Çünkü Miguel Angel iyi bir dost her şeyden önce. İstanbul'a geldi defalarca dışarı yemeğe çıktık. O yüzden çok iyi dostluklar durduk. Yıllar sonra tekrar Atletico Madrid'in atağa geçtiği bir dönem oldu ve o dönemdeki önemli mimarlardan biri oldu. Beraber kupalar kazandık. Hatta benden sonra kupa yok. Başarı çok ama kupa yok. (Gülüyor) Bazen şakalaşıyoruz çocuklarla. Çok keyifli." diye konuştu.
Barcelona'da oynarken kendimi görüyorum" diye hayal kuruyordum
Hedefinin her zaman Avrupa olduğunu ve bunu gerçekleştirdiğini söyleyen Arda Turan, Katalan ekibinde oynamadığı ilk 6 aylık süreçle ilgili çarpıcı ifadeler kullandı, "%100'e 19 yaşındaki ilk röportajımda söylemiştim. "Hocam, Avrupa'ya gideceğim. Bazen dalıyorum, Pedro'yu yiyorum. Barcelona'da oynarken kendimi görüyorum" diye hayal kuruyorum ama bunları insanlara söyleyemiyorum. Bana "gizli profesyonel" diye bir espri yaparlar. Ama bunun için çok çalıştım. İdmanda sabah 10'da ama Barcelona'ya gelmişken hayatımda hiçbir şeyi eksik etmeyeyim. Ah keşke şöyle yapsaydım demeyeyim diye daha düzenli çalışıyorum. İlk yılın etkisi daha farklı. 6 yıl oynayamamak önemli bir oyuncu için önemli bir süre. 6 ay çok uzun bir süre. Hayatım boyunca hiç 6 ay oynamadığım bir süre olmadı. 19 yaşında başladım, o güne kadar her dakika oynadım. 6 ay oynayamamak ki o dönemin şöyle güzel bir tarafı vardır. O dönemde rakipler hiçbir zaman tam hazır değildir. Siz büyük takımdasınız. Gol atmak, asist yapmak, oyunun içine girmek için daha önemli dönemler. Aralık'tan sonra başlayınca direk çeyrek finallerden başlıyorsunuz."
"KEŞKE BURALARA 20 YAŞINDA GELSEYDİM"
Barcelona'nın okul gibi olduğunu vurgulayan milli oyuncu, "Barcelona her şeyiyle dünyanın büyük bir kulüp. Sosyal sorumluluk projeleriyle, medyasıyla, antrenörüyle, antrenman şekliyle, oyuncusuyla hiçkimsede olmayan farklı bir tarz. Buna ayak uydurmanız için öğrenmeniz gereken bir çok şey var. Keşke buralara gelme fırsatım 20 yaşında olsaydı. Her şey çok daha farklı olabilirdi. Yine de buraya çok özel bir yaşta 29 yaşında geldim. Burası dışarıdan bakıldığı gibi aaa tiki taka oynuyorlar denilen bir yer değil. Tamamıyla pozisyon alması gereken, hele üçlüyü çıkartırsak arkadaki yedi oyuncunun top rakipteyken sarfettiği çok büyük efor var. Çünkü 3-5 saniyede hemen topu geri almanızı istiyorlar sizden. Önde oynamak daha avantaj. 7 oyuncu topu çıkarıp size getirmek istiyor. Sen ileride sadece sahayı büyütmek için oradasın. Topu çıkardıktan sonra sana getirdiklerinde ya birebirsin ya da cezasahasının yakınındasın. Barcelona'daysan zaten o yeteneklere sahipsindir" diye konuştu.
"BU TAKIMIN BİR PARÇASI OLDUĞUMU HİSSEDİYORUM"
Barcelona’daki oyun sistemini anlatmaya devam eden Arda Turan, “Bir tane oyun oynuyoruz. 4'e 4'te 3 tane jokerimiz var. Bakıyorum ben de top kaybetmiyorum. Dikkatli oynuyorum. Çok çabuk oynuyorum. Bakıyorum kalçamı koyuyorum, çabuk pas yapıyorum. Ne zaman rakip takıma geçsek Busquets, Pique'ye baksak enterasan bir şekilde çıkıyorlar. Nereden gördü diyorum. Ama görmüyor aslında. Çünkü hep orada. Makineleşmiş. 11 yaşından bu yana oynadığı için o joker orada. "Leo Messi hariç ben çok yetenekli bir oyuncuyum birazda sahanın şurasında durayım" diyemiyorum. Iniesta da Busquets de olsan oradasın. Bunu ilk 6 ayda öğrenme ve kavrama şansın çok zor. Futbol oynadığın için biliyorsun, bu değişken bir spor. Herkes her yerde oynar diye düşünürsün. Bazen kafanı kaldırıp bakmak istersin. Bazen kafanı kaldırıp bakmazsın; çünkü o ordadır. Bu takımın bir parçası olduğumu hissediyorum, çok mutlu ve keyifliyim. Burada olmamın her anının keyfini çıkarmaya çalışıyorum. Bunun değer ve kıymetini her şey bittikten sonra, Türk futboluna örnek olduğunda alacağım diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. Bugün Barcelona kulübünün Twitter'da Türkçe hesabı var. Barcelona kulübü ülkemizin resmi bayramlarında mesaj yayınlıyor.
"TÜRKİYE'Yİ TEMSİL EDİYORUM"
Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet ettiğini düşündüğünü kaydeden başarılı oyuncu, “Bundan sonraki süreçte oraya ulaşmanın ne kadar zor olduğunu anladığım zaman anlayacağım ki ne kadar zormuş. Kendim için de her zaman söylüyorum, buradaki dakikaları hep iyi değerlendirmelisin. Türkiye Cumhuriyeti'ne hizmet ettiğimi düşünüyorum. Bugün Barcelona kulübünün Twitter'da Türkçe hesabı var. Barcelona kulübü ülkemizin resmi bayramlarında mesaj yayınlıyor. Dünyanın her yerine ulaşabilen, reklamımızı yapan çok farklı bir durum. Ben dünyanın neresine gidersem gideyim, işte Los Angeles'a gittik hazırlık turnuvasına, Singapur'a, en uç noktalara. Her yerde Turko, her yerde Turko diyorlar. Her yerde bayrakla karşılıyorlar. Milli Takım formamı almış gelmiş bir sürü Barcelona, Atletico Madrid taraftarı gördüm. Bu bile önemli bir şey diye düşünüyorum.” açıklamalarını yaptı.
"SAYGI KAZANARAK GELDİM"
"Gerard, Pique, Iniesta gibi oyuncular dışarıdan gelen futbolcuları nasıl karşılıyor?" sorusuna ise Arda Turan, "Oyuncu da biliyor. Dışarıdan biri gelirse oyuncu biliyordur ki bu önemli bir isim. İspanya'da ilk gittiğimde İspanyol oyuncular kendi 5'e 2'lerine çağırdılar. Arda bu tarafa gel diye. Bu bile sana saygı duyduklarını gösteriyor. Ben buraya saygı kazanarak gelmiştim. Defalarca Barcelona'ya karşı oynamıştım. Onlara karşı başarı kazanmış Camp Nou'da şampiyonluk kazanmış bir oyuncu olarak geldim. O yüzden hemen beni içlerine aldılar. Oyun yapım onlara uygun. Sürekli al ver yapan, pas yapan birisiyim. Bizde sabah antrenmanı her zaman 5'e 2 ile başlıyor. Ortada olan yandı. Ama futbolun eğlencesi de 5'e 2. Ayrı bir önemi var. Çok eğlenceli bir takım. Futbol bir nevi onun kaleli olanı gibi düşünüyorum." yanıtını verdi.
"BİZİ DURDURACAK TAKIM YOK"
Barcelona'nın oyun felsefesini de anlatan Arda Turan şu ifadeleri kullandı: "Türk halkı şöyle bir şey istiyor. Biraz al da git be kardeşim. Barcelona'nın orta sahasında öyle bir şey yok. Sahayı 3'e böleceksiniz, 1-2-3.. 1 ve 2. kısmında olabildiğince basit oynayacaksın. Xavi'nin bir sözü var,'Bize hocalarımız tek pas değil, yarım pas atmayı öğretirdi." Alıyorsun, yanındakine veriyorsun. Biz alıp yanımızdakine vermiyoruz. Biz rakibin dengesini bozabilmek için pas sirkülasyonu yapıyoruz. Ne kadar çok pas yaparsanız karşındaki rakip o kadar çok yoruluyor. Bu bir sistemdir. Bizim desteğimizle iş değişir. Zaten oraya pasla yerleştikten sonra 3-5 saniyede topu geri aldığında rakip yoruluyor, zamanla da açılıyor. Bunu sabırla her saniyesinde çok pas yaparak gerekirse 20 defa yapıp, ortasahada oynadığında "Ya Arda al iki çalım at' sözlerinden kopmak lazım. Barcelona böyle oynuyor. Makinenin parçası olmak zorundayız.
O başka bir oyuncu. her şeyiyle, zekasıyla, oyunda duruşuyla liderliğiyle özel bir oyuncu.
"LEO MESSI.. O BAŞKA BİR ŞEY"
Burada bazı oyuncular özel. Nasıl, Leo Messi gibi. O başka bir şey. Başka bir oyuncu. Bunu kullanmak için böyle bir şey yaptığında onun açığını kapatmak için başka şekilde oynuyoruz. O başka bir oyuncu. her şeyiyle, zekasıyla, oyunda duruşuyla liderliğiyle özel bir oyuncu. Her zaman özel çalışıyor. Bu takımda özel çalışmak için çok özel bir zekaya sahip olmak lazım. O futbol topunu seviyor. Bence tarihin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu. Ben gördüğüm için söylüyorum. Maradona'yı gören Maradona der. Babam Cruyff der. Başka birisi bir başkasını der. Saha içinde ekosu tabii ki var. Ama insani olarak ben görmedim. Messi hem insani hem profesyonel bir futbolcu olarak çok özel, çok değerli bir insan. Git bir şey iste, paylaş konuş. Bana saha içinde de saha dışında da her zaman çok yardımcı olur. Leo Messi'nin çok konuşmayan bir isim olduğu iddiası üzerine Arda Turan, "Aslında çok konuşur. Çok zeki. Şaka yapabilen biri. Suskun ama dışarıdaki insanlara karşı. Bize karşı konuşan, şaka yapan birisi. Enterasan bir tip yani. Saha içi egosunu çok iyi olumluya yansıtabilen birisi.
Alaves maçındaki 2-1'lik yenilgi sonrası takımın hemen toparlandığı hatırlatması üzerine ise Arda Turan, "Neden kaybettik? Acaba yavaş mı oynadık. Alaves dediğiniz takım bize 2 kere geldiler. Biz böyle yenilebilmek bizim için doğal bir şey. Kazanmak için bazen rakibin canını yakmalıydık. Zaten kendi oyunumuzu oynadık. Kalemize 2 kere gelen takım senede sizi bir kere yenebilir. Biz buna bakıyoruz. Türkiye'deki en büyük fark bu. Doğrular değişmiyor. Atletico Madrid'de kaybettiğimizde böyle yapıyorduk. Şampiyonlar Ligi'nde bir maç kaybediyorduk. Ama bakıyorduk ki çok doğru oynamışız. Bazen futbol böyle." diye konuştu.
Kendi oyunumuza konsantreyiz. Kendi ritmimizi sahaya yansıtırsak bizi durduracak takım yok.
"... BİZİ DURDURACAK TAKIM YOK"
Galatasaray'dayken Beşiktaş maçına hazırlıkla Barcelona'yla Real Madrid'e hazırlanmak arasındaki farkın sorulması üzerine de milli oyuncu, "Çok duyuyorum.'Burası Türkiye.. Burada o iş olmaz.' Artık olmalı. Kamp dediğiniz şey nedir. Neden kamp var. Deplasman için olsun. İçeride neden kamp olsun ki. Maç 7'deyse ben 5'te evden gidiyorum. Ben bu kadar maddi değerler kazanan, bu kadar manevi değerler kazanan, bu kadar şöhretli, önemli bir insan, oyuncu haline geliyorsam, bunu bir kamp programıyla kaybedecek kadar zekasız bir insan mıyım. Psikolojik olarak içeride oynuyorsak Real Madrid maçına kazanabileceğimiz bir maç olarak bakıyoruz. Biz Barcelona'nın oyuncusuyuz, kendi oyunumuzu oynarsak dünyadaki her takımı rahatlıkla yenebiliriz. Hiç fark etmez. Biz buna bakıyoruz. Kendi oyunumuza konsantreyiz. Kendi ritmimizi sahaya yansıtırsak bizi durduracak takım yok. Real Madrid, Bayern Münih, Manchester United gibi büyük takımlarla maçlar daha heyecanlı. Barcelona oyuncusu çok kıymetli. Çok iyi ağırlanıyoruz. Çok özel karşılanıyoruz." yanıtını verdi.
“HEP EN İYİSİNİ TALEP EDİYORLAR”
Medya ve taraftarın Barcelona'dan talep ettikleri konusunda da Arda Turan, “Hep en iyisini talep ediyorlar. Benim hakkımda geçen sene yantıyanlarla Türkiye'de yansıtılanlar arasında çok fark var. O yüzden vicdanım ve gönlüm rahat. Şu kadarcık yazı, bizde 3-5 sayfa manşet oldu. İşler kötü gittiğinde herkes bana,'Arda çok önemli bir oyuncu. Uzun vadeli katkı sağlayacak. Yoksa benimle 33'e kadar kontrat imzalar mı? Hiç kulübün ağzından'Arda gitmek ister misin?' diye bir şey yok. Neden böyle bir şey düşünürler. Burada aynı şey. Dünyanın en iyi takımısın. Sürekli kazanmak zorundasın. Tamamen birbirine bağlı birn organizasyon. Kulüpten izin alıyorsun, sana ve kulübe zarar vermeyecek şekilde röportaj yapabilirsiniz. Kulübün pazarlama ve sponsorluk günleri var. Antrenman bitiyor. Bu organizasyonlara katılıp sonra gidip dinleniyorsun. Çok düzenli, ama her şeyin sonunda senden her şeyin en iyisini istiyorlar. En iyi fotoğraf, en iyi galibiyet, en iyi yemek hep böyle. Bu da tabii başarıdaki en önemli sır. Hep daha fazlası, daha iyisi. Antrenmanda dar alanda maç yapıyoruz, onu bile herkes kazanmak istiyor. Bir tarafta Messi, bir tarafta Neymar, bir tarafta Luis var."
Antrenmanda dar alanda maç yapıyoruz, onu bile herkes kazanmak istiyor. Bir tarafta Messi, bir tarafta Neymar, bir tarafta Luis var.
"Neymar, Rio'dayken farklı bir pozisyonda oynadın ve çok verimliydin. Goller, asistler üstüste geldi. Kendini daha iyi mi hissettin" yorumu üzerine, "Bu sezona zaten mental ve fiziksel olarak çok iyi hazırlanmıştım. İlk Celtic maçına orta sahada başlamıştım. Orta sahada da devam etseydim, aynı tempoda gidebilirdim. Bu kadar asist ve gol fazla olmazdı, belki bu kadar öne çıkmayabilirdim. Öne çıkınca gole daha yakın olurdum. Leo ile oynamak çok büyük avantaj. Maç içinde gollük mutlaka bir kaç tane pozisyon gelir. Ben de bu şansları iyi değerlendirdim. Bilbao'da zor deplasmanda sorumluluk aldım. Sevilla ile oynanan kupa finalinde sorumluluk aldım. Bunun da karşılığını aldım. Sahanın içinde her zaman büyük futbolcu olduğuma inandım ve bunu yansıttığımı düşünüyorum. Böyle de olunca da mutlu bir tablo ortaya çıktı. Şimdi Neymar geldi ve o da dünyanın en özel oyuncusu. Geldiğinde yerinde oynayacak ama ben bu takımın en önemli parçalarından biri olacağım. Rotasyonun içine gireceğim. Senede 60 maç var. 35'inde, 40'ında oynarım. Ama orada oynamak insanı daha iyi hissettiriyor. Gol atmak ve asist yapmak insana güven veriyor. İnsanın güveni geliyor." ifadelerini kullandı.
Barcelona'nın forvet hattının golcü kimliğinin sisteme bağlı olduğunu söyleyen Arda Turan, "Iniesta senede 3 veya 5 gol atıyor. Önündeki 40 gol atıyor. Rakitic maksikim 7-8 atıyor önündeki 50 tane atıyor. Bizde durum bu. Sistemden dolayı bu böyle. Iniesta'ya bırakırsan, eliyle atarmış gibi ayağıyla atıyor zaten. Ama sistem bu. Geçen sene 6 ayda 2 gol atmışım. Bu sene 2 maçta 3 gol attım. Bu sistemle alakalı bir şey." diye konuştu.
"PRİM PAZARLIĞI YAPMADIM, YAPMAM DA"
Barcelona'daki formuna karşın Milli Takımın Hırvatistan maçı kadrosuna çağrılmamasını değerlendiren Arda Turan şu ifadeleri kullandı; "Öğlen uykusundaydım. Telefonum çalınca çok fazla. 50 kere çalınca dedim ki'Allah korusun ya biri öldü ya da milli takıma çağrılmadım.' Böyle bir şeyden dolayı neden bu kadar fazla çalar. Şaşırdım mı? Futbolun içinde böyle şeyler var. Birilerine fatura kesilecekse böyle şeylerle karşılaşabilirsiniz. Önemli olan böyle olaylara nasıl tepki verdiğiniz nasıl duruş sergilediğiniz.
Ben orada olmasam da o takımın kaptanıyım. O takımın maçları varken bana konuşmak asla yakışmazdı.
"ORADA OLMASAM DA O TAKIMIN KAPTANIYIM"
İsterseniz, Milli Takım olayını şöyle söyleyeyim. Gerisi kalsın. Neden konuşmadım? Konuşmamamın sebebi, ben orada olmasam da o takımın kaptanıyım. O takımın maçları varken bana konuşmak asla yakışmazdı. İnsanlar istediğini söyleyebilirler. Olmadığımda da takım arkadaşlarıma ve Türk milli takımına hizmet etmek zorundayım. Birinci konum bu. İkinci konum. Bu Milli Takım olaylarının başında, hesap sorma diye bir şey söylemiştim. Hoş olmayan, aslında beni de rahatsız ifade eden bir şeydi. Ben asla Türk halkı ve milleti için böyle bir şey demedim. Onlar benim baş tacım. Onlar beni ıslıkladılar. Islıkladıkları gün soyunma odasında şöyle söyledim. 'Ben neden üzülüyorum, biliyor musunuz? Avrupa'daki insanlar bizi böyle görüyorlar diye. Benim ıslıklanmam hiç önemli değil. Ben her gün ıslıklandık. Galatasaray taraftarı ıslıkladı. Yine birbirimizi çok seviyorum. Ama ben, "Beni kim paracı primci yaptıysa" dedim. Burada demek ki benim muhatap olduğum şahıslar var. Ben şahıslar için söyledim. Hala da hesap sorma konusunda fikrimin arkasındayım. Dürüst, namuslu insanlar hayatta bazı değerler için yaşarlar. Futbolculuk kariyeri sonunda mutlaka bitecektir. Bıraktığımda futbolculuğumdan çok iyi insanlık iyi adamlık bırakmak istemiyorum.
"HAYATIM BOYUNCA KİMSEYLE PRİM, PARA PAZARLIĞI YAPMADIM YAPMAM DA..."
Hayatım boyunca kimseyle prim, para pazarlığı yapmadım, yapmam da. Kariyerim boyunca Galatasaraylı yöneticiler, federasyondaki yöneticilerle kontratlarla primlerle ilgili asla konuşmadım. Konuşacağım maksimum şudur. Kaptan olarak takım arkadaşlarımı bilgilendirme amacıyla bir prim yatıyorsa, onlara iletebilmek için bunları öğrenmek ve sormak zorundayım. Para istemek ve para pazarlığı yok. Biz federasyonumuzun yönetimimizin belirlediği primi alıyoruz. Kimseden istemiyoruz ki UEFA'dan gelen katılım hakkıyla. Biz ülkemizin, insanımızın vergisinden para falan almıyoruz. Biz prim ve para için oynayacak oyuncular olabilir miyiz? Bizim kazandığımız paranın yanında o primin lafı bile edilmez. Üzücü olan bizim bunları açıklayabilir olmamız. Biz hayatımız boyunca bir daha altını çiziyorum, parayla primle pazarlık yapmadım, yok trip attı; hatta üstüne para istedi. Allah korusun bunlar iftiradır. Yapmayın böyle şeyler. Bunlar gencecik adamlar. Ben bugün Barcelona'ya gelip bunu kaldırabiliyorum. Ama o futbolcular o ülkenin formasını giymeye çalışan gencecik çocuklar, aslan gibi çocuklar.
...yok trip attı; hatta üstüne para istedi. Allah korusun bunlar iftiradır.
"HOCAMIN BİZİM ÜZERİMİZDE EMEĞİ VAR AMA BİZ DE HER PLATFORMDA ONUN EMEĞİNE ASLAN GİBİ OYNAYARAK KARŞILIK VERDİK"
Hocam basın toplantısında şöyle çok güzel şeyler söyledi.'Benim onlar üzerinde çok emeğim var." Emeğine sonsuz saygım var. Ama biz de her platformda onun emeğine dünyanın her yerinde aslan gibi çıkıp oynayarak karşılık verdik. Her yerde sorumluluğu alarak onun nezdinde ülkemize bayrağımıza hizmet ederek bunu yaptık. 6 ay oynamama sürecim var. Hocam bunu da söyledi. Ben Barcelona'ya gitmeden önce gidip hocama danıştım. Bodrum'a gidip sordum. Oynamayacağımı biliyordu. Oynadığım zaman da Eylül ve Ekim aylarıdır. O 1.5 aydan önce ise, buraya kadar dizlik botla gezdim. Ayağımda tendonumda yırdık vardı. Barcelona oynamamı istemedi. Bana 40 milyon Euro yatırım yaptı.'Gel burada tedavi ol' dediler. Ben onun için fedakarlık yaptım ki gerçekten fedakarlık. Letonya maçındaki kramponuma bakarsanız sağ kramponuma yırtıktır. Şurada bir kara işareti vardır. Yırtık kramponla oynadım ve hala o tendon ağrısını zaman zaman çekiyorum. Ülkeme feda olsun, hiç problem değil; ama bizler her şartta ülkesi ve forması için fedakarlık yapmış oyuncularız.
...biz de her platformda onun emeğine dünyanın her yerinde aslan gibi çıkıp oynayarak karşılık verdik
"BUNLAR İYİ CÜMLELER DEĞİL..."
Burada üzücü ifadeler var. Hocanın tabii ki de ilkeleri olacak.'Bundan sonra benim ilkelerimde şerefle...' diye geçen bir cümle var. Bir defa şöyle bir şey var. Sonsuz şeref sahibi benim gönlümde ve kalbimde Allah'tır. Biz fanilerin herhangi şerefle ilgili belirleme konusu olamaz. Yine söylüyorum, hocama saygım sonsuzdur. Gerçekten böyle bir ifade kullanıyorsa bu hiç hoş değildir. Neden değildir? Biz onun evladı yaşındayız zaten. Ne zaman kulağımızı çekmiş de, hayatımız boyunca "oğlum buraya gelin" demiş biz de yapmamışız. Ülkemizin yaşadığı bu sıkıntılı günlerde bizi bu şekilde gösterip, benden değil de halktan özür dileyecekmiş gibi sözler... Gerçekten hocam ile hayatım boyunca çok iyi ilişkilerim oldu. Beraber mücadelelere girmiş bir insanım. Ama bunlar iyi cümleler değil. Bizim de anamız babamız var. Biz onların evladı yaşındayız. Bizi bu şekilde halktan özür dileyecekmiş şeyler yapmış gibi göstermek.... Biz asla öyle şeyler yapmadık. Onların hiçbirisini kabul etmiyorum.
"BİZ PARACI PRİMCİ İNSAN DEĞİLİZ"
Ben hata yapmışımdır. Yüzde 100 hatalarım için de halktan özür dilerim; ama asla yanlış yapmamışımdır. Hatalarım nedir? Günahım Allah'la benim aramdadır. Bütün günahları işlemiş olabilirim ama o Allah'la benim aramdadır. Ama takımıma zarar verecek, takımımın kötü olmasını isteyecek, bilerek oynamama... Madem bunlar vardı neden Çek Cumhuriyeti maçını kazandık. İrlandalı kafayı atmasa o zaman biz doğru mu yapmış olacaktır. Biz hocamızın evladı yaşındayız. Her şartta onun nezdinde ülkemize ve bayrağımıza hizmet ettik. Biz paracı primci insanlar değiliz. Asla da böyle bir şeyin pazarlığını yapmadık. Türk halkı bunu böyle bilsin.
...kötü niyetli hatalar asla olmadı. Bazı söylemleri kesinlikle kabul etmiyorum.
"HİÇ BEKLEMEDİĞİM BİR HAMLEYDİ"
Eğer bir sorun varsa da bunları ben söylemedim. Karşı taraf söyledi. Bir sorun varsa oturup konuşmaya razıydık; ama bizim büyüğümüzdür. Ona karşı saygısızlık yapmamız söz konusu değildir. Hak adalet varsa ki; o bilir. Hayatı boyuncu futbolculuğu döneminde böyle davranmıştır. İnandığı doğrular üzerine yaşadı. Ben de inandığım doğrular üzerine yaşıyorum. İnandığım doğrular üzerine iyi niyetli hatalar yapmışımdır. Genciz kanımız kaynıyor. Ama amaç ülkemize başarıyla hizmet etmek. Hiç beklemediğim bir hamleydi. Milli Takıma hoca bizi 100 kere, 1000 kere çağırmayabilir. Helali hoş olsun. Yine çağırmaz. Biz dışarıdan aslan gibi hizmetimizi yaparız. Oradaki herkes bizim kardeşimiz. Ama ben bir şey yapıyorsam arkadaşlarıma yardım etmek için, olmayan arkadaşlarım için de söylüyorum. Eğer olmayan arkadaşlarım da bu cümleleri kabul ederse... Bir tartışma, bir sıkıntı bir çözüm aranacak bir olay varsa, bizim bildiğimiz benim sokakta öğrendiğim, gelelim yüzyüze belüstü direk.... Söyleceklerimi bugüne kadar herkesin yüzüne söyledim. Federasyon yöneticisi, teknik direktör saygı çerçevesi içerisinde. Hatalar yapmışımdır. İyi niyetli hatalar için özür diliyorum. Ama kötü niyetli hatalar asla olmadı. Bazı söylemleri kesinlikle kabul etmiyorum. Bizde emeği çoktur. Ben orada herhangi bir söylemde bulup, kimseye zarar verip cevap verme gibi söylemiyorum. Bazı şeylere mecbur kaldığımız için. Prim para konusu, şeref konusu. İşte halktan özür dilesin falan.
"HİÇ BEKLEMEDİĞİM BİR HAMLEYDİ"
Eğer bir sorun varsa da bunları ben söylemedim. Karşı taraf söyledi. Bir sorun varsa oturup konuşmaya razıydık; ama bizim büyüğümüzdür. Ona karşı saygısızlık yapmamız söz konusu değildir. Hak adalet varsa ki; o bilir. Hayatı boyuncu futbolculuğu döneminde böyle davranmıştır. İnandığı doğrular üzerine yaşadı. Ben de inandığım doğrular üzerine yaşıyorum. İnandığım doğrular üzerine iyi niyetli hatalar yapmışımdır. Genciz kanımız kaynıyor. Ama amaç ülkemize başarıyla hizmet etmek. Hiç beklemediğim bir hamleydi. Milli Takıma hoca bizi 100 kere, 1000 kere çağırmayabilir. Helali hoş olsun. Yine çağırmaz. Biz dışarıdan aslan gibi hizmetimizi yaparız. Oradaki herkes bizim kardeşimiz. Ama ben bir şey yapıyorsam arkadaşlarıma yardım etmek için, olmayan arkadaşlarım için de söylüyorum. Eğer olmayan arkadaşlarım da bu cümleleri kabul ederse... Bir tartışma, bir sıkıntı bir çözüm aranacak bir olay varsa, bizim bildiğimiz benim sokakta öğrendiğim, gelelim yüzyüze belüstü direk.... Söyleceklerimi bugüne kadar herkesin yüzüne söyledim. Federasyon yöneticisi, teknik direktör saygı çerçevesi içerisinde. Hatalar yapmışımdır. İyi niyetli hatalar için özür diliyorum. Ama kötü niyetli hatalar asla olmadı. Bazı söylemleri kesinlikle kabul etmiyorum. Bizde emeği çoktur. Ben orada herhangi bir söylemde bulup, kimseye zarar verip cevap verme gibi söylemiyorum. Bazı şeylere mecbur kaldığımız için. Prim para konusu, şeref konusu. İşte halktan özür dilesin falan.
KAMPTA HER ZAMAN KAVGA OLUR
Kampta kavga olduğu yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine ise Arda Turan, "Kavga her gün olur. Ben gittiğim günden beri kavga var. Kavga etmeyen takım mı olurmuş. Mutlaka kavga edeceksin. Ayrıca şöyle bir şey söylüyorum. Biz başarılıyız. 15 maç yenilmeyip, Avrupa Şampiyonası'na gidip Hırvatistan ve İspanya'ya yenilip elenebilirsin. Biz bunu kabul edelim. Bu olayların nezdinde benim tek bir ricam var. Biz saha içindeki sorunlara bakalım. Saha içindeki sorunlar bensem, 100 yıl boyunca burada oturmaya razıyım. Biz bundan dolayı olimpiyatta 1 tane altın madalya kazanabiliyoruz. Bundan dolayı bu kadar az madalyamız var. Bundan dolayı Barcelona'da bir futbolcumuz, Avrupa'da çok az futbolcumuz var. Biz bu saha dışı sebepleri konuşa konuşa... Saha dışı sebepler nedir?'Prim yok da, milli takımda oynamıyor' ifadesini düşünmek cahilliktir. Bundan ülkeyi kurtaralım.
Benle oyna bakalım ayak tenisi. Yenebiliyor musun? Bırakır mıyım? Ben kazancak için oynarım. Hele Milli Takım forması ki o formayı 11 yaşından beri Olimpik Milli Takım da dahil her yaşta şerefle taşıdım. Bundan sonra da taşımasak da yine şerefle ve onurladır."