Modern olimpiyat oyunlarının kurucusu Fransız Baron Pierre de Coubertin, 1881 yılında spor etkinliğinde bir okulun bayrağına Latince yazılan CITIUS- ALTIUS-FORTIUS (Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü) sözlerini görür.
Coşkun TÜRK / POSTA
Modern olimpiyat oyunlarının kurucusu Fransız Baron Pierre de Coubertin, 1881 yılında spor etkinliğinde bir okulun bayrağına Latince yazılan CITIUS- ALTIUS-FORTIUS (Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü) sözlerini görür. Çok etkilenir ve aklının bir köşesine yazar. Bu sözleri, arkadaşı Dominikli Peder Henri Didon öğretmenlik yaptığı okulun bayrağına yazdırmıştır. O yıl doğan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de yıllar sonra, “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” diyerek olimpiyat ruhunu en güzel anlatan isimlerden biri olmuştur.
Coubertin, 23 Haziran 1894 günü Paris, Sorbonne’da bir kongre organize eder ve yıllardır hayalini kurduğu, bunun üzerinde çalıştığı antik olimpiyat oyunlarının modern haliyle yeniden başlatılmasını ister. Kongre sonunda Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) kurulur ve Pierre de Coubertin genel sekreter olarak göreve başlar. 13 ülke ve 79 temsilci ile yapılan toplantıda karar çıkar: ilk modern olimpiyatlar 1896 yılında Atina’da yapılacaktır. Olimpiyat Oyunları’nın sloganı da bellidir: CITIUS- ALTIUS-FORTIUS.
Coubertin ve komite üyelerinin ilk modern oyunlar için Atina’yı seçmeleri tabii ki antik olimpiyatlardan etkilenmeleridir. Antik olimpiyat oyunlarının ilk olarak nerede ve ne zaman başladığına ilişkin kesin bir bilgi yoktur. Ancak oyunlar, tanrıların yaşıyor olduğuna inanılan Olimpos Dağı’nda düzenlenir ve adını da bu dağda düzenlenmesinden ötürü alır.
YEMİNDE SPORTMENLİK VURGUSU
“Olimpiyat Oyunları’nda ülkemin şerefi ve sporun zaferi için kurallara uyarak dürüst yarışacağımıza ve gerçek sportmenlik ruhu içinde mücadele edeceğimize and içeriz.” Bu yemin, 1920 Anvers Olimpiyat Oyunları’ndan itibaren bütün sporcular tarafından edilmeye başlamıştır. Olimpiyat ruhunda daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü elbette vardır, ancak başka bir şey daha vardır ki olimpiyat oyunlarına katılmak ve yarışı tamamlamak...
Olimpiyat tarihi, yarışı son sırada zar zor tamamlamaya çalışan sporcuların coşkuyla alkışlanması örnekleriyle doludur. Olimpiyat Oyunları’nın bayrağı; beyaz zemin üzerine iç içe geçmiş beş ayrı renkteki beş halkadan ibarettir. Bu bayrak 1913 yılında, Pierre de Coubertin’in teklifiyle genel kurula sunulup, ittifakla kabul edilmiştir.
Beş rengin oyunlara katılan üye ülkelerin bayrak renklerini simgelediği açıklanmıştır. Sonrasında dünya üzerindeki kıtaları temsil ettiği kabul görse de Coubertin’in amacının üye ülke renkleri olduğu bilinmektedir.
1924’TE TÜRKİYE CUMHURİYETİ
Osmanlı imparatorluğu, olimpiyatlarda çok kısıtlı sporcu ve branşta yer almıştır. 1896, 1900 ve 1904 Olimpiyatları’na katılmayan Osmanlı imparatorluğu, olimpiyatların 10. yılı nedeniyle Atina’da düzenlenen 1906 Ara Olimpiyatları’na ise 1 sporcu gönderir. Atletizmde 800 ve 1500 metre dallarında yarışan Vahram Papazyan iki dalda da elemeleri geçemezken, oyunlar sırasında 13 yaş 224 günlük olduğu için bu oyunlardaki en genç sporcu olur. 1908 yılında ise
II. Meşrutiyet ile devlet içinde dernek kurma yasası çıkar ve bugünkü Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin temellerini oluşturan Osmanlı Milli Olimpiyat Cemiyeti kurulur.
Bu derneğin kurulmasından sonra Türkiye, resmi olarak olimpiyatlarda temsil edilme hakkını kazanır. Ve en kalabalık kafile 1924 Fransa Paris’te yapılan Olimpiyat Oyunları’nda olur. Yeni Türkiye Cumhuriyeti 40 sporcuyla oyunlara katılır. Kurtuluş Savaşı’ndan çıkan, kıt kaynaklarına rağmen futbol, güreş, atletizm, eskrim ve bisiklet dallarında 40 sporcusunu Paris’e gönderen yeni Türk Devleti madalya kazanamaz. Ancak dünyaya diğer ülkelerle yarışabileceği mesajını verir.
Mustafa Kemal liderliğinde kurulan modern Türkiye Devleti her alanda olduğu gibi sporda da en iyiyi hedeflemişti. 1924 yılında henüz 1 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, “Zeka, dikkat, iffet; teknik ve metotlu çalışma” ilkesiyle yola çıkan ilk ulusal bankayı kurmuş, Adana Arkeoloji Müzesi, Emek Sineması açılmış, Türkiye Futbol Şampiyonası düzenlenmiştir. Büyük vizyon sahibi Büyük Önder bunların yanına sporu eklemiş ve olimpiyat oyunlarında Türk sporcuların yer almasını sağlamıştır.
2024’TE TÜRKİYE CUMHURİYETİ
2023’te yüzüncü yılını kutlayacak olan Türkiye Cumhuriyeti, 2024’te yüz yıl sonra yine aynı yerde Fransa Paris’te olimpiyat oyunlarına katılacak. Yüz yıl önce madalya alamayan Türkiye Cumhuriyeti’nin, yüz yıl sonra büyük ihtimalle tarihinin en çok madalya kazandığı olimpiyat oyunları olacak. 1936 Berlin’de, güreşçi Ahmet Kireççi tarafından kazanılan bronz Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk madalyası olmuştu.
Aynı olimpiyatta güreşçi Yaşar Erkan da ilk altın madalyayı kazanmıştı. Tokyo 2020’yi 2 altın, 2 gümüş, 9 bronz, toplamda 13 madalya ile tamamlarken bunlardan 5’inin kadınlar tarafından gelmesi de ayrı bir gurur kaynağıydı.
Okçulukta Mete Gazoz, boksta kadınlarda Busenaz Sürmeneli’nin bu dallarda ilk altın madalyayı ülkemize getirmeleri de büyük sevinç yaşatmıştı. Türk sporunun tüm paydaşlarının kenetlenerek yürüttüğü çalışmalar, her geçen dönem sayısı artan sponsor markaların milli sporcularımıza sunduğu önemli ve değerli destekler ile Olimpiyat Takımımız çıtayı daha da yükseltecek.
Büyük öz veriyle göğsündeki Ay-Yıldızı en iyi şekilde temsil eden sporcuları 26 Temmuz 2024’te başlayacak Paris Olimpiyat Oyunları’nın heyecanı şimdiden sarmış durumda. Amaç, Paris 2024’e daha fazla sporcuyla katılım ve daha fazla madalya...
İlandır...