"En iyi kadro taraftarın istediğidir çünkü sahaya hiç çıkmaz!"
Almanya’da EURO 2024’ü takip eden Türk futbolunun renkli siması teknik direktör Yılmaz Vural, Posta Spor’a Volkan Dedeoğlu’nun sorularını yanıtlayarak milli takımı değerlendirdi.
Türkiye’nin Portekiz ile oynadığı maçı statta izlediniz. Bir antrenör gözüyle baktığınızda sahaya sürülen kadroyu nasıl değerlendirirsiniz?
Vincenzo Montella, Avrupa Şampiyonası için 26 kişilik bir kadro belirledi. Demek oluyor ki, bunların hepsi milli formayı giyecek kapasitede. Ben; kimin 11’de olduğuna değil sahadakilerin ne yaptığına bakarım. Biz teknik direktörlerin bir lafı vardır, ‘En iyi kadro taraftarın istediği kadrodur. Çünkü sahaya hiç çıkmaz’. Ama antrenörler tercihleriyle sürekli eleştirilir. Arda neden sonradan girdi, Mert Müldür niye oynamadı, Samet niye hata yaptı gibi kısır döngü içine sokacak sorulara gerek yok. Asıl sorulması gereken soru; sahaya hangi 11’i sürdüğü değil, Montella’nın neden milli takımın başında olduğudur.
‘Maça kimin başladığına değil, sahadakilerin ne yaptığına bakarım’ dediniz. Peki sahada neleri yanlış yaptık?
Futbolda 4 faktör ön plandadır. Bunlar teknik, kondisyon, antrenör yeterliliği ve oyun teorisi. Yediğimiz ikinci golden sonra gardımız düştü, takım bir anda çöktü. Kondisyon; kuvvet, devamlılık ve çabukluk içerir. Bunlar da antrenman bilgisiyle gelişir. Oyun teorimiz yok, bu da antrenör yeterliliği ile bağlantılı. Portekiz karşısında bize 1 puan yetiyor, biz önde basmaya çalışıyoruz. Hücum ederken, rakibe alan bıraktık mı diye hiç düşünmüyoruz. Futbol, stratejik bir oyundur. Ama biz; kalbimizle, duygularımızla oynuyoruz. Böyle olunca iş, tesadüfe kalır.
Gruptan çıkıp son 16 turuna yükseldiğimizi farz edelim. Sizce şampiyonada nereye kadar gidebiliriz?
Milli takım için bu turnuvaya katılmak bile başarı. Tabii ki umutluyuz ancak bir sonraki turu aşmak kolay değil. Olası rakipler arasında Hollanda, Fransa, İspanya ve İngiltere gibi Avrupa’da başı çeken ülkeler var. Bunlardan biri rakibimiz olursa büyük tesadüf olmazsa onları yenmek zor.
Avrupa Şampiyonası’nda Türkiye’nin oynadığı maçlarda stattaki atmosfer nasıldı?
Milli takımın iki maçına da 70 bine yakın Türk taraftar geldi. ABD’den bile gelen vardı. Türk’ün yaşadığı her yerden taraftar geldi. Ancak onlara layık bir futbol oynamıyoruz. Futbol, önemli bir sosyal aktivite. 22 kişinin bir topun peşinden koşması değil! Milli maçlar, inanç ve görüş farklılıkları olanların bile aynı bayrak için kalbinin attığı aktiviteler. Böyle futbol izleterek onların duygularıyla oynuyoruz, kandırıyoruz. Yazık, günah bu.
Türk futbolunun kurtuluş reçetesi nedir? Neler değişirse başarı gelir?
Türk futbolunun bir Atatürk’e ihtiyacı var. Gelecek ve kurtarıcı olacak. Öncelikle zihniyet değişmeli. Mevcut sistem devam ettiği müddetçe başarı gelmez. Türk futbolunun büyük sorunları var. Futbolu kim yönetiyor? Federasyon mu, kulüpler mi, siyaset mi? Kulüpler yeterli imza toplarsa TFF yönetimi gidiyor. Böyle saçmalık olmaz. Böyle kaosta milli takım çıksın, herkesi yensin! Yok öyle bir şey. Büyük turnuvalarda bir üçüncülüğümüz, bir de yarı finalimiz var. Biz, maçları oyunla değil oyuncuyla kazanıyoruz. Ancak bireysel başarıyla bir yere geliyoruz. Sil baştan yapmaya, yanlışları dile getirmeye kimse cesaret edemiyor. İnsanların gözünü açmak gerek. Türkiye’de Galatasaray ile Fenerbahçe’yi izliyoruz. Avrupa’da başarı yok, kendi aralarındaki yarıştan mutlu oluyorlar. Derbinin ardından İngiltere Ligi’nden herhangi bir maç izliyorum dağlar kadar fark var. Bizim derbimiz insana cinnet geçirtir.
Siz eğitiminizi Almanya’da aldınız. Niçin bir Avrupa ülkesi kadar üst düzey futbolcu yetiştiremiyoruz?
Futbolu yönetenler başta olmak üzere tüm paydaşlar başını iki elinin arasına alıp düşünsün. Tüm kulüpler batık, kasaları tam takır kuru bakır. 38 senedir hocalık yapıyorum. İki tarafı kıyaslıyorum, içim acıyor. Federasyon futbolu yönetecek, devlet imkan sağlayacak, kulüpler futbolcu yetiştirecek. Yani herkes, kendi işine bakacak. 85 milyonluk bir ülkeyiz, Arda Güler çıktı diye mutlu oluyoruz. Yeterli mi? Almanya, bizim altyapımız oldu! Menemen FK’da Almanya kökenli 6 futbolcum var. Başarı böyle gelmez. Futbolcular, özel insanlar. Onlara iyi bir eğitim verip dünyayla nasıl yarışırız bunu düşünmeliyiz. Güç peşinde koşanlar değil, projeler konuşmalı. Kendi evlatlarımıza sahip çıkmalıyız.