Türkiye'nin seri katilleri

Cinayet tarzları ve gerekçeleriyle, işledikleri cinayetlerle tüyler ürperttiler. Bir tür kriminal magazin olmanın ötesinde onların hikayesi Türkiye'de bu tip suç ve suçlularla başa çıkma konusundaki eksiklikleri de ortaya koyuyor. İşte Türkiye'nin seri katilleri

Antep Canavarı Abdullah Dayı (Abdullah Palaz)Türkiye'nin bilinen ilk seri katili namı diğer "Antep Canavarı Abdullah Dayı" idi. Abdullah Palaz, kimine göre, "şehir eşkıyası", kimine göre "memleketin namus bekçisi"ydi. 43 kişiyi öldürdüğü için 38 ayri cezaevinde 48 yıl hapis yattı. 24 cinayetten ise beraat ettiği söyleniyor. Abdullah Palaz'ın bir dönem Nazım Hikmet ile de hapishanede aynı koğuşta kaldığı belirtiliyor. Hakkında yazılan hatıralarda anlatılana göre, Nazım Hikmet ile aynı koğuşa verilmesi karşılığında cezaevi müdürüne, onu öldürmeyeceğini söylüyor. İddiaya göre, Nazım Hikmet o cezaevinde kaldığı sürece, müdüre ilişmeyen Palaz, Nazım'ın bir başka cezaevine naklinden sonra müdürü de öldürmüş.

Bebek Yüzlü Katil (Ali Kaya)Ali Kaya 1997'de amcası Celal Kaya'yı öldürdü. 5 yıl hapis yattı. Cezaevinden çıktığında annesine tecavüz eden Zeynel Abidin Gümüş'ü öldürdü. Bu cinayet sonrası akli dengesi bozuk raporu alarak akıl hastanesine kaldırıldı. 1999'da kapalı yerde duramaz raporu aldı ve bu nedenle hastaneden çıkarıldı. Bundan sonra Alanya'da 5 kişiyi daha bıçaklayarak öldürdü. Cinayetlerin tümünü Alanya'da işledi. "Bebek Yüzlü Katil" olarak anılmaya başladı. Son cinayetinden sonra kişilik bozukluğu teşhisiyle tekrar akıl hastanesine yatırıldı. Hastanede, yine benzer suçlarla oraya atılmış olan Ayhan Kartal'ı bıçaklayarak öldürdü. Son cinayetinden sonra Şanlıurfa yarı açık cezaevi'ne kaldırıldı. Bir yıl sonra buradan firar eden Kaya, 2004 yılında Alanya'da yakalandı.

Çivici Katil (Süleyman Aktaş)Elektrik Kurumu'nda hat işçiliği yaparken 31 bin 500 volt elektrik akımına kapılıp ağır yaralanan Aktaş, bu olaydan sonra Antalya'da Nuri Keskin adındaki Başkomiseri öldürdü ve tutuklandı. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde 4.5 yıl tedavi gördü. Taburcu olduktan sonra Denizli'nin Bozkurt İlçesi'ndeki Çambaşı Köyü'ne döndü. 1994'te dört komşusunu boğarak öldürdü, gözlerine ve kafalarına çivi çaktı. İfadesinde “Çivi görünce dayanamıyorum, insanların kafalarına çakmak istiyorum dedi. Kamuoyunda "Çivici Katil" olarak anılmaya başlanan Aktaş, konulduğu Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine konuldu, buradan kaçtı ancak yakalandı. Aktaş, 2008'de de koğuş arkadaşı Ömer Yılmaz'ı, başına taşla vurup hastanelik etti.

Artvin Canavarı (Adnan Çolak)Adnan Çolak 1992-1995 yılları arasında Artvin ve ilçelerinde 11 kişiyi öldürdü. Çolak'ın kurbanları yaşları 68-95 arasında değişen kişilerdi. Çolak öldürdüğü 6 kadına da tecavüz etti. Saldırı sırasında kullandığı silah nedeniyle "Baltalı katil" ve "Artvin Canavarı" olarak anılmaya başladı. Yaralı kurtulan kurbanlardan biri sayesinde yakalandı. Yargılandığı davada cinayetlerini, "Yaşlı insanları öldürüyorsam da bunlar zaten zamanlarını doldurmuşlar. Onlar bizim yerimize fazladan yaşıyorlar. Belki de bizim kısmetimizi yiyorlar. Hem kendimi tatmin ediyordum, hem de onları öldürerek toplumu rahatlatıyordum" dedi. Adnan Çolak 5 yıllık yargılama sonunda 112 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı ancak kamuoyunda "Rahşan Affı" olarak bilinen Şartlı Salıverme düzenlemesiyle 28 Mayıs 2005'te serbest bırakıldı.

İnsan Avcısı (Hamdi Kayapınar)Hamdi Kayapınar Mart 1998-Şubat 2001 yılları arasında Kayseri'de 7 kişiyi öldürdü. İlk öldürdüğü kişi 14 yaşındaki kardeşiydi. Kayapınar, 4 kişiyi de öldürmeye teşebbüs etti. Kayapınar yakalandığında poliste verdiği ifadesinde, cezaevinden çıktıktan sonra ailesi ve toplum tarafından dışlandığını ve insanlara karşı kin beslediğini anlatarak, öldürdüğü kişileri "av", gasp ettiği para ve eşyaları ise "av ganimeti" olarak gördüğünü söyledi ve kendini "Avcı" diye tanımladı. Yargılandığı davada seri katil Seyit Ahmet Demirci ile girdiği iddia üzerine insan öldürmeye başladığını da iddia etti ve DGM'deki ifadesinde "Bu iddiayı kazandım" dedi. 2002'de müebbet hapis cezasına çarptırılan Kayapınar, daha sonra infaz yasalarından yararlandırılarak son Ankara Yarı Açık Cezaevi’ne aktarıldı.

Mobilyacı Katil (Seyit Ahmet Demirci)Seyit Ahmet Demirci Mayıs-Temmuz 1998 tarihleri arasında İstanbul'da üç mobilyacıyı dükkanlarının bodrumkatında kafalarına kurşun sıkarak öldürdü. Demirci'nin kurbanları mobilyacılardı. Esenler ve Bağcılar'da hiç tanımadığı mobilyacıları rastgele seçerek öldürmüştü. Daha sonra bunun nedeninin çocukluğunda yaşlı bir mobilyacının, dükkanının bodrum katında tecavüzüne uğraması olduğu ortaya çıktı. Aynı kişi, Demirci'nin bir çocukluk arkadaşına da aynı şekilde tecavüz etmiş ve Demirci buna da tanık olmuştu. Yakalanmasaydı cinayetlerini tecavüze uğradığı yaşa (11) tamamlayacağı ortaya çıktı. Yargılamasında "Şuursuzca öldürdüğünü" söyledi, akli dengesinin yerinde olmadığı savunması yaptı ancak üç kez idama mahkum oldu.

Tornavidali Katil (Yavuz Yapıcıoğlu)Yavuz Yapıcıoğlu, Türkiye kriminoloji tarihinin en tehlikeli, en çok cinayet işleyen sanığı. Polis kayıtlarına göre 18 kişiyi öldürdü. Ancak 43 cinayetin sanığı olduğu ileri sürüldü. İstanbul ve Ankara'da cinayetler işledi. Cinayetleri işleme biçimi nedeniyle, "Tornavidalı Katil" olarak anıldı. Kendisine "günaydın" diyen bir kızı, nişanlısını ve 3 arkadaşını, sonra da kaçarken durdurduğu bir aracın şoförünü öldürdü. Durmadı cinayetlerine devam etti. Abisinin dükkanını yaktı, anneannesini öldürdü. Ankara Otogarında simit parası istediği bir kişinin de canına kıydı. Bu cinayeti gören bir kişiyi de katletti. Öldürdüğü kişiler arasında ısmarladığı dondurmayı yemeyi reddeden Belçikalı bir kadın turist de vardı. Bir lisenin önünde tartışan kız öğrenciyle hademeye saldırdı, hademeyi öldürdü. 1993'te iki üniversite öğrencisine tecavüz etti ve öldürdü. Bu iki cinayeti onun işlediği kanıtlanamadı. Yakalandığında "cezai ehliyeti" olmadığı için konulduğu akıl hastanesinde "Ben İsa'yım" iddiasında bulundu, bir hastabakıcıya ve bazı hastalara saldırdı, hastanede yangın çıkardı. 2002'de Çorlu'da bir spor tesisinin üç bekçisini öldürdü, sonra da sığındığı camide imamı ve orada bulunanları ağır yaraladı. Yargılandığı davada "bir katil, bir canavar" değil, "Atatürk" olduğunu iddia etti. Seri cinayetleri işlemeden önce bir tarikata girdiği ileri sürüldü. Pek çok akıl sağlığı raporu bulunan ve bu nedenle hep cezaevi yerine hastaneye giden Yapıcıoğlu için mahkemece oluşturulan bir kurul tarafından "akıl sağlığı yerinde" raporu verildi ve bu şekilde cezai ehliyet kazanması sonucu hapse konuldu. Halen cezaevinde...

Kasımpaşa Canavarı1976'da Kasımpaşa'da liseli Handan Otak bıçaklanarak öldürüldü. Peşi sıra yine Kasımpaşa'da bir inşaatın gece bekçisi Hasan Kaya da kafası demir çubukla parçalanarak katledildi. Dolapdere'deki bir atölyede işçi olarak çalışan Veli Özel de benzer bir cinayete kurban gitti. Bir süre sonra da Piyalepaşa'da lastiğini değiştirmekle uğraşan taksi şoförü Zekeriya Galip, bir kişinin demir çubukla saldırısında ölümden son anda kurtuldu. Ancak onun tanıklığına rağmen katil bulunamadı. Dönemin gazete manşetlerini kaplayan cinayetler serisinde meçhul katil "Kasımpaşa Canavarı" olarak anıldı. Katil hiçbir zaman bulunamadı. Ancak "Kasımpaşa Canavarı" ününü uzun süre korudu ve kitaplara, filmlere ilham verdi.






