Artvin’in korkulu rüyası: Baltacı katil! 11 kişiyi katletti, 5 yıl sonra şaşırtan karar geldi
Doğu Karadeniz’de bulunan Artvin’de yaşayan Adnan Çolak, dışarıdan bakıldığında oldukça normal bir insan izlenimi veriyordu. 1992-1995 yılları arasında şehirde dehşet saçan Çolak, 3 yıl için tam 11 kişiyi katletti. Kurbanlarını tamamen rastgele seçtiğini söyleyen Çolak, işlediği 11 cinayetten 6 kez idam ve 112 yıl hapis cezası alsa da 5 yıl sonra herkesi şaşırtan bir karar geldi.
Barış Sözal | Ülke gündeminde aylarca, yıllarca manşetlerden düşmeyecek cinayet zinciri; kimi “Artvin Canavarı” kimi ise “Baltacı Katil” diyordu. Ama gerçek olan 11 kişinin öldürülmesiydi. Adnan Çolak 1992-1995 yılları arasında zevk için neden 11 kişiyi öldürdü, nasıl yakalandı? 11 kişiyi hangi sebeple öldürdüğünü soğukkanlı bir şekilde nasıl anlattı?
Yıllarca manşetlerden düşmeyecek ve konuşulacak olan cinayet zinciri, tarih 16 Ekim 1992’yi gösterdiğinde Artvin’de bir köyde başladı. 15 yaşındaki kızlarıyla yaşayan Hüseyin ve Asiye Korkmaz çifti için o günün, diğerlerinden farkı yoktu.
Baba, gece saat 23:00’e doğru yatmak istediğini söyledi. Ayağa kalkacağı sırada eşinin çığlığıyla bir anda irkildi. Evin çatısı tutuşmuş ve yanıyordu. El birliğiyle yangını kısa sürede yayılmadan söndürmeyi başardılar. Baba-kız içeri girerken, kadın ise üzerinden hala dumanı çıkan tahta parçalarını tamamen söndürmek için geride kaldı. Bu sırada kadın, arkasında bir ses işitti ve arkasını bir anda döndüğünde elinde baltayla dikilen bir adam gördü.
Cani adam, gözünü kırpmadan kadını baltayla orada öldürdü ve yavaş adımlarla içeriye girdi adamın odasına yöneldi. Aynı şekilde sessizce yatağında yatan adama da baltayla vurmaya başladı ve balta darbelerini ağır bir şekilde alan adam da olay yerinde hayatını kaybetti. Daha sonra cani seri katil, 15 yaşındaki kızı da kilometrelerce uzaklıkta bulunan bir mağaraya götürdü.
ARTVİN HALKININ KORKULU RÜYASI: BALTACI KATİL
Yaşanan dehşetin üzerinden 1 yıl geçtikten sonra bu kez Soğanlı Köyü’nde yaşayan Ziver Bildirici ve gelini Hayriye Bildirici, evlerinde ölü bulundu. İki kurban da başlarına keserle vurularak öldürülmüştü. Kadına tecavüz edilmişti.
Artvin halkının yaşadığı duygu artık korkudan daha çok şaşkınlıktı. Herkesin birbirini tanıdığı, kapıların kapatılmadığı bu yerde, bu cinayetleri kim, neden işlerdi? İki köy birbirine birkaç kilometre uzaklıkta olmasına rağmen yetkililerin aklına bir yıl önce işlenen cinayetle bağ kurmak gelmiyordu ama halk bağlantıyı kurmuştu.
Katilin aynı kişi olduğunu sezmiş ve ona bir isim bile takmıştı: “Baltacı Katil”. Artvinlilerin bu ismi verdiği katil, ikinci cinayetten 3 ay sonra tekrar harekete geçti. Bu kez Şavşat’ın Köprükaya Köyü’nde oturan 60 yaşındaki Ahmet ve Hayat Gümüş tıpkı önceki cinayetlerdeki gibi öldürüldü. İlk iki cinayetten farklı olarak bu kez katil, evin altını üstüne getirmişti. Belki de olaya hırsızlık suçu vermek istemişti.
YARALI KURTULMAYI BAŞARDI
Salkımlı Köyü’nde yalnız yaşayan 62 yaşındaki Hediye Sancaktaroğlu, ahıra gitmek üzere evden çıktı. Çalışmaya başlayacaktı ki, yanında karanlığın içinde beliren birini fark etti. Kendini savunmak için tahraya davrandı ama adam ondan daha genç ve çevikti.
Katil, yaşlı kadının elinden aldığı tahrayla kafasına vurdu, ardından tecavüz etti. Kadını bıraktığında öldüğünü sanıyordu. Oysa yaşlı kadın kafasındaki ağır yaraya rağmen kurtuldu.
4 AY SONRA DEHŞET SÜRDÜ
Sancaktaroğlu olayından tam 4 ay sonra Ardanuç’un bir köyünden 60 yaşındaki Osman ve Kevser Aksoy öldürüldü. Bu olaydaki tek fark katilin yaşlı çiftin evlerini yakması oldu. Cesetler neredeyse kimlik tespiti yapılamayacak kadar yanmıştı. Katil, bir delil bile bırakmamaya kararlıydı.
Seri katil bir türlü durdurulamıyordu. Önce 70 yaşlarındaki Ahmet ve Ayşe Bayram çiftine, sonra da 70 yaşındaki Hacer Kars’a geldi. Yine görgü tanığı, suç aleti, parmak izi ve katilden eser yoktu. Ama yapılan ceset incelemesinde ilk defa bir ipucu bulundu. Kurbanın tırnakları arasında ve vajinasında doku artıkları. Doku artıklarının DNA incelemesini Adli Tıp Kurumu Biyoloji Laboratuvarı’nda yapıldı. Sonuç olumsuzdu. Doku artığı katile değil Kars’ın kendisine aitti. Ayrıca kurbandan alınan kıl örnekleri de ipucu olmadı. Bunlar da katile değil kurbana aitti. Katil geride iz bırakmamayı yine başarmıştı.
CANİ SERİ KATİL BÖYLE YAKALANDI
Merkeze birkaç kilometre uzaklıktaki Salkımlı Köyü’nde oturan 58 yaşındaki Hediye İpek, torununu beklerken uykusu gelmişti. Bu sırada evin çatısında sesler duydu. Korktu ve eline balta alarak açık duran pencereye yöneldi. Dışarıya bir göz gezdirdi. Fakat kadın kimseyi göremedi.
Pencereyi kapatmak için elini uzattı ve tam o sırada olanlar oldu. Katilin son kurbanı Hediye İpek’ti; Seri katil, kadının boğazını tülbentle sıkmış, nefes alması duruncaya kadar beklemiş daha sonra da tecavüz etmişti. Evi terk ettiğinde kadının öldüğünü sanıyordu ama Hediye İpek ölmedi. Son gayretle komşularını yardıma çağırdı. Ardından da bayıldı.
Hediye İpek, gözünü açtığında Artvin Devlet Hastanesi’ndeydi. İfadesini almak üzere polis başında bekliyordu. Yaşlı kadın saldırganı açık açık tanımlıyordu. Adamı iyi görmüştü. Esmerdi, bıyıklıydı, üzerinde kot pantolon ve yakalı kısa kollu bir tişört vardı. İskarpin ayakkabılar giymişti. Daha da önemlisi adamı tanımıştı: Artvin’in aylardır aradığı saldırgan kendi komşusu Adnan Çolak‘tı.
İpek, “Beni saçımdan tutup aşağı bastırdı. O anda da ışığı kapattı. Başörtümü boğazıma dolayıp sıkmaya başladı. Yalvardım ama hiç sesini çıkarmadı. Saçını çekmek için başına elimi uzattım ama saçını tutamadım. Yüzünü tırmalayıp tırmalayamadığımı bilmiyorum. O sırada kendimden geçmişim” diyerek hastane odasında ifadesini verdi.
Artvin’de korkunun yerine şaşkınlık almıştı. Adnan Çolak herkesin tanıdığı, bildiği biriydi. Herkesle birlikte Baltacı’ya lanetler okumuştu. Üç çocuklu zanlının yakınlarına göre bilinen tek kötü alışkanlığı arkadaşlarıyla ara sıra içtiği içkiydi. Çolak’ın evinin aranması, gece yarısına doğru yapıldı. Evde üçüncü kurbanın evinden alınmış beyaz telefon makinesi bulundu. Ayrıca olay gecesi Hediye İpek’in tarif ettiği giysiler de evdeydi.
TEK TEK İTİRAF ETTİ
Adnan Çolak yargılamasına Artvin Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandığında Türk adli tarihinin en uzun duruşmalarından birine de başlanmıştı. Çolak’a yöneltilen ilk soru neden yaşlı insanları öldürdüğü oldu.
Sanığın ürpertici cevabı ise şöyleydi:
“Yaşlı insanları öldürüyorsam da bunlar zaten zamanlarını doldurmuşlar. Onlar bizim yerimize fazladan yaşıyorlar. Belki de bizim kısmetimizi yiyorlar. Hem kendimi tatmin ediyordum hem de onları öldürerek toplumu rahatlatıyordum.”
HİÇBİRİYLE DÜŞMANLIĞI YOKTU
Çolak’ın ifadesinden kurbanlarından hiçbiriyle düşmanlığı olmadığı, hepsini rastgele seçtiği anlaşılıyordu. Cinayetten önce içki içiyordu. Duruşmada ilk cinayetini anlatırken soğukkanlıydı.
İfadesine şu sözlerle devam etti:
“Çobanlık yaptığım günlerde Korkmaz ailesinin evini gözlüyordum. Olay gecesi, etrafta kimsenin olmadığına kanaat getirdikten sonra evin üzerine ve bacaya taş atmaya başladım. Gayem dışarı çıkmalarını sağlamaktı. Bu sırada çatı boşluğunda bulunan çaputlar gözüme çarptı. Onları ateşe verip evden dışarı çıkmalarını sağladım.
Köyde yalnız yaşadığını bildiğim Hediye İpek’in evine gittiğimde de gayem öldürüp sonra da ırzına geçmekti. Kadının evde yalnız olduğuna emin olduktan sonra harekete geçtim. Boğuşma sırasında ‘Seni tanıdım,’ diye bağırdı. Ama sesimi çıkarmadım. Saçlarıma, hayalarıma dalmak istedi. Ama engel olamadı. Atletimdeki küçük kan lekesinin bu sırada bulaştığını sanıyorum. Çünkü kadının ağzından kan geldiğini gördüm. Kan gelince öleceğini düşündüm.”
PARMAK İZİ BIRAKMAMAK İÇİN…
Adnan Çolak‘ın cinayetlerinde nasıl parmak izi bırakmadığı da bu şekilde anlaşıldı. İşlediği cinayetlerde siyah deri eldiven kullanmıştı.
2000 yılının 23 Haziran günü 5 yıl süren yargılamanın ardından 25 yaşında cinayet işlemeye başlayan Adnan Çolak’ı tanıklar, teşhisler ve deliller ışığında altı kez idam, 112 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. Ancak kamuoyunda "Rahşan Affı" olarak bilinen Şartlı Salıverme düzenlemesiyle 28 Mayıs 2005'te serbest bırakıldı.
“KENDİLERİNE BU EYLEMLERDE HAK VERMEK İSTERLER”
Seri katiller hakkında görüşünü aldığımız Uzman Klinik Psikolog Berk Karaoğlu; “Bu tarz insanlar, antisosyal kişiliğe sahip olan insanlar her yaptığı eylemi kendilerince bir mantığa bürüyebilir. Burada yaşlı insanları rasyonelleştirmiş, genellikle haksızlığa uğrayacağı düşüncesi vardır antisosyal insanlarda. Hak arama, hak sağlama vardır bu durumda olan insanlarda. Kendini bir nevi büyüklenmiş tavra koyarlar. Bu açıdan da eylem ne olursa olsun öldürmek dahi olsa bu eylemleri işlerler. Antisosyal kişilikte insanlar yaptıkları eylemeleri öldürmekte dahi olsa kendilerince bir mantığa bürüyebilir, sözde büyüklenmeci bir tavırla haklılık davasında büyük bir pay almak ister. Kendilerine bu eylemlerde hak vermek isterler” diyerek sözlerini tamamladı.
- Melis Sezen: O dönem kendimi kullandırtma seviyesindeydim
- Ünlü rapçi silahlı saldırıda hayatını kaybetti!
- Battal Gazi'nin ZıpZıp'ıydı! Necdet Kökeş hastaneye kaldırıldı
- Nevra Serezli'den yıllar sonra bir itiraf geldi! 'Oğlumu görmek istemedim, hemşire beni payladı'
- Mina Demirtaş kimdir? Mina Demirtaş kaç yaşında, hangi dizide oynuyor, sevgilisi var mı? Mina Demirtaş'ın boyu kaç, kaç kilo?