Mutlu evliliğin sırrı açıklandı: Her sorunu içinize atmayın
Mutlu evliliklerin sırrı herkes tarafından merak ediliyor. Evlilik uzun ve ömürlük bir yolculuk. Bu uzun yolculukta çiftler ne kadar güzel anlaşsa da bazen sorunlarla ve anlaşmazlıklarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Duygularını ve mantığını dengede tutabilen çiftler evliliklerinde mutluluğu yakalayabiliyor. Evliliklerde sevgi, saygı ve hoşgörü bir arada olduğunda mutluluk zaten kendiliğinden geliyor. Mutlu evliliğin sırları nelerdir? sorusuna yanıt arıyorsanız bu habere mutlaka bir göz atın.
İHA
Evlilikler her zaman sorunsuz devam etmez. Çiftler zaman zaman anlaşmazlıklar ve çatışmalar yaşayabilir. Ancak tüm sorunlara rağmen evliliğinizde mutluluğu yakalayabilmek için bazı davranışlara dikkat etmeniz gerekir. Uzman Klinik Psikolog Beste Çokaygil, mutlu evliliğin sırlarını tek tek açıkladı. Evliliklerde mutluluğu yakalayabilmek için ipuçlarını Posta.com.tr okurları ile paylaştı.
Evliliklerin temelinde mutluluk ve uzun süreli bir beraberlik amacı vardır. Psikolog Çokaygil, “Zaman zaman evlilik içinde ekonomik, sosyal ya da özel durumlar sebebi ile çeşitli problemler yaşanabilir; büyük bir aşkla evlenen çiftler belli bir süre sonra karşılıklı olarak birbirlerinden sıkılabilir veya evlendikleri için pişman olabilir” dedi.
SUÇLAYICI SÖZLER SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİL
Hissedilen duygu ve düşünceleri dile getirebilmenin, eşlerin bağlarını kuvvetlendirmede rol oynadığını ifade eden Çokaygil “Bunları aktarırken evlilik içinde saygının azalması, kullanılan dil ve kelimelerin içeriğinin olumsuz olması davranışlarla ilgili sınırların kaybolduğunu gösterir. Küsmek, tepkisiz kalmak, yüksek sesle konuşmak, bağırmak ve fiziksel şiddet sınırların yeniden çizilmesi gerektiğinin başlıca işaretidir. "Sen şöylesin, böylesin" gibi suçlayıcı bir ifade değil, kendi açınızdan "Bu durum benim şöyle hissetmeme yol açtı" şeklinde bir ifade daha çok kendinizi ifade edebilmenizi sağlar” dedi.
DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞMAYIN
Evliliklerde çiftler genellikle birbirlerinin olumsuz özelliklerini değiştirmeye çalışır. Ancak uzman isim bunu yapmak yerine eşinizin olumlu özelliklerine odaklanmanız gerektiğini vurguluyor.
Herkesin olumlu ve olumsuz kişilik özellikleri vardır. Eşlerin olumsuz değil, olumlu özelliklere ve iyi yanlarına odaklanmak gerekir. Olumsuz özellikleri değiştirmeye çalışmak yerine, hoşgörü göstermenin, doğabilecek problemleri ve kavgaların da önleyebilir.
EŞİNİZ KENDİ ARKADAŞLARIYLA DA VAKİT GEÇİRMELİ
İki kişilik bir hayatı paylaşırken ayrı bir birey olarak gerçekleştirmek istediklerinizden mahrum kaldığını hisseden eşlerin “kişisel alan” sınırlarına giriliyor.
Sağlıklı bir evlilikte kadın ve erkeğin de kendi özel alanlarını oluşturabilmesi gerekir. Her iki taraf da yalnız kalmak istediği zamanlarda sevdiği farklı aktiviteleri gerçekleştirebilmeli ve konuşup, dertleşebileceği farklı bir arkadaş çevresi ile vakit geçirebilmeli. Eşinizi sevdiği aktiviteleri yapmaktan veya kendi arkadaş çevresi ile görüşmekten alıkoymaya çalışmamalısınız.
Evlilikler konuşmak ve anlatmak kadar eşlerin birbirini dinlemesi de büyük önem taşıyor. Uzman isim gerçekten dinlemek ile konuşmak için beklemenin aynı şey olmadığının altını çizerek uyarıyor.
Yalnızca kendinizi eşinize haklı çıkarmak için konuşmak problemleri yok etmez. Saygı ile dinlenen eşiniz haklı veya haksız olma arzusu yerine problemleri halletme eğiliminde olacaktır. Unutmayın eşinizin gerçekten dinlendiğini ve anlaşılmak istendiğini bilmesi aranızdaki ilişkiyi kuvvetlendirecektir.
TÜM SORUMLULUKLAR BENDE TARTIŞMASI
Evliliklerde eşler arasındaki görev dağılımının net bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Çünkü sorumluluklar tek bir kişiye yüklendiğinde evliliklerde sorunlar ve çatışmalar artıyor.
Görev ve sorumluluklar belirlenmez ise ‘Tüm sorumluluklar benim üzerimde’ şeklinde çeşitli söylemler kaçınılmaz bir hale gelir ve tartışmalar ortaya çıkmaya başlar. Ev işlerinde, gelir-gider dengelerinin sağlanmasında, eksiklerin tamamlanmasında bir sınır ihlali varsa dengeyi yeniden düzenleyin. Bu dağılımları zorlama şeklinde değil, saygı çerçevesinde gerçekleştirmeye çalışın.
HER SORUNU İÇİNİZE ATMAYIN
Yaşanan problemlerin ardından ‘’Hatasının farkına varsın’’ şeklinde düşüncelerin yalnızca ilişkiye zarar vererek problemlerin çözümünü erteler ve zaman kaybına sebep olur.
Çokaygil ’Çok uzatırsam problemler iyice büyür’ endişesiyle problemleri çözmek için adım atmayan, eşi ile paylaşmayan kişilerin tahammül seviyeleri daha az seviyede olur. Her sorunu içinize atmanız sonunda sizi küçük şeylere bile katlanamayan birine dönüştürecektir. Yaşanan problemleri yok saymak yerine yapıcı olarak bir çözüm yoluna gitmek eşleri karşılıklı olarak daha az yıpratır” dedi.
- Masterchef'te ilk ceketin sahibi belli oldu!
- Melis Sezen: O dönem kendimi kullandırtma seviyesindeydim
- Ünlü rapçi silahlı saldırıda hayatını kaybetti!
- Battal Gazi'nin ZıpZıp'ıydı! Necdet Kökeş hastaneye kaldırıldı
- Nevra Serezli'den yıllar sonra bir itiraf geldi! 'Oğlumu görmek istemedim, hemşire beni payladı'