Büyü, nazar, uğursuzluk...
Büyü, kehanet, fal, nazar, uğursuzluk... Toplumdan topluma dolaşan, uygarlıklar değiştiren, gelişen ama vazgeçilmeyen inançlar...
"Eritmekte olduğum şey mum değil, falan falanca kişinin ciğeri, kalbi ve dalağıdır"
Aktüel Arkeoloji dergisi son sayısında, geçmişten günümüze toplumların olmazsa olmazı sayılan büyü, kehanet, fal, nazar, uğursuzluk konularına yer verdi. İşte o incelemeden çarpıcı bir bölüm...
HİTİTLERDE BÜYÜCÜLÜK
Hititlerin sistematik olarak derleyip arşivlerinde sakladıkları büyü pratikleri kuşkusuz tek bir kavmin eseri değildi; aksine ta Eski Taş Devri'nden beri Anadolu'da yaşayıp gelmiş kavimlerin uzun deneyimler ve sınamaları sonucu birikmiş olan inançların bize yasımasıdır.
Eski anadolu insanı da birbirine zıt iki boyut arasında sıkışmış kalmış dar bir ortamda, yani yeraltı ile gökyüzü arasındaki daracık dünya üzerinde oturduğunu sanıyordu. Tanrıların ikametgâh olarak seçmiş olduklArı gökyüzü o zamanlar tertemizdi, fakat insanın sürekli yaşamak zorunda olduğu, her gün ayağını bastığı, ekip biçtiği, savaşlarla işgal ettiği, bir kaybedip bir ele geçirdiği, alıp alıp bir türlü tatmin olmadığı, her karışını alın teri ve kan ile ıslattığı şu kara toprak çok kirliydi, nankör insan ise onu gün be gün kirletmekteydi; doğa sanki bu amansız katliam ve cinayetin intikamını alıyordu. Afet ve salgın hastalıklar olarak bilinen tezahüratları ve sürekli müdahaleleriyle insana yaşamı zehir ediyordu, ama niye? Çünkü insan da doğaya kan kusturuyordu ve o bu çılgın suçun pekâlâ farkındaydı, ne var ki, masummuş gibi davranıyor, suçu asla üzerine almıyor, alsa bile çeşitli bahaneler uyduruyordu.
Yeraltı ise sadece kötülükler, kötü ruhlar, hortlaklar, tahtlarından kovulmuş tanrılar, tatminsiz ve haksız yere öldürülmüş kişiler, demonlar, musibet yaratıklar daha nice ruhların yaşadığı bir "cehennem"di.
İyiyile kötü arasındaki bu mekânda iki boşluk arasında mağara, in, yer çatlakları, su kaynakları, düdenler gibi yeryüzünü yeraltı ile bağlayan boşluklar vardı ve bu deliklerden her an hastalık yapan netametli yaratıklar çıkabilirdi. Bundan dolayı insan en başta bu ruhları yeryüzüne çıkarmamaya gayret etmiş, onları hep yeraltınd tutmaya çalışmış, sürekli kan ve içki kurbanları dökmüş, şu veya bu şekilde çıkmış olanları ise kovalamaya çalışmıştır.
Ruh ve cinleri defetme yolları, büyücülere geniş çaplı iş sahaları açmıştır, çünkü onlar, bu uğursuz yaratıkları medyum olarak kullanmak sureiyle masum insanlara zarar verebiliyorlardı. Bu "siyah" büyüydü. Siyah büyünün neden olduğu belâlardan kurtulmak için yapılan karşı büyüye ise "beyaz" büyü deniyordu.
ANALOJİ BÜYÜSÜ
Kurbanın tırnak, saç, kaş ve tükürük gibi vücudun özgün kısımlarının belirlendiği şeylerden numuneler seçilir ve arı peteğinden alınan mumla karıştırılarak hastanın bir modeli yapılır. Taşıdığı özellikler dolayısıyla bu figür artık düşmanla, yani hedef kişiyle eşittir. Ona yapılacak her eylem, asıl düşman üzerinde de gerçekleşir. Bir lamba üzerinde yavaş yavaş eritilir ve şu büyü formülü söylenir:
"Eritmekte olduğum şey mum değil, falan falanca kişinin ciğeri, kalbi ve dalağıdır."
Hitit örnekleri arasında kuyruk yağı eritilir ve "işte bu yağ nasıl eriyip gittiyse, kötülük de aynı şekilde erisin, yok olup gitsin" denir ve bu eylem ve sözlü büyünün etkenliğine mutlak olarak inanılırdı.
Günümüz Anadolu'sunda dağda koyunu kaybolan bir köylünün "kurt ağzı bağlama" veya "düğüm atma" büyüsü de buna örnek olarak verilebilir. Koyun dağda kaybolduğunda, onu kurtlar yemesin diye bir çakı bıçağının ağzı kapatılır ve
ve buna paralel olarak "bu bıçağı nasıl kapatıyorsam, dağdaki kurtların ağzı da aynı şekilde kapansın!" denir. Büyünün etkisine o kadar inanılır ki, koyun sağ salim bulunduğunda, dağdaki zavallı kurtlar boş yere aç kalmasın diye bıçağın ağzının acilen açılması ihmal edilmez!
“EL EMTERE FİŞ, KEM GÖZLERE ŞİŞ”
İnsanoğlu, tarihin en eski çağlarından bu güne, kıskanç bir bakışın, haset duygusunun malına, canına, ailesine zarar getirebileceğine inanır. Bunun sonucu da farklı kültürlere sahip toplumlar, kem gözün etkilerini farklı yollarla yorumlar ve buna karşı çareler ya da önleyici tedbirler ararlar.
“Kem göz” ya da diğer bir deyişle “şeytani göz” inancı, insanın en erken törensel aktivitelerine bağlanabilir. Örneğin, Alplerdeki Paleolitik bir mağarada bulunan göz deliklerine, ayı kol ve bacak kemikleri yerleştirilmiş ayı kafatasları bulunmuştur. Tahminen bunlar, katledilen ayıların ruhlarının intikamından ya da kinci gözlerinden kurtulmayı deneyen korkulu avcılar tarafından yapılmıştır.
Gözün gücü genellikle zararlı olarak kabul edilmiş ve bu zararlı güç karşısında toplumdan topluma değişen “kem gözden korunma!” çareleri aranmıştır. Toplumlar arasındaki korunma yöntemleri farklı olsa da amaç aynıdır: “kötü gücü etkisiz kılmak!”. Toplumlar bu amaçla mezarlarda ya da binalarda şeytani gözün etkisini yok etmek amacıyla göz resmederek ya da başka semboller kullanarak karşı durmaya çalışmışlardır. Koruyucu gözler; bazen boncuk formunu almış, bazen de onu sembolize eden bir biçimle ortaya koyulmuştur. Bu arada sadece Mısır’da Sülaleler döneminde Horus’un gözleri iyi göz olarak kabul görür. Horus’un gözü olarak simgelenen göz motifleri, kem gözü etkisiz hale getirmek için de sıklıkla muskalar üzerinde gösterilir ya da binaların veya mezarların üzerine boyanır.
Günümüzde de çok yaygın olarak kullanılan “göz boncukları” birçok kültürde şeytanî gözü saptırmak-yansıtmak ya da etkisiz hale getirmek içindir. Göz boncuğunun üretilmediği durumlarda da kültürler kendi tanımladıkları bir nesneyi göz boncuğu yerine koyarak, korunma güdülerini sağlarlar. Anadolu dikkate alındığında, MÖ 2. binde Afyon yakınındaki bir Hitit mezarlığı olan Yanarlar Nekropolü’nde, mezarlarda bulunmuş olan, ipe dizilmek üzere delinmiş böcekkabuklarının kötü güce karşı korunma inancıyla mezara bırakıldığı ileri sürülmektedir. Bu inanç, İç Anadolu’nun bazı bölgelerinde halen çocukların omuzlarına takılan böcekkabuğu nazarlıklarla yaşatılmaktadır.
Aktüel Arkeoloji dergisinin Temmuz - Ağustos sayısında, Hititlerde büyücülük ve falcılık, Klaros, Delphi ve Sura kehanet merkezleri, Bizans'ın tılsımları, Mısır'da büyücülük ve Maya kehaneleri ile ilgili detayları bulabilirsiniz.