Değil sevgilim arkadaşım bile yok
Kıbrıs'ta yaşarken arkadaşları ünlülerin, o ise İstanbul'un fotoğraflarına bakarak kariyer hayalleri kurdu. Ziynet Sali (37) sonunda hayaline kavuştu. O, artık ünlü bir sanatçı. Ama şimdi de kendisi ve sanatçılığın getirdiği ego arasında denge kurmak için terapilere gidiyor. Ziynet Sali, meditasyon ile başladığı enerji boyutunda tasavvufi çalışmalara yönelecek kadar 'ruhani' yaşıyor
Röportaj: Ömer Gören
ogoren.aktüel@gmail.com
Bugünleri göreceğinizi tahmin etmiş miydiniz?
KKTC doğumluyum, İngiltere ve Kıbrıs’ta büyüdüm. Okulda da ‘şarkıcı kız’ olarak bilinirdim ama bugünleri kesinlikle hayal etmemiştim. Ben İstanbul gibi büyük bir kentte İngiliz edebiyatı okumak istiyordum. Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Kolordu Komutanı Hasan Kondakçı ve eşi olmasa konservatuvara girmezdim herhalde. Beni yönlendiren, teşvik eden onlar oldu. İstanbul, ise hayalimdi.
Bu da çok normal...
Evet ama çocukluğumdan beri bu şehirde yaşamak isterdim zaten. Kıbrıs’ta yaşarken herkes ünlülerin fotoğraflarına bakıyordu, ben İstanbul’un fotoğraflarından kopamıyordum. Liseden yeni mezun bir kız olarak kalkıp geldim.
Bu koca kent zor gelmiştir herhalde.
İlk 6 ay çok zorlandım. Kalmakla gitmek arasında bocalıyordum. Ya İstanbul beni yiyecekti ya da ben İstanbul’u... Zamanla alıştım. Hem, kimin hayatındaki her şey güllük gülistanlık ki!
Amacınız neydi?
Dereceyle bitirdiğim İstanbul Teknik Üniversitesi TSM Bölümü Konservatuarı’nda öğretim üyesi olarak kalmak istiyordum. Ama okurken bir yandan da kulüp ve müzikhollerde Yunanca-Türkçe şarkılar söyleyince sahne tozunu yutmuş oldum. Konservatuvar sonrası tayinim çıkmadı, ben de kendimi sahnelere attım.
“Ruhani boyuttayım”
Yeni albümünüz ‘Sensiz Ol’a geçelim..
Duygu yoğunluğumu anlatan, beni yansıtan bir çalışma. Ben karakter olarak pek tatmin olmam. Özellikle müzikte... Ayrıca ben ruhani boyutta yaşamayı ve o taraflarda olmayı tercih ettiğim için o yönde çalışmalar yapıyorum.
Nasıl yani?
Meditasyon ile başladığım enerji boyutunda daha tasavvufi çalışmalar yapıyorum. İşime aşığım ama her gülün dikeni vardır ya, insanın eline fena batıyor. Kendim ve egomla denge kurabilmek için terapiye gidiyorum. Benim gibi en hassas şeylere takılan bir karakter de oldu mu, bu daha stresli hale geliyor. Aslında agresifliği sevmem, böyle pamuk gibi yaşamayı severim. Ama bazen istemdışı şeyler yapabiliyorum.
Peki insanların, müziğinizi ve sizi anladığını düşünüyor musunuz?
Yüzde yüz değil tabii ki. Siz istediğiniz kadar anlatın, anlayabildiği kadar anlar insan. Zorla kimseye bir şey anlatamazsınız.
Tasavvufi düşüncelerinizin kaynağı ne?
Üniversitede Paulo Coelho’nun ‘Simyacı’ kitabını okumuştum. Yolda gördüğümüz taşlardan bahseden felsefi bir kitap! Kaderimizin, elimizde olduğunu anlatıyor. O kitap bana rehberlik etti.
“Sayısız terapiye gidiyorum”
Ne tür terapilere gidiyorsunuz?
Tasavvuf, mesnevi, R2, meditasyon, kuantum enerjisi ve nefes terapisi. Biz nefes aldığımızı zannediyoruz ama almıyoruz. Bunlar çok derin konular, yaşamayanlara ne anlatabilirim ki! Ben de Yunus Emre gibi gerçek kaynağı arıyorum.
Ne zamandan beri?
Kişisel iç yolculuğumla ve kitaplarla başladım. Tanıdığım, bildiğim kişilere ve seanslarına katılıyorum. Dualar okuyor, okutuyorum. Bunları da laf olsun diye körü körüne yapmıyorum. Kendimi yenileme derdindeyim.
Oyunculuk teklifi aldınız mı?
Evet. Çeşitli senaryolar geldi, geliyor da. Birini okuyorum ama oyunculuğa sıcak baktığımı söyleyemem. Kendi yolumda ilerleyerek yurt dışına açılmak, İspanyolca şarkı söyleyip müzikaller yapmak idealim.
‘13 yıldır sevgilim yok’
Nasıl hayaller kurarsınız?
Hep işle ilgili... Bazen “Ziynet, kendine gel, biraz da aşk hayatınla ilgili hayaller kur” diye söyleniyorum. Ama sonra “Gerçek aşk, senin en mutlu, en huzurlu olduğun yerdir” diyorum.
Anlaşılan o ki sevgiliniz yok.
13 yıldır müzikle mutlu olmaya çalışıyor, “Bekarlık sultanlıktır” diye düşünüyorum. Bu söz erkeklere ithaf edilmiş olabilir ama pekala kadınlar için de geçerli. Değil sevgilim, arkadaşım yok. Olsa da söylesem! ‘Değil sevgilim arkadasım bile yok’ “Ruhani boyuttayım” ‘13 yıldır sevgilim yok’
( 09.06.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır )