Atilla İlhan sözleri: En güzel ve özlü Atilla İlhan sözleri
Usta şairlerimizden biri olan Atilla İlhan, sözleri ile gönüllerde taht kuruyor. En güzel ve özlü Atilla İlhan sözleri arıyorsanız kısa, resimli, anlamlı ve uzun Atilla İlhan sözleri.
En güzel ve anlamlı Atilla İlhan sözleri arıyor ve sosyal medyada paylaşma istiyorsanız kısa, özlü, resimli ve uzun Atilla İlhan sözleri...
En güzel ve anlamlı Atilla İlhan sözleri
Bir gün seni unutmak zorunda kalırsam, aşkımın küçüklüğüne değil, çaresizliğimin büyüklüğüne inan.
İnanmakta geç, vazgeçmekte çabuktum.
Gülümse tozu gitsin yalnızlığımın.
Elinde değildir, akşam serinliğinde üşürsün. Eylül’den itibaren geceler hazindir, uzundur…
O kadar güzel gülüyor ki… Tamam diyorum. Bu kadar yaşadığım yeter.
Oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor usul usul adım sonbahar.
Memleket bir kurtlar sofrasına döndü mü, isyan haktır.
Gel sevgilim gel, benim dünyama gel, çok zaman var içimde yerini hazırladım.
Ben hiç böylesini görmemiştim, vurdun kanıma girdin kabulümsün.
Bekleme yapmayın! ‘Aşk’ını alan ‘acı’ya doğru ilerlesin.
Ben çocuklar gibi sevdim! Devler gibi acı çektim.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular, yağmur giyerlerdi sonbaharla bir azıcık okşasam sanki çocuktular, bıraksam korkudan gözleri sislenir, ne kadınlar sevdim zaten yoktular, böyle bir sevmek görülmemiştir.
Gözlerin gözlerime değince Felâketim olurdu ağlardım Beni sevmiyordun bilirdim Bir sevdiğin vardı duyardım…
Aydınlık neyin oluyor senin, gökyüzü akraban filan mı, beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı?
Bana ait ne varsa seni korkutuyor sana ait ne varsa hiçbiri benim değil.
Sana gelirken hep ellerim ceplerimde gelirdim, olur da aşkımın elleri üşümüştür. Avuçlarımda ısıtırım diyerekten.
İnsan olmanın bütün komplekslerini yenmiş, günü dipdiri yakalayan, hayatın anlamını çözmüş bir bilge insan; bir yol gösterici.
Bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam, ay ışığında deniz akordeon solosu, pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam.
Gök yarıldıkça şimşeklerden soğuk aynalarda kilitliyim tırnaklarımdaki elektrikten su gibi erir iliştiklerim kıvılcımlar uçar kirpiklerimden.
Hayat zamanda iz bırakmaz, bir boşluğa düşersin bir boşluktan. Birikip yeniden sıçramak için. Elde var hüzün.
Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan koşar gibi yürüyüşün karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün.
Saatler bizim değil kitaplar bizim değil bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim buna rağmen mutluluğa inanıyoruz.
İkimiz iki sap buğday olsak sen benim olsan, ben senin olsam bir gece vakti aklına gelsem uykunu tutsam bırakmasam seni kucaklasam, kucaklasam
Ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak, hiç doğmamayı isterdim ama bir kere doğmuşum ölmek yasak.
Sanat, toplumsal bir çabadır; toplumdan gelir, topluma döner. Fakat gelenle giden aynı şey değildir.
Beni de kırdılar ben artık küsüm, yağmurları yağmıyor ağaçlarıma sularından içmiyorum susadım ama beni de kırdılar soğuk bir ölüm.
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu birkaç hayat çıkarır yaşamasından hangi kapıyı çalsa kimi zaman arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu.
Bu yollara düşecek adam mıydı çiçek yaptırmalar parfüm filan bu sefer yakasını fena kaptırdı Sevtap başını yiyecek anlaşılan boş versene, daha ölmedik ulan.
Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın.
Son umut kırılmıştır, Kaf Dağı’nın ardındaki ne selam artık ne sabah, kimseler bilmez neredeler namlı masal sevdalıları, evvel zaman içinde kalbur saman ölür, kubbelerde uğuldar bâkî çeşmelerden akar Sinan an gelir -lâ ilâhe illallah- kanunî Süleyman ölür.
Bana ait ne varsa seni korkutuyor Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil.
Ne vakit bir yaşamak düşünsem, bu kurtlar sofrasında belki zor ayıpsız, fakat ellerimizi kirletmeden ne vakit bir yaşamak düşünsem, sus deyip adınla başlıyorum, içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin hayır başka türlü olmayacak, ben sana mecburum bilemezsin.
Batık bir gemiymiş aşk limanında, kader bu deyip de avutma beni. Ayrılık kapımızı çaldı sonunda senden son dileğim unutma beni.
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün dağıtır gecelerim sarışınlığını uykularımı uyusan nasıl korkarsın, hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım…
Bana bir şimşek çak çok yanlış anlaşılmaktayım, hesabım yanlış bir mahkemede görülüyor içimdeki zemberek boşandı boşanacak, yaşamak mı gerek yoksa unutmak mı şaşırmaktayım.
Kestiremedik ne yaptığımızı kim olduğumuzu sanki bir tesbih koptu tane tane savrulduk köy köy bucak bucak memleket memleket.
Oysa ben akşam olmuşum, Yapraklarım dökülüyor com usul usul. Adım sonbahar…
Ağzımın tadı yoksa hasta gibiysem, boğazımda düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam, inan hep güzel gözlerinin hasretindendir.
Ah nerde gençliğimiz sahilde savruluşları, başıboş dalgaların yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller elde var hüzün.
Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o bir yerin üşüse onun sıcaklığı öbürü en içten çağrını işitmiyor alıp tutmaksa o basıp gitmekse o bakışları kıyısız deniz uzaklığı.
Sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin, hiç görmediğim yıldızlar, gözlerine doğmuş bir büyüklük duygusu, dağlar gibi yüreğinde ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız.
Hayat zamanda iz bırakmaz, bir boşluğa düşersin bir boşluktan. Birikip yeniden sıçramak için. Elde var hüzün.
Aydınlık neyin oluyor senin, gökyüzü akraban filan mı, beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı?
Sana gelirken hep ellerim ceplerimde gelirdim, olur da aşkımın elleri üşümüştür. Avuçlarımda ısıtırım diyerekten.
Döndüm arkamı sana, Sen sırtımdan vurmayı seversin, yüzüm ağır gelmesin…
İnsan olmanın bütün komplekslerini yenmiş, günü dipdiri yakalayan, hayatın anlamını çözmüş bir bilge insan; bir yol gösterici.
Bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam, ay ışığında deniz akordeon solosu, pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam.
Ah nerde gençliğimiz sahilde savruluşları, başıboş dalgaların yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller elde var hüzün.
Ben hiç böylesini görmemiştim, vurdun kanıma girdin kabulümsün.
Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o bir yerin üşüse onun sıcaklığı öbürü en içten çağrını işitmiyor alıp tutmaksa o basıp gitmekse o bakışları kıyısız deniz uzaklığı.
Ben gidip başıma belâlar aramışım o kalıp mevlâsını bulmuş.
Sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin, hiç görmediğim yıldızlar, gözlerine doğmuş bir büyüklük duygusu, dağlar gibi yüreğinde ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız.
Ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak, hiç doğmamayı isterdim ama bir kere doğmuşum öImek yasak.
Batık bir gemiymiş aşk limanında, kader bu deyip de avutma beni. Ayrılık kapımızı çaldı sonunda senden son dileğim unutma beni.
Yaşarken çektirdiler, şimdi doğumunu kutluyorlar.
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün dağıtır gecelerim sarışınlığını uykularımı uyusan nasıl korkarsın, hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Bir gün seni unutmak zorunda kalırsam , Aşkımın küçüklüğüne değil, çaresizliğimin büyüklüğüne inan.
Gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım…
Hiç doğmamayı isterdim ama bir kere doğmuşum ölmek yasak.
Bana bir şimşek çak çok yanlış anlaşılmaktayım, hesabım yanlış bir mahkemede görülüyor içimdeki zemberek boşandı boşanacak, yaşamak mı gerek yoksa unutmak mı şaşırmaktayım.
- Öykü Gürman'dan kardeşiyle ilgili iddialara cevap! 'Aldırış etmeyin'
- İpler tamamen koptu! Torreira son hamlesiyle adeta iddiayı doğruladı
- Yasemin Özilhan karnabaharlı smoothie yaptı! Demet Akalın'dan yorum gecikmedi
- Yoğun bakımda tedavi görüyor! Ferdi Tayfur'un son hali korkuttu
- Ankaralı Turgut'a veda! Son yolculuğuna uğurlandı