Minimalizm nedir? Minimalizm ile tasarruf etmek mümkün mü?
Hale Acun Aydın, 'turkisiminimalizm' hesabının kurucusu. Başta instagram olmak üzere çeşitli sosyal medya ve internet mecralarında minimalizm ve sıfır atık konusunda paylaşımlar yapıyor. Amacı bu konuda bilinç yaratmak ve daha az tüketmeye ve daha sade bir yaşam sürmeye motive etmek. 31 Ekim Tasarruf Günü’nde Hale Acun Aydın ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Peki, minimalizm nedir? Minimalizm ile tasarruf yapmak mümkün mü? Minimalizme en kolay nereden başlanır? İşte bilmeniz gerekenler...
Haber: Betül Meral SARIİZ
Kamera: Ahmet Anıl Demirhan
posta.com.tr
Son yıllarda yükselişte olan Minimalizm “Az olan çoktur” felsefesiyle hareket eden ve tarihi 1960'lara uzanan bir akım.
Sadeliğin ön planda olduğu hayat görüşleri ve yaşam felsefesine dayanan minimalizm, sosyal medyada da oldukça popüler.
Başta Instagram olmak üzere çeşitli platformanlarda minmalizm ve sıfır atık konusunda paylaşımlar yapan turkisiminimalizm hesabının kurucusu Hale Acun Aydın da bu isimlerden biri.
Biz de Tasarruf Günü’ne özel bir röpotaj gerçekleştirdik.
“İndirim kuşuydum”
Öncelikle minimalizme başlama hikayenizi sizden dinlemek istiyoruz. Minimalizme nasıl başladınız? Minimalizm nedir?
Minimalizmin herkes için farklı farklı tanımları var. Sübjektif, kişiye özel bir şey. İnsana yeten, az ve öz eşyayla huzurlu bir yaşam sürmek olarak tanımlıyorum ben. Bir de bunun soyut tarafı var. Eşya kısmını çözdük, azaldık ama burada bitmiyor. Aynı zamanda soyut tarafta da insanın kendiyle barışması, hayır demeyi öğrenmesi, her şeye yetişemeyeceğini, her şeyin en son versiyonunu almak zorunda olmadığını manevi olarak da kabul etmesi olarak görüyorum.
'Evler bir günde bu hale gelmedi’
Minimalist bir yaşama nereden başlamalıyız? Alışveriş açlığımızı frenlemek için neler yapmalıyız? Bu konuda bize fikir verir misiniz?
En önemlisi bu soruyu sorabilmek. Bu soruyu insan kendisine soruyorsa bir yerde bir hata olduğunu, bazı şeylerin doğru gitmediğinin farkında demektir. Evler bu hale bir günde gelmedi. Dolabınız bir günde o kadar dolmadı. Bu bir süreçti. "Hadi evimi sadeleştiriyorum" demek bir televizyon şovu olabilir sadece. Gerçek hayatta ufak ufak, sindire sindire ilerlemek gerek. Bunu yapmadığınız zaman insan eşya avına çıkmış oluyor. İstediğimiz bu değil. Az ve öz eşyaya ulaşmamız için sormamız gereken sorular var. Bir eşyaya baktığımız zaman, bu neden benim evimde? Benim hangi işime hizmet ediyor? Ne işime yarıyor? Ya da sadece estetik olarak mı güzel? Onu gördüğümde mutlu mu ediyor? Bunlara bakmamız gerek. Bunlar için de zaman gerekiyor. Ben küçük başarıların önemli olduğuna inanıyorum. Hani hep denir ya, sabah uyandığında güne yataklarını toplayarak başla diye... Başarabileceğiniz en kolay yerden başlayın. Çorap çekmecesi mi? Dolaptaki havlular mı? En kolayı hangisiyse... Adedi belli, karar vermesi kolay olan yerden başlayıp daha sonra kategori kategori kıyafetler ve kitaplar gibi gidilebilir.
1 ayda 500 eşyayı kademeli olarak azalttım
Sizin bir de oyununuz var.
Evet turkisiminsgame. Orjinali The Minimalist ekibinin yarattığı bir oyun. Ben bunu daha kişisel olarak yapmanın etkili olacağını düşündüm. Kişinin kendi yolculuğu olsun ve sonu olsun. Mesela, küçük bir matematik yapınca, bir ayda 31 gün olarak 496 eşya yapıyor. Birinci gün bir tane, ikinci gün 2 tane diye gittiğinizde 1 ayda 500 eşyayı kademeli olarak azalttığınızda gerçekten çok anlamlı oluyor. Bunun içine tabak, kitap, kullanılmayan eşyalar giriyor. Bunları gün gün sırayla azalttığınızda o zaman azalttığınız eşyaları da doğru yerlere geri dönüşümü olacak şekilde birine mi bağışlanacak, ikinci el sitesine mi konulacak; bunları da daha rahat karar veriyorsunuz. O yüzden yeni başlayanlar için çok güzel bir araç olduğuna inanıyorum.
Başka sadeleşme stilleri var mı?
Bu kişinin ne kadar zamanı olduğu ve bu konuya ne kadar adadığı ile alakalı. Bu konuda önerilerde bulunan farklı farklı yazarlar var. 5 kategori üzerinden ilerleyen; yani kıyafetler, kitaplar, kağıtlar, diğer eşyalar ve duygusal eşyalar gibi. Başka bir stil de şu: Elinize bir kutu alın, her gün günde 15 dakika evinizi gezin. Oda oda girmek de bir başka stil. Taşınma oyunu var mesela. Evdeki her şeyi kolilere doldurup, bu kolilerdeki kaç eşyayı aktif olarak kullandığınızı bulup kullandığınız eşyaları belirlemek gibi. Bu tamamen ailenize, vaktinize ve size bağlı şeyler.
‘Her şeyi kabullendiğinizde hayat kolaylaşır'
Peki, insanları bu aşamada en çok ne zorluyor. Sizin 10 yıllık bir hikayeniz var. Bu 10 yılda en çok zorlandığınız şey ne oldu?
En çok zorlandığınız şey bazı şeyleri kabul etmek. Bu kabullenme genellikle kendinizle ilgili kişisel yaranızla ilgili oluyor. Benim dolabımda hep beklettiğim şeyler vardı. Zayıflayınca giyerim, doğumdan sonra giyerim dediğim şeyler... Elim bir türlü atmaya gitmiyordu. Geçen sene bunu kabul ettim. Bekleyen her şey kötüdür ya. Eşyalar ve kıyafetler de öyle. Ben de onlardan uzaklaştım. Başka biri için yaşlandığını kabul etmek zordur. Gençliğinde kullandığı aksesuarları atamaz. Ya da bir ölümü kabullenmek. Sevdiğiniz insanların eşyalarını vermek zor olabiliyor. Neyi kabullenemiyorsanız, onu kabullendiğiniz zaman her şey daha da kolaylaşıyor.
'Paramızı doğru yere harcamayı öğreniyoruz'
Bu işin sonunda minimalizm bize ne kazandırıyor? Aynı zamanda tasarruf edebiliyor muyuz?
Kafa rahatlığı kazandırıyor bence. "Ünlü isimler neden hep aynı giyinir?" diyoruz ya, bence daha az karar vermek istiyorlar. Sabah kalktıklarında dolu bir dolapta "Ne giyeceğim?" diye düşünmek istemiyorlar. Belki dünyayı kurtarmıyoruz, büyük şirketler yönetmiyoruz ama bizim de karar vermemiz gereken bir çok şey var. Gidilecek yerler, alınacak şeyler, yapılacak görevler gibi. Bunlar arasında konuyu basitleştirmiş oluyoruz. Ve yerden kazanıyoruz. Misafir tabaklarımız olmuyor, kıyafet dolaplarımız dolmuyor. Bakınca her şeyi görebiliyoruz. Dağınıklıktan kurtuluyoruz. Alandan ve en önemlisi de bütçeden kurtarıyoruz. Bir tasarruf oluyor. Buna tasarruf amaçlı başlamıyoruz belki ama getirisi mutlaka tasarruf oluyor. Paramızı doğru yere harcamayı öğreniyoruz.
Çocuklar ile neler yapabiliriz?
Sadeleşmeye başlamak isteyenler ilk aşamada ailelerini ikna edemiyor. “Ailemle yaşıyorum ama onları bu konuda ikna edemiyorum. Annem bu konuda yardımcı olmuyor” ya da “Eşim ve çocukları nasıl ikna edeceğim?” sorularıyla sıklıkla karşılaşıyoruz. Daha büyük bireylerle bu sorun başlıyor. Söylediğimiz bir şey şu: Önce kendi dönüşümünüzü sağlayın. Bu dönüşümü sağladığınızda inanıyorsanız ya da burada yol katettiğinizi düşünüyorsanız, zaten ailenin diğer bireyleri bu dönüşümden etkileniyor ve size katılıyor. Çocuk bambaşka bir şey. Benim de 2 çocuğum var ve gördüğüm kadarıyla 0-3 yaş aralığında bu iş çok kolay. Siz neyseniz çocuk da ona tabi oluyor. Aile üyeleri ve arkadaşlarımdan eşya kabul ettim. Puset, oyuncak, kıyafet ve kitap. Bunlar uzun süre dayanıklığı olan şeyler. Bir çocuk daha büyütecek şeyler. Bunları baştan almak için yatırmanız gereken çok büyük bir bütçe var. Anne buna hazırsa “Ben ikinci el kullanabilirim, takas yapabilirim” diyorsa daha kolay. Ancak büyürken arkadaş etkisinin olması daha zor. Reklamlar, okulda, parkta başka şeyler görmeye başlıyor. Sorgulamaya ve kendi isteklerinin de olduğunu fark etmeye başlıyor. Burada bunu mümkün olduğu kadar yönetmek önemli.
‘Durarak almak, dürtü ile harekete geçmemek’
Sadeleşme yolculuğunuzda geldiğiniz son nokta ne?
Benim yaşamak istediğim sadelik beyaz duvarlar ve krem rengi koltuklar değil. Benim ruhum da bu değil. Herkesin ruhuna göre bir hayatı var. Ben hala gidecek yolum olduğunu hissediyorum çünkü hala dönüşüyorum. İhtiyaçlarım dönüşüyor, meraklarım dönüşüyor, hobilerim değişiyor, okuduğum kitaplar bile değişiyor. Tüketim alışkanlıklarım konusunda ilerlediğimi düşünüyorum. Durarak almak, dürtü ile harekete geçmemek.
- Masterchef'te ilk ceketin sahibi belli oldu!
- Melis Sezen: O dönem kendimi kullandırtma seviyesindeydim
- Ünlü rapçi silahlı saldırıda hayatını kaybetti!
- Battal Gazi'nin ZıpZıp'ıydı! Necdet Kökeş hastaneye kaldırıldı
- Nevra Serezli'den yıllar sonra bir itiraf geldi! 'Oğlumu görmek istemedim, hemşire beni payladı'