Romantik şehrin romantik ağacı
Romantik şehrin romantik ağacı
İstanbul’a baharın geldiğini erguvanlar haber verir. Boğaz sırtlarında birden ressamın fırçası renk değiştirir. Biraz eflatun, biraz pembe, biraz kırmızı fırça darbelerinin oluşturduğu renk, erguvan rengidir. Boğazın iki yamacında oluşan bu tablo kısacık görünür, sonra yok olur.
Eminönü, Kadıköy ve Üsküdar’dan sık sık boğaz turu yapan küçük vapurlar kalkar. 10 lira verip büyülü bir yolculuğa çıkarsınız. Bugünlerde yolcularını Boğaz’ın iki yamacındaki erguvanları seyretmeye götürüyor bu vapurlar. Kısacık bir zamandır erguvan mevsimi. Erguvanlar şu sıralar son demlerini yaşıyor. İsterseniz vakit geçirmeden fotoğraf makinalarımızı alıp birlikte o vapurlardan birine atlayalım.
Erguvanlar arasında
Artık demir almak zamanı. Yavaş yavaş iskeleden ayrılıyoruz. Ortaköy’e yaklaşırken Alarko binasının arkasındaki yamaçtan öbek öbek fışkıran erguvan dalları, yeşille müthiş bir uyum içinde güneşin ışıklarıyla karışıyor.
Karşı kıyıya baktığımızda Kuzguncuk’u geçince erguvanlar ahşap Üryanizade Camii’nin arkasındaki Üryanizade Cemil Molla Köşkü’nün muhteşem görüntüsünü tamamlıyor.
Bebek’te Mısır Konsolosluğu arkasındaki iki yaşlı erguvan zamana direniyor, açmak için asırlardır bugünleri bekliyor. Bir Arnavutköy’e, bir Vaniköy’e bakıyoruz, Kandilli sırtlarındaki, Aşiyan yokuşundaki erguvanlar arasında süzülerek Beykoz’a (Çubuklu tepelerindeki erguvanlar müthiş), Anadolu Kavağı’na, Rumeli Kavağı’na kadar uzanıyoruz.
Son yapılan sayımlara göre İstanbul’un iki yakasında 2000’e yakın erguvan ağacı varmış. En yaşlı erguvanlar ise Bağlarbaşı’nda, Validebağ korusunda bulunuyormuş.
Aşk ağacı da deniliyor
Boğaz ve erguvan birçok şaire şiirler yazdırmış. Ünlü şair Ahmet Hamdi Tanpınar, gülden sonra bayramı yapılacak bir çiçek olursa, onun da erguvan olması gerektiğini söylemiş.
Edip Cansever, İstanbul’u görkemli bir Erguvan İmparatorluğu’na benzetmiş. Orhan Veli, “insanı deli eden bir dünya” diye tanımlamış. Romantik görüntüsünden olsa gerek, erguvana ‘Aşk Ağacı’ da deniyor. Belki de bu yüzden onca şaire ilham verip şiir yazdırması.
İhanetin ağacı
Batılılar ise erguvana ‘Juda’s tree’ diyor. Yani ‘Yehuda’nın ağacı’. Hıristiyan inanışına göre, 12 havariden Yehuda, 30 gümüş karşılığı Hazreti İsa’ya ihanet etmiştir.
Bu ihanet sonucu Hz. İsa çarmıha gerilmiştir. Yehuda duyduğu pişmanlık sonunda kendini bir erguvan ağacına asmıştır. O zamana kadar bembeyaz çiçek açan ağaç, o günden sonra şimdiki rengine bürünür. Mayıs ve haziran ayında ağaçtan fışkıran çiçekler ise Yehuda’nın gözyaşıdır. Bu nedenle erguvanın anavatanının İsrail olduğu öne sürülür.
İsrail’in Judea bölgesinde erguvan ormanları vardır. Ve rivayet o ki; Hıristiyanlar tarafından kutsal sayıldığı için Bizans imparatorları İstanbul’u erguvan ağaçlarıyla donatmışlar. Her nisanda erguvan şenlikleri düzenlenirmiş.
Erguvan rengi Bizans imparatorlarının rengiymiş. İmparator erguvan rengi pelerin giyermiş. İmparator dışındakilerin erguvan rengi pelerin giymesi yasakmış.
Erguvan bayramı
İstanbul’un her dönemine de rengini katmış erguvan. Osmanlı döneminde de Boğaz’da erguvan ağaçları azaldığında padişah fermanlarıyla erguvan dikilmesi emredilmiş.
İstanbul hiçbir zaman bu güzelim ağaçtan vazgeçmemiş. Bu arada erguvan sadece İstanbul’un değil, Bursa’nın da ağacı. Ve 19. yüzyıla kadar Bursa’da da erguvan bayramı yapılırmış.
Erguvan, adına bayram düzenlenen tek çiçek. Ve şu sıralar İstanbul sanki bayramlıklarını giymiş; ‘erguvan bayramı’ kutluyor...