Akkaşoğlu Ailesi önce merkezdeki eski Antalya Dönerciler Çarşı’sındaki küçücük dükkanı (Arzum Döner) ile adını duyurmuştu. Sonra kentin gelişen yakasında ana cadde üzerindeki bu şubeyi açtılar. Selahattin Akkaşoğlu, şimdilerde dükkanını baştan başa yeniledi. Şık ve pırıl pırıl bir mekan oldu, genç kuşaktan güler yüzlü ve nazik Ünal Akkaşoğlu’nun yönetiminde. Buranın yaprak döneri de evelallah hiç utandırmıyor. Antalya’da şimdiye dek tattıklarımın açık ara en iyisi. Sadece dana eti, ‘tat versin diye’ yaprak aralarında çok az miktarda kuzu kuyruğu kullanıyorlar.
Ben sırf danadan dönere pek düşkün değilimdir; ille de üçte bir oranda kuzu eti olmalı derim.
[[HAFTAYA]]
Ama doğrusu Akkaşoğlu’nun bu biraz sertçe dana dönerini de pek beğendim. Bir kere eti kaliteli. Hele yanında verdikleri döner kömüründe közlenmiş sonra kabukları soyulmuş Alanya soğanının lezzetine doyamadım! Kemik suyuna pişirilmiş pilavı da mükemmel... Antalya yöresinde taş ya da Arap kadayıfı denilen içi cevizli tatlıdan da yapıyorlar. Ama bugün tadı pek sıradan... Fiyatlar çok makul: Dönerin porsiyonu 12, pilav üstü döner ya da İskender ise 14 TL. Kısacası doğru adres.
Metin Kasapoğlu Cad. Hacı Kezban Sitesi No: 190 Antalya Tel: 0242 311 17 11
YEŞİLKÖY MARİNA’YA KOMŞU
EFE BALIK
Yeşilköy Marina’yı çevreleyen palmiyeli parka ve Marmara Denizi’ne bakan şirin iki katlı bir balık lokantası. Haftanın yedi günü öğlen akşam açık. Halkla ilişkiler görevlisi Selma Yeşilyurt’tan içten karşılama. İkinci kata çıkıyoruz. Bir gözümüz manzarada ötekisi mönüde; yemeklerimizi seçiyoruz, az ve öz tarafından. Beyaz peynir pek güzel, Ezine’den geliyor. Bir dilim lakerda, utandırmıyor. Rokalı, göbekli mevsim salatamız da iştah açıyor.
Subye soteli tarak hem göze hem de damağa ziyafet. Biraz da deniz mahsüllü sebze mücveri ‘lavunya’dan tadalım: Çıtır çıtır, beğendim. Soğuk ve sıcaklardan sonra sahnede kalkan tandır: Erbabınca dilimlenip tepsi içinde az suyla fırına verilmiş, piştikten sonra üzerine sarımsak, krema, tereyağı, beyaz şarap ve tane kara biberli sos dökülmüş. Lezzetine diyecek yok. Ellerine sağlık Erdal Yalçın usta! Tatlı babında; kireçte kabak, dilimlenmiş muz üzerine tahin ve dövülmüş ceviz; leziz. Dileyen ayva tatlısından gider. Genç ve sempatik patron Cüneyt Nasırlıoğlu’nun bu yeri cebi fazla üzmüyor: Mezesi, içkisi ve balığıyla adam başı 60-70 TL. Servis de aksamıyor.
Rıhtım Cad. No: 20 Yeşilköyİstanbul Tel: 0212 662 22 15
YENİ ÇIKTI!
‘Boğaz Derdi: Tarım ve Beslenmenin Kültür Tarihi’
İzmirli arkeolog, Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi ve yemek kültürü dergisi Gastro’nun yazarlarından Ahmet Uhri dostumuzdan size nefis bir kitap: ‘Boğaz Derdi: Tarım ve Beslenmenin Kültür Tarihi’. Ege Yayınları’ndan geçtiğimiz günlerde çıkan bu titiz araştırma; özellikle bitkiler ve bitkisel gıda maddelerini sıralarken sunduğu birbirinden ilginç arkeolojik, arkeobotanik, tarihsel ve etimolojik verilerle, bu alanda ülkemizde de kapsamlı bir çalışmanın ortaya çıkabileceğini kanıtlıyor. Önce kültür ve uygarlık kavramları üzerinde duran Ahmet Uhri, ardından bizlere yeme-içme kültürünün kısa bir tarihini aktarıyor.
İzleyen sayfalarda ise buğdaygillerden zeytingillere uzanırken bize her ailenin üyelerini tek tek tanıtıyor. İlk önceliği daima ‘boğaz derdi’ olan insanoğlunun beslenme serüveninin başlıca oyuncularından buğday ya da nohutun veya fasulye, incir, kiraz, kestane, havuç, salep, domates, ağaç kavunu, üzüm ya da sarımsağın ve daha nicesinin tarih boyu öykülerini dahası Latince, Türkçe sözcük kökenlerini merak edenler için, zengin bilimsel kaynakçasıyla da gerçek bir başucu kitabı. www.egeyayinlari.com www.zerobooksonline.com