“Gelecekse beklenen,
Beklemek güzeldir..”
Onlarınki bu çağda duyup da imrenerek baktığımız, sevgi ve vefa hikayesi. Vefa denen; karşılıklı hissedilen ama asla karşılık beklenerek yaşanmayan duygunun örneği.
İnsanların birbirine vefasız olduğu günümüzde bir leylek ile bir balıkçının filmlere konu olan masalsı sevgisi. Hepimizin yüreklerine bahar sevinci, büyük umut serpintisi…
Yaren Leylek ve Adem Amca’nın hikayesi!
Yaren Leylek, 14 yıldır Adem
Amca’nın kayığına; her bahar dönüp dolaşıp, denizleri çölleri aşarak gelip,
aynı mevsim konuyor…
Onların hikayesi, hikayenin geçtiği
Bursa’ya bağlı Eskikaraağaç’ın kaderine de
minik bir sevgi dokunuşu kondurmuş.
Yaren Leylek, 14 yıldır bölgenin maskotu olmuş, herkes onu çok sevmiş; geçen yıl göç dönemiyle birlikte eşini de beraberinde getirerek, hikâyeye yepyeni bir karakter daha eklemiş…
Filme bile konu olmuş…
Bu sene de hikayeyi bilenler Adem Amca’yla birlikte göçten dönecek Yaren Leylek’i yine bekledi.
Hatta gecikince meraklandık hepimiz.
Ama dün nihayet beklenen kavuşma gerçekleşti.
Yaren Leylek 14. yılda da gökyüzünde göründü; döndü, döndü ve Adem Amca’nın kayığına kondu… Önceki gün; göçten gelip önce yuvasına konarak eşiyle özlem giderdi ve dün sabah da soluğu Adem Amca’nın kayığında aldı.
Adem Amca ise onu ayakta karşıladı. Sonrasında ise şöyle diyordu: “Ayın 6’sından bugüne öldüm öldüm dirildim. Bir şey mi oldu? Yaren gelmeyecek mi diye… Şükür 11 gün
gecikmeyle Yaren’imize kavuştuk. Tüm hayvaseverlerin de gözü aydın.”
İnsanın içini sıcacık yapan, yüzünü gülümseten bu an için bir yıl degil bir ömür beklenmez mi? Üstelik vefasızlığın zirve yaptığı, insanların dostluğu, gerçek sevgiyi çoğu zaman unuttuğu günümüzde…
Dilerim ki sizlerin de yüreğine bir kuş vefası konsun. Hoşgeldin Yaren Leylek!
Bahar şimdi geldi işte...
(‘yarenleylek.com’ sayfasından takip edebilirsiniz.)
ÇOCUKLARDIK… PARLAK YILDIZLARDIK O ZAMAN!
1990’lar… Yine hayatın daha gerçek, daha umut taşıdığı günler. Dokuz Eylül Üniversitesi Sahne ve Görüntü Sanatları Tiyatro Bölümü.
Ben Yazarlık Bölümü öğrencisiyim. Onlar da oyunculuk. Neredeyse tüm derslerimiz ortak. Adeta 7/24 birlikteyiz. Sahnelediğimiz oyunlar, seyirciyle ilk buluşmalar, alkışlar, ilk heyecanlar. Genç çocuklardık, parlak yıldızlardık o zamanlar. Geleceğe dair umut dolu sohbetlerle, ideallerle dolu günler, geceler… Hiçbirimiz bir anda parlamadı. Ama hayatı sindire sindire, ideallarimizi saflık ve iyi niyetle vahşi düzene ayak uydurmadan gerçekleştirmeye çalıştık hep. Sınıf arkadaşım Şinasi de öyleydi. Şinasi Yurtsever’i dün sonsuzluğa uğurladık. Hep o gülen yüzün, güzel kalbin aklımda Şinasi… Eminim filmlerini, oyunlarını, dizilerini
izleyen milyonlarca izleyicinin de öyle…