Elazığ’da bir Kara Murat efsanesi yürüyor. Bu öyle bir efsane ki Cumhurbaşkanı’nın kulağına kadar gitmiş. Kim o Kara Murat? Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum deprem olduğu günden beri Elazığ’dan ayrılmıyorlar…
Öyle sıcak makam odalarından talimat yağdırarak değil, sokak sokak mahalle mahalle gezerek “Devlet burada, sizinle” mesajını veriyorlar. Bakan Kurum’la ilgili bir olay öğrendim dün: Bir amcamız depremde evi hasar görünce evsiz kalmış. Evladını da İstanbul’da okutuyor. Kendi acısını unutmuş evladına önümüzdeki ay yurt parasını gönderememenin derdine düşmüş.
Ama öyle gururlu bir adam ki kimselerden de yardım isteyemiyor. Bakan Kurum’un kulağına gidiyor depremzede amcamızın durumu. Hemen bilgileri alıyor. Bizzat harekete geçiyor. Amcamızın kızının yurt işini, harcını hallediyor. Kimselere söylemeden… Öğrenci kardeşimize bilgi veriliyor. O da sevinç içinde babasını arıyor.
Elazığlı amcamız kimin nasıl haberi oldu diye düşünürken bir akrabası “Ben önceki gün Bakan’a anlattım o yaptı herhalde” diyor. Amca gece yarısı Bakan’ın yanına gidiyor. “Allah senden razı olsun” diyor. Bakan “Allah devletimizden razı olsun, ben değil devletimiz yaptı” diye yanıt veriyor. Elazığ’da şimdi bu hikaye dilden dile dolaşıyor. Murat Bakan nasıl Kara Murat oldu diye merak ediyorsanız hikâyesi budur.
Bu ülkenin güzel insanları...
Elazığ’da bir vatandaş, Kızılay’ın yemek çadırının kenarında öylece duruyor. Sıraya girmediğini görünce yetkililer soruyor, “Neden sıraya girmiyorsun, aç değil misin?” Diyor ki, “Az önce simit yedim benim simit alacak param var ama burada o simidi alacak parası olmayan insanlar var.
Onlar dururken benim bu sıraya girmeye içim el vermez.” Hikâyeyi dinlerken gözlerim doldu. Bu ülkenin insanı işte bu kardeşim. İşte bu.
Kimle dost olmalıyız?
Suriye krizi sonrası Rusya’dan gelen Esad yanlısı açıklamalar, ABD’de Halk Bankası davasıyla ilgili bir anda Türkiye’nin lehine döndürülen süreç… Bir anda yine aynı tartışmanın ortasında bulduk kendimizi, “Rusya’ya mı dönmeliyiz yüzümüzü, ABD’ye mi?” Rusya’da sıkıntı şu: Karşımızda tüm kurumları işleyen sağlıklı bir devlet yok.
Bir diktatör var. Mantıklı ya da mantıksız, adil ya da değil… Putin’in istemediği hiçbir karar alınamaz. Amerika’da karşımızda her şeye rağmen bir devlet var. Gel gör ki orada devletin başında bir diktatör yok ama bir meczup var!
Aradaki fark ise Rusya’da Putin’in istediği her şey olurken Amerika’da sadece Trump istedi diye hiçbir şey olmaz! Peki biz bu cenderede kimin dostu olacağız? Yanıt: Hiçbirinin. Kimseyle “dost-düşman” olmadan kendi ulusal çıkarlarımızın gereği neyse öyle davranacağız.