2012 olimpiyatlarında altın madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin doping kullandığı için 8 yıl tüm yarışlardan men edilmişti. Dün ise aynı yarışta gümüş madalya kazanan Gamze Bulut’un madalyaları alındı ve 2020’ye kadar tüm yarışlardan men edildi.
★
Türk sporundaki doping rezaleti ne atletizme özgü ne de Aslı ve Gamze’ye.
Size Batmanlı kardeşim Mehmet’in kısa hikayesini anlatayım...
Mehmet 17 yaşında, İstanbul’da Aksaray’da bir lokantada garsonluk yapıyor.
Lakabı Hızlı Mehmet.
Niye mi?
Okulda, mahallede, halı sahada , işyerinde Mehmet’i geçemiyor kimse.
Koşmaya başlayınca uçuyor adeta.
Bir gün boş bulundum, “Yahu Mehmet atlet olsaydın ya sen” demiş bulundum.
Güldü, hikayesini anlattı.
Mehmet’in koşudaki hızını ilk önce öğretmeni fark etmiş daha o 8 yaşındayken.
Mehmet’in memleketindeki gençlik spor müdürlüğüne göndermiş çocuğu zorla.
“Öğretmen beni gönderdi ama ayakkabı alacak para yok. Spor salonuna antrenmana gidecek param bile yok. 2-3 yıl gittim, geldim bir süre sonra babam söylenmeye başladı. Velhasıl ailen zengin değilse yani benim gibi işçi memur çocuğuysan iki seçeneğin var: Ya bir an önce madalya almanın ‘formülünü’ bulacaksın ki parayı düşünme ya da sporu bırakacaksın. Ben o formülü kendime yediremedim. Bıraktım.”
★
Demem o ki, Türk sporunun kurtuluşu madalya kazansın diye Etiyopya’dan, Çin’den sporcu devşirmekte değildir.
Nerede midir?
Sporumuzun ve sporcularımızın üstüne karabasan gibi çöken bu kazanma kültüründen, “mecburiyetinden” kurtarmaktır!
En baştan başlamalıyız,
“Spor nedir ve neden yapılır?”
30 Mart 2017, Perşembe 05:00
Haberin Devamı