Hükümetin salgınla mücadele ayağında aldığı tüm tedbirleri başından beri destekliyorum hatta daha da artırılması gerektiğini savunanlardanım. Bu anlamda herkesin bu 1-2 haftayı evinde geçirmesinin ne kadar hayati olduğu da aşikar. Lakin evde kalmak “evde kal” demekten ibaret bir eylem değil. Aklı başında, ortalama zeka seviyesine sahip, birazcık sorumluluk duygusu taşıyan hiç kimsenin bu günlerde evden çıkmak istemeyeceği kesindir.
Gel gör ki evde kalmanın ne yazık ki bir noktadan sonra bir bedeli var. İki gündür birçok meslek grubundan mesajlar geliyor, taşın altına elini koyup işe gelmeseler de çalışanlarına maaşlarını ödeyen işverenlerden Allah razı olsun ama aksini yapanların, “Dükkan kapalı maalesef bu ay maaş yok” diyenlerin sayısı çok daha fazla.
Ücretli çalışanların dışında taksicisinden eskicisine her gün ekmeğini taştan çıkaran emekçiler de aynı şekilde. Hal böyle olunca insanlar soruyor: “Biz önümüzdeki ay ev kiramızı, faturalarımızı nasıl ödeyeceğiz?” Hükümetin acilen hayata geçirmesi gereken bir numaralı tedbir budur.
İşverenlere tüm çalışanlarına bu dönemde maaş ödemelerini sağlayacak bir destek mi verilir ya da direkt çalışanlara yönelik bir yardım mı yapılır bilmem ama çalışan insanların evde kalmaları için önce hayatta kalmaları gerekiyor.
FATİH TERİM FEDERASYONA DAVA AÇAR MI?
Önce Galatasaray yöneticisi ve teknik direktörünün, ardından da Fenerbahçe takımında bir oyuncu ve sağlık heyeti çalışanının korona pozitif çıkması okları yine TFF yönetimine çekti. Herkes haklı olarak “Neden ligleri ertelemediniz” diye soruyor.
Haklı bir soru. Önce seyircili ardından seyircisiz sonra bir zahmet erteleme kararı alan TFF yönetimi şu sıralar yakın çevrelerine topu hükümete atıp “Bizimle ne alakası var, hükümet öyle karar verdi” diye anlatıyorlar. Kusura bakmasınlar ama yok öyle bir dünya!
Futbol Federasyonu özerk bir yapı. Hükümetin kararına katılmıyorduysanız, uygulamasaydınız ya da istifa etseydiniz. Bu kararın sorumluluğu bizzat TFF’ye aittir. Dua etsinler de başta Fatih Hoca olmak üzere bu karar yüzünden enfekte olan isimler TFF’ye dava açmasınlar!
VEKİL BUNU YAPARSA…
MHP Grup Başkan vekili Erkan Akçay sosyal medya hesabından ağzı burnu kan içinde bir adam fotoğrafı paylaştı. Sonradan anladık ki, yüzü gözü kan içindeki bu şahıs MHP Lideri Bahçeli’ye sosyal medya üzerinden hakaret etmiş ve ceza olarak dövülmüştü.
MHP MYK Üyesi ve Ülkü Ocakları Eski İl Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, dayağı ülkü ocaklarının attığını ima ederek “Kimse kimseyi pazardan domates aldı diye dövmüyor. İçimiz soğudu...” dedi. Devlet Bahçeli de dahil hiç kimseye hiç kimsenin ne sosyal medyadan ne de başka bir mecradan hakaret etme hakkı, iftira atma, vs… hakkı yoktur.
Bunu asla onaylayacak, hoş gösterecek değiliz. Ama mahkemeler tam da bu yüzden var! Bu ülkeye tam da bu yüzden hukuk devleti diyoruz! Şayet bu ülkede adaleti ülkü ocakları sağlıyorsa hakimler-savcılar ne yapıyor?! Kendini devlet yerine koyup adalet sağlamak nedir? Devlete mi güvenmiyorsunuz, mahkemelere mi? Bir milletvekilinin bununla gurur duyması ise korkunç bir iş.