La Liga devi Real Madrid’e transfer olan Türk futbolunun son dönem yıldızlarından Arda Güler, ilk olarak ABD kampında sakatlanmış ve dizinden ameliyat olmuştu. Arda, tam takımla çalışmalara başlamışken yeniden sakatlanmış ve bir süre daha takımdan ayrı kalmıştı. Milli futbolcumuz Rayo Vallecano ve Braga maçlarının kadrosunda yer almış ancak forma şansı bulamamıştı. Real Madrid Teknik Direktörü Ancelotti eleştirilirken Arda Güler’in yeniden sakatlandığı ortaya çıktı. Real Madrid kulübünün baş doktoru Niko Mihic’in görevine son verildi.
Metabolik ölçümler mühim
Bu üzücü sakatlığı düşünürken Kasımpaşa Kulüp Doktoru Cem Ergenç’in açıklamaları dikkatimi çekti. Sporcu sağlığı, sakatlık önleme ve sakatlıktan sonra sağlıklı şekilde geri dönebilmek için kullanılan en önemli metotlar, genetik yatkınlık testi ve metabolik ölçüm testleri. Dünyanın birçok kulübünde bu yöntemler tercih ediliyor. Cem Ergenç, “Sakatlıktan sonra rehabilitasyondan daha önemli olan şey, sakatlığın önlenebilmesi. Doğru antrenman programlanması, bireysel program çok önemli. Genetik taramada akademi oyuncularımızda daha sık olmak üzere A Takım oyuncularımızda da testler gerçekleştiriyoruz. Metabolik ölçümlerini yapıyoruz, oksijen kapasitelerinin ne kadarını kullanabildiklerine bakıyoruz ki performansları artsın. Burada önemli olan sporcunun sakatlıktan sonrası değil de sakatlanmadan önce neler yapabiliriz...”
Akademiler dikkate almalı
Kasımpaşa Spor Kulübü ülkede bir ilke imza atarken diğer kulüplerin de bu işleyişi hayata geçirmeleri elzem. Acaba Arda Güler’in altyapıda genetik taraması yapıldı mı? Metabolik ölçümü ne kadar dikkate alındı? Yapılsaydı ve bir rapor ile İspanya yolunu tutsa sakatlık olur muydu ya da tekrar eder miydi? Artık ekipteki 25 oyuncuya aynı antrenman programını vermek doğru bulunmuyor. Uzmanlar her sporcunun ayrı özelliği olduğunu ve buna yönelik antrenmanlarla performansın yükseleceğine inanıyor. Kasımpaşa Spor Kulübü yöneticilerini ve Kulüp Doktoru Cem Ergenç ve bu yapılanmada emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
Zarlar hileli’ dediğiniz vakit çekilmeliydiniz. Hain 3 Temmuz Kumpası’nın öncesinde Fenerbahçe en güçlü olduğu için oyunun tüm unsurları en hafif ifadeyle kıskançlık duyuyordu. Fenerbahçe’nin tökezlediğini zannedip yıkmaya çalıştılar. Başaramadılar. Futbolda sportif başarısızlığın en büyük nedeni Fenerbahçe’nin sahada en güçlü olamaması. Önce öz eleştiri verip daha sonra diğer etmenleri rahatlıkla konuşabiliriz.
HİÇ BİTMEYEN PUZZLE
Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesinin tek yolu, oyunun tüm unsurlarına karşı sahada galip gelebilmek. Fenerbahçe her sezon sonu dağılan ve bir türlü birleştirilmesi imkansız bir ‘puzzle’a döndü. Bu kadar değişiklikle asla bir yapı inşa edilemez. Eldeki oyuncu grubu ile bir inşa mümkün. Çok transfere gerek yok asla. Mesele; taraftara ligi kaçıncı sırada tamamlarsa tamamlansın sabredip geleceğin temellerini atmanın önemi anlatıp ikna edebilmek. İrfan Can Kahveci, İsmail Yüksek, Arda, Samet, Ferdi, Altay, Osayi...
Sürekli ‘Bizi şampiyon’ yapmazlar şarkısını söylemekten vazgeçmek. Bir düşünün mesela Samet Akaydın’a yapılan bir Galatasaraylı oyuncuya yapılsa arkasından nasıl bir duvar hissederdi? Fenerbahçe çok güçlüdür ve ezber bozar. Galatasaray şampiyon olduğunda, ‘zarlar hileli’ olduğu halde oyuna devam ettiyse rakibini alkışlar. O alkıştan sonrasını Fenerbahçe değil Galatasaray düşünür ve Fenerbahçe dışındaki tüm futbol paydaşları.
Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, kulübün, göreve başladıkları 1,5 yıl önceki durumdan çok farklı bir konumda olduğunu belirterek, “Gelin dedikodu ve bilgi kirliliğinden uzak duralım ve bugün ‘sürdürülebilir’ kıldığımız idari, ekonomik ve sportif başarının tadını hep beraber çıkaralım” ifadelerini kullandı. Yukarıdaki paragraf sürpriz bir şekilde ayrılan Trabzonspor’un eski Başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun görevdeyken yaptığı açıklamanın haberi. Kulüple çok uzun süre sonra şampiyon olmayı başaran Ağaoğlu göreve geldikten sonra hemen hemen her açıklamasını ‘sürdürülebilir ekonomi’ ile süslüyordu. Anlatılan tablo da onu doğrular nitelikteydi. Önemli bir organizasyon ile istikrar üzerinde durduklarını anlatan Ağaoğlu’nun ayrılışının sebebi sadece bir sezonluk sportif başarısızlık mıydı? Abdullah Avcı ile gelecek planları kurulurken...
***
Tek aday olarak seçime giren Trabzonspor’un yeni başkanı Ertuğrul Doğan’ın kurduğu bu cümleler size bir yerden tanıdık geliyor mu? “Biz Trabzonspor Kulübü olarak kendi ekonomimizi sürdürülebilir hale getirmek için ne yapmamız lazım derseniz, bunları biliyoruz. Yaklaşık 5 buçuk yıldır bu işin içerisindeyim. Sorunlar çok net ve sorunların çözümü de belli.
Trabzonspor camiasını ve gücünü arkamıza alarak bu sorunları çözmek için uğraşacağız.” Trabzonspor’un ekonomisi sürdürülebilir hale geldi mi? Geldiyse ne oldu da bozuldu? Gelmediyse bize anlatılan tablolar doğru değil miydi? Sorunların çözümünü bilen Ertuğrul Doğan, sürdürülebilir ekonomi hedefini gerçekleştirebilecek mi? “Sürdürülebilir ekonomi” sonu gelmeyen sürdürülemeyen bir tekerleme mi?
Şampiyon olmayı başaran kulüplerin bir sonraki sezonuna bakın. Genelde zirveden dibe çöküşün hikayesini izliyoruz. Çok örnek göstermek mümkün. Sorgulanması gerekli olan mesele sürdürülebilir başarı. Bunu yapabilmenin de yolu asla ve asla tesadüf, şans, denk gelme ile yaşanan şampiyonluklara dayanmıyor.
HER SEZON YENİ BAŞTAN
Jesus’un gelecek sezon olup olmayacağı meçhul ki büyük ihtimalle kalmayacak. Onun isteği ile birçok oyuncu ekibe dahil edildi. Yeni teknik direktör kendi istediği oyuncularla çalışmak isteyecek farklı bir oyun planıyla. Her zamanki senaryo işleyecek; yeni teknik direktör, yeni oyuncular, sil baştan…
BİR YAPININ TEMEL TAŞLARI MEVCUT
Mesele; taraftara ilk sezonu sekizinci bile tamamlasa bile sabredip geleceğin temellerini atmanın önemi anlatıp ikna edebilmek. İrfan Can Kahveci, İsmail Yüksek, Arda, Samet, Ferdi, Altay... Bir yapının temel taşları olabilir. Hata yapsınlar, yenilsinler ama oyun anlayışı yerleşsin. Bir takım hüviyeti olsun. Aynı oyuncularla bir iklim yaratalım. İkinci sezon sadece birkaç transfer ile yola devam edelim.
Bu kaostan başka çıkış yolu yok. Yoksa her sezon aynı filmi izlemeye devam edeceğiz. Bir sene sonra gitme ihtimali olan bir hoca ile şampiyon olsan ne olur. Mesele bir yapı inşa etmek. Birçok oyuncu alındı. Jesus gider yeni gelen ‘Çalışmam bu oyuncularla’ der. İnşa sürecine sabretmeyi başarmalıyız. Sekizinci bitirelim ama inşa edelim, gelecek seneye taşıyalım.
UEFA Avrupa Ligi Son 16 Turu ilk maçında Sevilla, Fenerbahçe´yi 2-0 mağlup ederken sahada Fenerbahçe adına parlayan oyuncu Ferdi Kadıoğlu’ydu. Orta sahada, sağ bekte, sol bekte oynatılan kimi zaman süre alamayan Ferdi, Gökhan Gönül’ü akıllara getiren performansı ile izleyenleri mest etti.
***
Ferdi Kadıoğlu’nu izlerken onu kulübe kazandırılmasında büyük rol oynayan Phillip Cocu geldi aklıma. Gelir gelmez genç oyuncularla bir sistem oturtmaya çalışırken saha sonuçları iyi gelmeyince vazgeçtiğimiz Cocu. Barış Alıcı’ya şans verip performans alan bir oyun planı dahilinde sahada ekibine bir kimlik kazandırmaya çalışan Hollandalı.
***
İnşa süreçlerine sabredemeyen ekiplerin sürdürülebilir başarıya ulaşması imkansız. Bir sezon şampiyon olup ertesi sezon teknik direktörlerini gönderen kulüplerin hikayesini okumaktan bıktık. Maçı izlerken hep şu cümleyi kuruyordum: “Cocu ile inşa sürecinin tamamlandığı hayali çık aklımdan...” Jesus’a gelince avuçlarımız patlarcasına alkışlarken göndermek için sıraya girdik. Yeni sezon, yeni teknik,direktör yeni oyuncular. Bir türlü ders alamıyoruz ne yazık ki!
Fenerbahçe dört maçta iki galibiyet, bir beraberlik bir yenilgi alıp 7 puan topladı. Avrupa’daki maçlar nedeniyle neredeyse üç günde bir maç yapan, yeni kurulan, inşa sürecindeki bir takım bir maçın dışında Jorge Jesus’un kafasındaki oyunu sahada sergilemeyi başardı.
YERDEN YERE VURDULAR
İlk maçta alınan beraberliğin ardından karalar yakan, gollü galibiyetin ardından şampiyonluk şarkıları söyleyenler arasında makul eleştirilerin arasında Jesus’un oyuncu tercihinden, oyun anlayışına kadar yerden yere vurmaya kalkan ağır yorumlar okuduk. Hep birlikte Jesus’a işini öğretmeyi denemeye başladık. Stadyumlar her gün açık olmalı Oyun kültürü gelişmedikçe ülkeye kim gelirse gelsin fark etmiyor. Sadece stadyum yapmakla olmuyor. Stadyumları her gün kullanıma açmalı özellikle çocuk ve gençlere oyunun sadece kazanmak olmadığını anlatmayız. Okullarda kitaplar dağıtmalı, konferanslar yapmalıyız. Başka çaremiz yok.
4 çocuğu var olan ve bu çocukların hepsi ayrı babadan olan bir anne. Alkol sorunu nedeniyle zor günler yaşayınca birlikte yaşadığı tek oğlunu bir arkadaşının akrabalarına evlatlık olarak verir. Çocuk, 11 yaşında Milton Keynes’te futbola başlar. 16 yaşında ilk defa A takım forması giyip belki de 3-0 yenik başladığı hayata karşı galibiyetler almaya başlar.
ANNE VE BABASINI AFFETMEDİ
19 yaşında Tottenham Hotspur’da tüm ülkeyi büyüleyen çocuk, anne ve babasının yaptığını hiç unutmadı ve onları affetmedi. Pochettino’nun ‘Maradona kadar yetenekli dediği ‘Çocuk’, milli takımda da iyi performans gösteriyordu. Fakat Pochettino’nun ardından ne Mourinho ne de Conte çocuktan istediği verimi alamadı.
İNANIRSANIZ PİŞMAN ETMEZ
Ocak 2022’de Tottenham’dan bedelsiz olarak Everton’a transfer olan Dele Alli’nin yolu siyah beyaz bir hikâyeye düşmek üzere. Yaşadığı tüm savruluşların nedeni geçmişte yatıyor. Bir türlü olamamasına rağmen muazzam bir inat öyküsü aslında hayatı. İngiltere’nin arka sokaklarında savrulmak yerine bir şekilde oyunla hayata tutunuyor. Ona inandığınızı hissettirirseniz asla pişman olmazsınız. Belki de ‘Çocuk’, Beşiktaş’ta ‘Büyür’...
Trabzonspor’un eski teknik direktörü Sadi Tekelioğlu‘nun “1999 doğumlu oyuncular arasında İsmail en yeteneklisi. Trabzonspor’a aldırmak için uğraş veriyorduk. Ama devreye Emre Belözoğlu girdi ve transferi bitirdi” cümleleriyle yorumladığı İsmail Yüksek, Fenerbahçe’nin hazırlık döneminde en göze batan oyuncu olarak kayıtlara geçti.
İki yıl önce Gölcükspor’dan transfer edilen 8 ve 10 numara pozisyonlarında görev alan ve her iki ayağını kullanabilen İsmail Yüksek’e Jorge Jesus 6 numara olarak görev verdi. Neredeyse oynanan tüm hazırlık maçlarında görev yapan İsmail Yüksek, stoperlerin arasına girip oyun başlatma görevini başarıyla yerine getirdi. Rakip ataklarını tehlikeye dönüşmeden başarılı hamlelerle kesen İsmail Yüksek, attığı ters toplar ve kimi zaman çektiği sert şutlarla beğeni kazandı.
Jorge Jesus’un sürekli uyardığı ve üzerinde durduğu oyuncuların başında gelen İsmail Yüksek’in Willian Arao’nun transferine rağmen hocasının kafasındaki planlarda mutlaka yer alacağını düşünüyorum. Bu başarılı çıkışın ardından İsmail Yüksek daha fazla çalışıp, Jesus’un isteklerini daha fazla yerine getirmeye çalıştıkça geleceği daha parlak olacaktır