Mutlu olmaktan ne zaman vazgeçeceğimizi, neleri mutluluğa tercih edeceğimizi, bizden beklenenleri, bizim beklentilerimizi, gerçekleşmemiş felaketlerin olasılığını ve bilumum hayati kararlarımızı başkaları mı belirleyecek? Biz bu işin neresindeyiz ve neresinde olmalıyız? Hep tek başımıza mı savaşacağız? Böyle mi olmalı?
EŞİM EN UFAK SORUNDA ‘BOŞANALIM’ DİYOR
SORU: Hocam, ilişkim pamuk ipliğine bağlıydı. Yıllarca çabaladım ve evliliğe vardı. Bu defa da evliliğim pamuk ipliğine bağlı. Ben çabalamazsam biter. En ufak sorunda “O zaman boşanalım” diyen bir eşim var. Ağzından ayrılık düşmüyor. Biraz da tehdit gibi aslında. Ama biz kadınlar yuvayı ayakta tutacak güce sahip olmazsak çocuklarımız mağdur olur. Fedakarlık yapmaktan yüksünmüyorum ama eşimi kendime bağlamak için ne yapabilirim, onu bulamıyorum.
CEVAP: İlişkilerin, evliliklerin, hatta dostlukların ve aile ilişkilerinin tek taraflı çabayla yürümesini sağlıklı bulmuyorum. Sevgiye ve saygıya dayalı olmalı ilişkiler, her iki taraf da ohh diyebilmeli, huzur bulabilmeli ilişkilerde. Ama maalesef kodlarımıza işlenmiş; olmayacak işleri tek başımıza didinip oldurmayı başarı sayıyoruz. Evlilik, bir zafer değil maalesef. Mutluluktur zafer olan. Sizi gözden çıkarmaya hazır, size karşı hassasiyet geliştirmeyen ve sizi sürekli yorucu bir çabanın içinde bırakan partner ancak ömür törpüler. Acı gerçek. Elbette devam etmek istiyorsanız çift terapisine başlayabilirsiniz. Ancak eşiniz gibi erkekler böyle şeylere de pek yanaşmıyorlar. Umarım beni yanıltır. Çocuklarımız, anne babaları ayrılınca mağdur olmazlar. Sağlıklı ayrılıklar da vardır. Anne babaları mutsuz olunca mağdur olurlar ama. Yaşam enerjinizi neden sürekli eşinizi elinizde tutmak için harcayasınız ki? Siz bir başınıza da anlamlısınız, değerlisiniz. Çocuklarınızla da mutlu olabilirsiniz. Bu bir ayrılık telkini değil. Kendiniz için ne yapmanız gerektiğini siz bilirsiniz. Ancak yuvayı korumak ve yaşatmak sadece sizin sorumluluğunuz değil. Bu sorumluluğu sizinle paylaşmayan biriyle ne kadar ‘eş’ olabilirsiniz?
BOŞANDIM, BİR OĞLUM BİR KIZIM VAR AİLEM TEKRAR EVLENMEMİ İSTEMİYOR
SORU: Canım doktorum, ben eşimden ayrıldım. Çocuklarımla ayrı bir hayat kurdum. 6 yaşında oğlum, 12 yaşında kızım var. 4 yıldır da yalnızım. Ama şimdi hayatımda biri var ve evlenmek istiyor. Doğrusu ben de istiyorum. Ama kız çocuğum var diye ailem, çevrem onaylamıyor. Yabancı bir erkekle kız çocuğumu aynı evde büyütmemi istemiyorlar. Beni yargılıyorlar. Belki de haklılar, bilemiyorum. Sizce ne yapmam gerekir?
CEVAP: Öncelikle çok sık duyduğum bir yanlışı düzeltmek isterim; maalesef kız çocuklar kadar erkek çocuklar da tacize, istismara uğruyor. Bunun cinsiyeti yok. Bu genel ve acı gerçeği bir kenara bırakalım. Yetişkin bir insansınız. Bir evlilik yaptınız. Artık belli bir yaşam deneyimine sahipsiniz. Sadece çocuklarınız değil, kendiniz için de doğru insanı seçebilecek, tartıp değerlendirebilecek yetiye sahipsiniz. Ve yanılmak, her zaman olasılıklar içinde. Ama bu olasılık nedeniyle insanın kendini kapatması, yalnızlığa mahkum etmesi de makul bir istek değil. ‘Üvey’ anne/baba sözcüğünü sevmiyorum. Bunun yerine ‘joker’ sözcüğünün kullanıldığını duymuştum ve hoşuma gitmişti. Çocuklarınızın zaten babası var. Ancak onlara bir ağabey şefkatiyle yaklaşıp sevgi bağı kuracak bir erkek tabii ki mümkün. Dünyada kendisinden olmayan çocukları seven, koruyan, kollayan, yeri geldiğinde annelik, babalık eden çok fazla joker ebeveyn var. Bu kötü şöhret, onlara haksızlık. Ayrıca siz de sevgiye, ilgiye, şefkate, cinsel yaşamın devamına, mutluluğa, huzura ihtiyaç duyması olağan bir insansınız. Anne olunca kadın ve insan olmak bitmiyor. Önerim, partnerinizi iyi tanımanız, güven duymanız halinde onu sevdiklerinizle tanıştırmanız, acele etmeden sindirerek yolunuzda yürümeniz. Çocuklarınızın da tanıması için alan açın. Ve en önemlisi; her şeyi en baştan konuşun. Çocuklarınızın düzenini, ekonomik düzeninizi, sorumluluklarınızı, bunları nasıl paylaşacağınızı, hassasiyetlerinizi vs..