Sevgili Dostlar,
Mitokondri kelimesini, bugünlerde çok sık duyuyorsunuz. Duymaya da devam edeceksiniz.
Peki nedir bu mitokondri? Ne işe yarar?
Mitokondrinin binyıllar önce, hücre içine hapsolmuş bir bakteri olduğu düşünülüyor. Değişerek enerji üretmeye yarayan bir organel haline evrilmiş. Kendine ait ayrı bir genetik materyal barındıran, enerjiyi en verimli üreten organel olmuş.
Vücudumuz çalışmak ve rutin işlevlerini yerine getirebilmek için enerjiye muhtaç.
Bu enerjinin üretildiği yer de mitokondri.
Bazen çabuk yoruluyorsunuz, yataktan kalkmaya haliniz yok, depresif hissediyorsunuz, bir işe konsantre olmakta zorlanıyorsunuz, cinsel isteğinizde azalma var, daha önce hissetmediğiniz ağrılarınız var, uyuduğunuz halde dinlenemiyorsunuz, hiçbir işi yapmak istemiyorsunuz ya, hah işte mitokondrilerinizin ilgiye ihtiyacı olabilir demektir.
Mitokondri işlevini kaybetmeye başladıkça enerjimiz azalır ve sık yorulmaya başlarız, halsizlik ve buna bağlı isteksizlikler karşımıza çıkmaya başlar.
Önce mitokondri işlevi neden azalır, nasıl azalır, ona bakalım:
Birkaç sebebi var:
Birincisi, azalmış egzersiz. Egzersiz azaldıkça kas kütlesi azalır, küçülür, mitokondri zayıflar.
İkincisi, kötü beslenme. Mitokondri, ihtiyacı olan maddeleri alamazsa verimli çalışmaz.
Üçüncüsü, yaşlanma. Yaşlandıkça kas erimeleri sebebiyle mitokondrilerimiz azalır, küçülür.
Özetle; mitokondrilerimiz azaldıkça yorgun düşeriz.
Yaşlanınca azalan enerjimizin, belirginleşen yorgunluk halleri ve isteksizliklerimizin en önemli nedeni bizimle birlikte yaşlanan ve sayıları azalan mitokondrilerimizdir.
Yaş ilerledikçe artan kas erimesini önlemenin yolu, mutlak fiziksel aktivite ve mitokondri yaşlanmasını azaltan, mitokondriyi besleyen doğal destekleri bilinçli kullanmak.
Mitokondrilerimizi genç ve güçlü tutmak, düzenli olarak yeni mitokondriler üretmek zorundayız.
Bunun yolu da daha sık, etkili ve düzenli egzersiz yapmak, doğru beslenmek ve bu sayede “kas erimesi” sorununa çare bulmaktan geçiyor.
70 yaşına giren birinin sahip olduğu kas miktarı 40 yaşına oranla yüzde 30 daha az.
Yani vücudunuzu kendi haline bırakırsanız kaslarınız farkında olmadan eriyip gidiyor.
Ne kadar enerjiye ihtiyacın varsa, o kadar mitokondrin var
Şimdi sizleri fazla medikal bilgiye boğmadan birkaç bilginin üstünden geçmek istiyorum.
Kullandığımız enerjiye ATP adı veriliyor. Bu da büyük çoğunluğu mitokondride üretilen bir madde. Oksijenin yüzde 90'ı bu enerjinin üretiminde kullanılıyor.
Vücut ağırlığımızın yüzde 7'sini oluşturan karaciğer, beyin, kalp, böbrek gibi organlarımız enerjimizin yüzde 60'ını kullanıyor.
Her hücredeki mitokondri miktarı aynı değil. Mitokondri sayısı hücrenin enerji tüketim miktarıyla doğru orantılı. Ne kadar çok enerjiye ihtiyacın varsa, o kadar çok mitokondrin var.
Bir hücrenin ne kadar mitokondriye sahip olacağını da, üstlendiği faaliyetin yoğunluğu belirliyor. Bu nedenle de en çok mitokondrisi olan hücreler kalp kası hücreleri. Bunları beyin ve iskelet kas hücreleri ile karaciğer ve böbrek hücreleri izliyor.
4 önemli konu
Aldığımız karbonhidratlar hücre içinde oksijenle yakılıyor ve enerji (ATP) açığa çıkıyor. Yakılamayan karbonhidratlar yağ olarak depolanıyor. Dolayısıyla ne kadar çok mitokondri, o kadar az yağ.
Bu sebeple mitokondrilerin sayıca çok fazla olduğu kas dokularımızı artırmak, aldığımız gereksiz kaloriyi yakıp enerjimizin yüksek ve vücudumuzun fit olmasını da sağlıyor.
İstediğiniz kadar diyet yapın, mitokondri sayınız yetersizse kilo almaya mahkumsunuz.
Verdiğimiz genel medikal bilgilerden sonra, mitokondrilerimize destek için neler yapmamız gerektiğine gelelim.
“Ne öneriyorsunuz?” diyenleri duyuyorum.
- Kesinlikle günle 20 dakikadan az olmamak kaydıyla egzersiz yapacaksınız.
- Mitokondrilerinizi besleyeceksiniz.
- Düzenli kaliteli uyku alacaksınız (gece-7 saat)
- Stresten uzak duracaksınız
Egzersiz
Doktorunuz ihtiyacınız olan egzersiz şeklini tarif edip sizi fizyoterapiste yönlendirecektir. Fizyoterapistiniz ise hangi kas gruplarını ne kadar çalıştıracağınızın tarifini size verecektir. Ancak basit bir tempolu yürümenin bile faydasını göreceksiniz.
Düzenli uyku
Günde 7 saatten az olmamak olmak üzere, özellikle gece uykusu (en kıymetli uyku saat 22.00- 04.00 arası) çok kıymetlidir. Genetik olarak programlanmış işlevler bu saatlere göre düzenlenmiştir. Çok güçlü bir antioksidan olan melatonin gece uykusu sırasında salgılanır. Melotonin ve diğer antioksidanlar sayesinde, uyku süresince, serbest radikal dediğimiz zararlı maddeler vücudumuzdan temizlenir. Yani gece 2’ye kadar oturup sonrasında uyuyorsanız kaliteli bir uyku alamıyorsunuz demektir.
Stres
Stres çağımızın hastalığı. Hayatımızdaki neredeyse her şey bir stres kaynağı. Stres elbette olmaya devam edecek ama biz bundan uzak durmayı, evimize girerken kapıda bırakmayı öğreneceğiz.
Stres anında vücumuzda adrenalin, kortizol gibi bazı önemli hormonlar salgılanıyor. Bunlar vücutta, 'kaç ya da savaş' tepkisi uyandırıyor. Bu tepki mitokondriyi, diğer hücre organellerine nazaran daha fazla etkiliyor ve yıkıma uğratıyor. Mitokondri yıkımında ise enerji üretimi azalıyor.
2018 de yayınlanan bir makalede, 5 dakika strese maruz bırakılan insanların, 30 dakika sonra yapılan kan tahlillerinde, parçalanmış mitokondri genetik materyalleri görülmüş. Bu doğrultuda yapılan çalışmalarda, otizmli hastaların kanında parçalanmış mitokondri parçalarının daha yüksek oranda göründüğü, hatta Alzheimer, şizofreni, kanser ve bazı otoimmün hastalıklarda da kanda aynı sonuçların tespit edildiği gösterilmiş.
Bunun sonucunda, mitokondrinin; ruh ve beden arasındaki kayıp halka olabileceği dile getirilmiş.
Özetle, stresten uzak duruyoruz. Bunun için bildiğimiz meditasyon yöntemlerini, yogamızı, duamızı eksik etmiyoruz. Nefesimizi düzgün alıp veriyoruz.
En azından evimize gelip sevdiklerimizle birlikte geçirdiğimiz kıymetli zamanımızda ve kıymetli uyku vaktimizde stresi kapının dışına, endişe askımıza bırakıyoruz.
Mitokondrilerimizi besleyelim
Bu konuda önce doktorunuzla görüşüp birlikte karar vermenizde fayda var.
Hangi destekler gerekli; onları inceleyelim.
Mitokondrinin enerji üretim sürecine krebs döngüsü deniyor. Bu süreç adını, bu döngüyü açıklayan bilim adamından almış.
Birçoğu vücudumuzda zaten var olan maddeler, bir kısmını besinlerle alıyoruz , bir kısmı vücudumuzda dışarıdan aldığımız destekler varlığında üretiliyor.
Burada, piyasada çok fazla duyduğunuz glutatyondan ayrıntılı bahsedeceğim.
Krebs döngüsünde, enerji için mutlaka olması gerekenler;
1. Gıda
Karbonhidrat: Enerji üretimi için birinci sırada kullanılacak madde bu.,
Yağ : Karbonhidrat almazsak enerji sağlamak için yağlarımız yakılacak (işte zayıflamak için istediğimiz sonuç.)
Protein: Vücudumuzun en son tercih ettiği enerji kaynağı , Mitokondri sağlıklı çalışmazsa proteinlerden enerji elde etme yoluna giriyor ve kaslarımız eriyor. (Lütfen bilinçsiz diyet yapmayın.)
2. Oksijen:
Solunumla aldığımız oksijenin yüzde 90’ı burada kullanılıyor.
3. Glutatyon
Mitokondrinin sağlıklı çalışması için, serbest radikalleri temizleyerek ortamı temizler. Yaşlanmadan tutun da sağlıklı olmanın her aşamasında karşımıza çıkacak ve ayrı bir yazı konusu olacak kadar önemli bir destektir. Vücudumuzda üretimini artırmak için sofralarımızda yer vermemiz gereken besinler;
Brokoli, brüksel lahanası, lahana, avokado, bezelye, sarımsak, soğan, maydonoz , ıspanak, zerdeçal, karnabahar
Besin takviyesi olarak dışarıdan da alabileceğiniz ürünlerin teknolojileri, glutatyonu bağırsaklara bozunmadan ulaştırmaya yetmediği için alacağınız standart hapların size hiçbir faydası yok. Damardan yapılan glutatyon uygulamaların da, kısa etkili oluşu, fiyatı ve damar içi uygulama riski sebebiyle ben tercih etmiyorum.
Ancak son zamanlarda ülkemize gelen bu kapasiteye sahip Lipozomal teknolojili ürünler, faydalanabileceğiniz yüksek doz glutatyonu rahatlıkla hücreye ulaştırabiliyor.
4. Koenzim Q10
Mitokondride depolanır, ATP yapımında ciddi bir rolü vardır. Antioksidan etkinliği çok güçlüdür.
Kırmızı et, sakatat, balık ve yumurta, yağlı tohumlar, fıstık, ceviz, susam, yeşil yapraklı sebzeler, çilek, ıspanak, brokoli, karnabahar, lahana.
Takviye olarak dışarıdan alınabilir. Emilimi sorunlu olmayan ürünler tercih edilmelidir.
5. L-Karnitin
Yağ asitlerini taşıyıcı göreviyle enerji üretiminin vazgeçilmez molekülüdür.
6. PQQ (Pirolokinolin Kinon)
Mitokondri sayısını artırmada kıymetli. Maydonoz, yeşil çay ve fasulye içinde bulunuyor. Ayrıca takviyeleri mevcut.
7. B vitaminleri (B1, B2, B3, B5)
Birçok reaksiyonda yerleri doldurulamaz derecede kıymetliler.
8. Magnezyum
Bir enzim aktivatörüdür. Eksikliğinde kas krampları görülür.
Sevgili dostlar,
Saydığımız ve sayamadığımız bileşenlerin hepsi çok kıymetli olmakla birlikte, herkeste aynı etkiyi yapmaz. Mutlaka doktorunuza danışıp doğru rotayı birlikte çizmenizi öneririm.
Enerji en önemli ihtiyacımız.
Enerjimizin üretildiği yer de mitokondri.
Mitokondrimiz düzgün çalıştığında enerjimiz bol olacak.
Mitokondrimizin sağlıklı çalışması bizi mutlu edecek,
Sağlıklı, fit ve mutlu bir hayatın anahtarı mitokondrilerimizin kıvrımlarında saklı.
Birlikte bulacağız.
Çaldığınız her kapının önünüzde ardına kadar açılacağı, enerjinizin yüksek olacağı bir hafta diliyorum.
Sağlık paha biçilmezdir.
Sorularınız için: info@dralperdolenmen.com