Türk futbol tarihinin ünlü bir ismi Hakan Şükür yıllarının birikimini yine futbolseverlerle paylaşacak ne güzel. Hakan’ın yorumculuğa dönmesine neden sevindim? Lütfen, tarafsız olarak televizyonlardaki futbol yorumlarına ve çocuklara küfürü öğreten yorumculara, seyirciler önünde kavga edip reyting belasına katkıda bulunanlara bir bakın.
Bir de iyi bir aile hayatı olan, TV’de ve dış hayatta ağzından bir tek kötü söz çıkmayan, futbolu gerçekten bilen ve yıllarca formasını giydiği Galatasaray maçlarını bile; en ufak bir yandaşlık hatasına düşmeden yorumlayan Hakan’a bakın. Hakan, ülkemizin en üst kuruluşu TBMM’de görevli bir Milletvekili... Tabii orada da görevleri var.
[[HAFTAYA]]
Özellikle SPOR ve GENÇLİK konusu gündeme geldiğinde konuşması iyi olacaktır. TBMM’de görevini aksatmadan futbol yorumculuğu yapması ‘Milletvekiliyim’ diye 4 yıl topluma birikmelerini aktarmaktan uzak kalması düşünülemez. Bu görevi de ülkeye katkıdır. Pek çok köşe yazarı Hakan’ın bu yeni görevini eleştirdi.
Fenerbahçe ve milli takımın kalecisi Volkan Demirel’e bu bravo, son haftalarda geri vitesine takmış gibi görünen Fenerbahçe’nin kalesinde sayısını unuttuğum kadar gol kurtarması ile ilgili değil. Bu Bravo, Spordan Sorumlu Bakan Suat Kılıç’ın stat fotoğrafları gösterip şov yaptığı ülkemizde en büyük sosyal sorunu cesaretle gündeme getirdiği için.
Önceki haftalarda Fenerbahçe- Orduspor maçı sonrası televizyonların karşısına geçen Volkan ülkenin en önemli sorununu gündeme getirdi ve “Orduspor’un stadının zemini kötü ve soyunma odasında tek tuvalet var” dedi. Türkiye liglerinin toplam bütçesine bakınız. Devletin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kanalı ile spora ayırdığı paralara bakınız ve Karadeniz’in gelişmiş bir ili olan Ordu’nun stadına bakınız.
[[HAFTAYA]]
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a geçenlerde bir mektup yazdım ve sordum: “İstanbul’un en büyük sorunlarından birisi nedir?” ve kendim cevap verdim: “Tuvalet sorunudur.” Eminönü’nde pek çok kişi dua etmek, namaz kılmak için değil, tuvalet için Yenicami’ye gidiyor. Bir ülkede spor yapılmasını istiyorsak, önce spor tesislerini uygar duruma getireceğiz.
TTüürrkk sporuna büyük hizmetler veren rahmetli Turgut Atakol, her yıl Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) ve Türk basınının unutulmaz ismi, rahmetli eski başkanı Burhan Felek’e bir mektup yazar, adeta rapor verirdi. Bende TMOK’un efsane Başkanı Sinan Erdem’e yeni yılda bir mektup yazmayı düşündüm. İşte bu mektubum:
[[HAFTAYA]]
“Sevgili başkanım, seni sevgi ile dualarla yolcu ettiğimiz günün üzerinden 7 yıl geçti. Hayatta iken söylediklerin tamamen doğru çıktı. TMOK senin de hastalanmana sebep olanla 7 kıymetli yılı kaybetti. Ne göstediğin olimpiyat hedefine yürüyebildi ne devletten itibar gördü. Amma artık gün ışıyor. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi senin kurduğun Olimpiyatevi’nde bizzat ülkenin Başbakanı’ndan destek alarak, bir defa daha, daha güçlü olarak olimpiyata aday oldu.
Bu süreç devam ederken; Olimpiyat Komitesi de modern bir kuruluş olmak için iç yapısını hazırlıyor. Komitenin artık profesyonel bir yapısı olacak. Genel sekreter ise (eski günlerdeki toplantıdaki muhalife rağmen) senin hediye ettiğin başarılı bir eleman. Binamız ise yeniden elden geçiriliyor. Olimpiyatevi her odasında senin günlerindeki gibi çalışmalar olan bir kuruluş haline gelecek. Yönetime aldığın ve her konuda TMOK’a destek veren yeni başkan Erdener’den umutluyuz.
Genel seçimlerin üzerinden altı ay geçti. 12 Haziran seçimlerinden önce üç partinin seçim beyannamelerindeki SPOR ve GENÇLİK bölümlerini masama koydum. Bir de bu 6 ay süresince TBMM’deki konuşma kayıtlarına baktım. İktidar partisi AKP’nin, bu altı ay sonunda yapılan anketlere göre neredeyse yüzde 50’nin üstünde bir desteği var.
SPOR konusunda ise olimpiyata adaylık atılımının yanı sıra; Türkiye’ye uluslararası organizasyonları taşıdığı görülüyor. Birçok konu da eleştirilecek işleri de var. Zaten bunları her zaman yazıyorum. Peki, muhalefet partileri olarak CHP ve MHP ne yapıyorlar? Onların kendi içlerinde SPOR ve GENÇLİK konularında uzman bir gölge bakanlıkları var mı?
[[HAFTAYA]]
Bugüne kadar bunu ne gördüm ne de işittim. İlki çok hatalı çıkan, daha sonra az da olsa düzeltilip vetoya rağmen yeniden oylanan “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da” ortaya çıktılar o kadar. Meğerse CHP’nin ve MHP’nin seçim beyannamelerinde ülkemiz gençliği ve sporu için bir sürü vaatler vardı. Bir parti hedeflerini tespit ettiğinde bunları iktidarda olmasa da izlemeli, gündeme getirmeli, tartışmalı; bunlarla ilgili kanun teklifleri hazırlamalıdır.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer hafta içinde Milli Eğitim’deki ihtiyaç kadrolarıyla ilgili bir açıklama yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın:
*19 bin 730 rehber öğretmene,
*13 bin 122 okul öncesi eğitim öğretmenine,
*8 bin 882 din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenine,
*8 bin 465 İngilizce öğretmenine,
*Ve 10 bin 966 beden eğitimi öğretmenine ihtiyacı olduğunu açıkladı.
İster içeriden ister dışarıdan bakınız; bu, bizim sevgili ülkemiz Türkiye’nin spordaki haline şaşırıp kalırsınız. Soru: Ne varmış? Cevap: Olmayan yok.
-Ülkeye yeni bir spor bakanı atandı. Bugüne kadar yol haritası yok.
- Ülkemizin en büyük kenti İstanbul ‘2012 Avrupa’nın Spor Başkenti’ unvanını törenlerle aldı. Onun da bir yol haritası yok. Bu unvanı alan Avrupa kentleri ne yaptılar? İnceleyen, bir rapor hazırlayan var mı? Bu yıl içinde halka ve spora katıkısı olacak, sportif ve bilimsel neler yapılacak? Bilen yok.
[[HAFTAYA]]
Ay-Yıldızlı futbol takımlarımızın başına Abdullah Avcı getirildi. Spor kamuoyu bazı çatlak seslere karşın bunu sevinçle karşıladı. Çünkü, Avcı bizden birisi. Bu ülkenin yetiştirdiği, büyük sıfatı taşıyan takımların dizlerini titreten takımlar yaratmıştı. Avcı’yı teknik adamlık döneminde çok yakından izledim.
Özellikle 2004’de 17 Yaş Altı Milli Futbol Takımı’nın Avrupa Şampiyonu olduktan sonra, Güney Amerika’daki Dünya Şampiyonası’ndaki her maçını izledim. Brezilya’ya karşı 4-3 kaybederken bir hakem faciasına çocuklarımızın kurban gittiklerini de yakinen gördüm. Dünya dördüncüsü oldular amma iz bıraktılar. O takımdan büyük takımlara yıldızlar yetişti.
[[HAFTAYA]]
Abdullah Avcı’yı 11 Altın Adam jürileri yılın teknik adamı seçerek ödüllendirdi. Şimdi o milli takımların başında. Ona hepimizin destek olması lazım. Sözleşmesini yaparken küçük adam olmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediyespor takımından helallik almasını ve gözyaşları ile başarılı ekibinden parlattığı yıldızlardan ayrılırken samimiyetini hepimiz gördük. Artık zaman onu desteklemek zamanıdır. Yapacağı seçimlere saygı göstermeli, ona ve seçtiği yeni takımlara hep birlikte destek vermeliyiz. Milli takımı her zaman bizim, kendi çocuklarımız başarıya götürebilir. Bunu Şenol Güneş’te, Fatih Terim’de görmüştük. Abdullah Avcı’nın yapması gerekenleri şöyle sıralamak isterim:
Tüm zamanını Türkiye liglerinin tümünü (bizzat veya videodan) izlemelidir. Çünkü milli takımlara seçilecek değerler her ligde vardır.
Liglerdeki takımların teknik adamları ile devamlı temasta olmalı. Bilgi almalı, danışmalı ve konuşmalıdır.
Rakip takımların ülkelerinde ona yardım edecek, raporlar verecek güvenilir elemanlar seçmelidir.
13 Temmuz 2011 günü Türkiye Cumhuriyeti’nin 61’inci hükümeti 322 evetle güvenoyu almıştı. Kabinede yeni bakanlıklardan birisi yeni bir bakana emanet edilmişti. Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Suat Kılıç. Aradan 4 dolu ay geçti. Ülkenin pek çok bakanı yol haritalarını açıkladılar, kadrolarını uzmanlardan kurdular. Amma bu son bakanlıkta hızlı dünyada, hızlı Türkiye’de alışılmadık bir yavaşlık hakim.
[[HAFTAYA]]
* Spor kamuoyunda iktidarın alçak gönüllü tutumunun tersine; sayın bakanın herkese yüksekten baktığı kanısı her yerde söyleniyor.
*Tek hızlı olduğu iş Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) işlerine karışmak ve kanunen bağımsız olan bu kuruluşa yön vermek.
* Nedeni açıklanmayan bir kararla ilk olarak illerin tüm spor bölge müdürlükleri donduruldu. Bu arada Akdeniz Oyunları ve Mersin için çok önemli olan her konuda bilgisi ve emeği bulunan Gençlik ve Spor Müdürü Emrullah Taşkın görevden alındı. Niçin bilinmez Hatay’a tayin edildi.