Belediye reislerinin istifa serüveni, itiraflar, CHP suçlamaları, Fetö’sü metösü, Barzani’si, İbadi’si, Zarrab’ın itirafçı olma korkusu ve tabii Amarika’sı ile yani bol gündemle yoğrulup gidiyorduk.
Ama o ne?
94’üncü yıl yaklaşırken, hava soğuyordu ama, gök alışılmışın dışında aydınlanıyordu. Nasıl kutlanacağı haberleri arş-ü alaya çıkmıştı. Çaresiz, bu 29 Ekim havası iyi Cumhuriyet ve Atatürk yaptı. AK Parti de Atatürk’ü keşfetti. Çünkü Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i içselleştiren Gezi’nin büyüyen gençleri artık ağırlıklı seçmen profilini oluşturuyordu.
Çare bu profile uzanmak, ulaşmaktı. Atatürk ve Cumhuriyet diyerek. ‘O’ kalemler bile “Aziz Atatürk” dediklerine göre vardı bir hikmet. Velhasıl 29 Ekim’de herkes Atatürk gömleği giymişti.
Tek falso, Atatürk düşmanı kişinin Beştepe resepsiyonunda olması ve Erdoğan ile poz vermesiydi. Keşke olmasaydı. Tüm Türkiye’de sokaklarda ise, 7’den 70’e Cumhuriyet’in bekçileri gözleri kamaştırdı.
Artık Türkiye’deki bu coşkuya bakın ve uzun uzun düşünün. Silinebilir mi Atatürk, yıkılabilir mi Cumhuriyet diye. Evet bir Cumhuriyet Bayramı daha geçti.
Herkes senin ve Cumhuriyet’inin değerini en güçlü şekilde bir kez daha anladı Atam. Senin bir dünya lideri olduğunu, dünya liderlerinin de teslim ettiği değerini. Şimdi 10 Kasım geliyor. Ölümsüzlüğünün tarihi. İçimizden ağlayacağız. Bir Başkomutanın, yoktan var eden devlet adamının, bir reformist liderin, 79 yıldır sönmeyip, her geçen yıl alevlenen sevgisinin ardından.
'Külünk' name
Ara sıra olmadık laflar eden bir AKP milletvekili Cumhuriyet Bayramı’nda yine saçmaladı: “Mustafa Kemal, Fetö’nün arkasındaki güç tarafından zehirlenerek öldürüldü. İsmet İnönü de suç ortağı” diye. Nedense iktidardan da hiç ses çıkmadı. 15 Temmuz ihanetinin başı Gülen’in doğum tarihine baktım. 1941. Ne güçmüş bu dedim. Doğmamış çocuğa don biçmişler. Sonra da bu milletvekilinin ‘Külünk’ soyadı ne demekmiş diye aradım. “Taş parçalamakta kullanılan iki ucu sivri kazma” demekmiş. Bitti. Bu kadar.
DİLERİM İYİ OLUR
Türkiye yeni bir parti bekliyordu. İYİ Parti bu konjonktürü tam zamanında kullandı. Bundan sonrası önemli. Edilecek laflar, zamanı gelince vaatler ve tabii kadro ve teşkilatlanma... Ama türbeden çıkarak kameraların karşısında edilen duaları, hitap edeceğiniz kitle yemiyor artık. Bir de fol yok yumurta yokken yüzde 19.5’lar filan sizi şaşırtmasın Sayın Akşener. Aklınızda bulunsun.
DİYANET GÖRÜYOR ARTIK
Görmez’in yerine Diyanet İşleri Başkanı olan Prof.Dr. Ali Erbaş, İlahiyatçı İhsan Şenocak’ı görevden aldı. “Kızın pantolonla okula giderken yüreğin parçalanmıyor mu senin. 18 yaşında kaşını alıp, o halde üniversiteye giden kızın için yüreğin parçalanmıyorsa, vallahi kıyamet günü cehennem seni parçalayacak” diyen Şenocak, işine son verilince de kalkıp, “Allah’ın ayetlerini okumak yolunda bedel ödemekten daha büyük şeref tanımıyorum” dedi. Derler ya, hem suçlu hem güçlü.
60 YILLIK RÜYA
Geçen haftanın bence en önemli olayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla, Türkiye’nin otomobili için ‘5 babayiğit’in elini taşın altına koyarak Ortak Girişim Grubu’nu kurmasıydı. Aklı, fikri, çalışanları ve cebi pek beş babayiğite TOBB ve devlet de el verince, 60 yıllık rüya bu kez olacak galiba. Külliye’deki olayın acı tarafı ise Erdoğan’ın sekiz şehidimize rahmet dileyerek konuşmasına başlamak zorunda kalmasıydı. Anadolu Grubu, BMC, Kıraça Holding, Zorlu ve Turkcell’in sahiplerine 80 milyonla beraber ben de teşekkür ediyorum. Banttan ilk otomobil 2021’de inecekmiş. O ilk otomobile de parası ile şartıyla Erdoğan talip olacakmış. Ömrümüz vefa ederse, bu olaya biz de tanık oluruz inşallah.
ALKIŞLI İHANET
Cumhurbaşkanı, “İstanbul’a ihanet ettik. Bunda ben de suçluyum” diyor, ayağa kalkıp alkışlıyorlar. İçişleri Bakanı Soylu, Trabzon’da, “Şehrimizin doğasına zarar verdik. Yaylalarımızı gelecek nesillere bırakamamanın ızdırabı içindeyiz. Bunda ben de sorumluyum” diyor, alkışlıyorlar. İtiraf sezonu açıldı galiba. Ne biçim şakşakçı bunlar. Minicik bebeklerin ellerini çırpıp gülmesi gibi. Bilmem anlatabildim mi?
BU NE COŞKU BEH!
Bakan Zeybekçi söyledi valla: “Ekonomimiz coştu.” İşsizlik yüzde 11, enflasyon yüzde 11.5, faiz yüzde 13, dolar 3.82, euro 4.50 iken hem de. Biraz daha coşarsa zil takıp oynarız artık.
Kıt kanaat geçinenler; Karadeniz’in meşhur tulumu gibi şişirilen rakamlara bakmayın siz. Yukarıda verileri yazdım. Fakirleşme sürecine doğru filan gitmiyoruz. Girdik bile. Dikkat edin ve farkına varın. Yorganlarınızın boyu kısalıyor. Çok iyi durumda olduğumuz ve herkesin bizi kıskandığı söyleniyor ya, o zaman Varlık Fonu’ndaki değerlerimizi, halk ağzıyla ipotek edip, niye Çin’den 5 milyar dolar istiyoruz? Keşke ‘Varlık’ diye yücelteceğinize, ‘Yokluk Fonu’ deseydiniz daha iyi anlardık.
Yazıyı Müjdat Gezen’le bitirelim. Üstad üşenmeyip araştırmış. 1914’de 1 Osmanlı lirası 3.8 dolarmış. 2017’de ise, 3.80 Türk lirası 1 dolar olmuş. Amma da coşmuşuz beh!
DEMOKRATİK
Ağlak başkanın istifa olayını AKP’li Ünal güzelce bağladı. “Cumhurbaşkanımız, demokratik hakkı olan istifaya çağırma hakkını kullandı.” Kimbilir daha öğreneceğimiz ne demokratik haklar vardır. Acele etmeyin. Az sonra.
05 Kasım 2017, Pazar 05:00
Haberin Devamı