Cumhuriyetimizin 98’inci yılını günlerce, çeşitli etkinliklerle kutladık. Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nin açılışının da 29 Ekim’de gerçekleşmesi benim için en güzeli, en anlamlısıydı. Bir başka güzel olay da, Başkent Millet Bahçesi’nin açılışıydı. Kültür, sanat, spor alanlarıyla çocukları sayısız mekanda tabiatla bütünleştiren, Ankaralılara doğayla kucaklaşma imkanı veren bu güzellik, Atatürk Kültür Merkezi’nin arazisini de içine alan bir araziye yapıldı ama nedense Atatürk Millet Bahçesi olamadı. Ne diyelim…
Açılışta Cumhurbaşkanı müjdeledi; yok edilen Atatürk Havalimanı’nın dev arazisi de millet bahçesi olacakmış. Belki orası adıyla kalır ve Atatürk Millet Bahçesi olur. Benim ümidim böyle. Bekleyip göreceğiz.
İLK KEZ BİR ATATÜRK
Atatürk’le başladım, Atatürk’le bitireyim. Büyük kurtarıcının yukarılardan gelen bir resmini gördüm. Kalitesi iyi değildi basamadık. Endişeli bir Atatürk’tü. Oradan Türkiye’nin görünüşüne üzülmüş anlaşılan. Gelin ona söz verelim: Atam, Türkiye Cumhuriyeti senin ilke ve inkılaplarınla, senin çizdiğin yolda, muasır medeniyet seviyesine ulaşacaktır, hiç merak etme! Her türlü iç ve dış mihraklara rağmen... Ne olur, umutsuzluğa kapılıp sen yüzünü buruşturma. 100’üncü yıla az kaldı. Birlikte göreceğiz, inan.
Var mı ötesi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan dönüşü 10 büyükelçiyle ilgili UÇAKTAKİ gazetecilere dedi ki:
“Biz bildiğimizi okuruz. Avrupa Konseyi bildiğini mi okur; okusun. Onlar ne okuyor; dinleriz. AİHM’ninkini de dinleriz, sonra da biz üzerimize düşeni yaparız. Gereği neyse… Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak bu makamda bulunduğum sürece, üzerime düşen görevi dört dörtlük yaparım. Acaba şu ne der, bu ne der; bunlara hiç bakmam. Benim aldığım terbiye bu, yetişme tarzım bu. Ölene kadar da aynen bu istikamette devam ederim, devam edeceğim.” BU KADAR.
İnat yapar gibi
‘BionTech’in patronları, Türk kökenli bilim insanları, aylar önce hem Bakan Koca, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından davet edilmelerine rağmen, bir türlü vakit bulup da Türkiye’ye gelemediler’ diye yazmıştım geçen hafta ve bunu ayıplamıştım. Ama Selanik’e gidip ödül aldılar. Sonra da sanki inat yapar gibi İspanya’ya gidip Asturias Prensesi Ödülü’nü kralın elinden aldılar.
Sayın Erdoğan, bizim de birçok ödülümüz var. Ne olur birini Türeci ve Şahin’e vereceğinizi açıklayın da almak için gelirler mi yoksa Eczacıbaşı Onur Ödülü gibi elçilikte mi alırlar, görelim. Gerçekten çok merak ediyorum.
Misafirin muzu
Sokak röportajı sırasında bir kadının bir Suriyeliye, “Biz muz yiyemiyoruz, siz kilolarca muz alıyorsunuz” demesi üzerine, Türk halkının geçim sıkıntısıyla dalga geçen, hatta Atatürk’e ve Türk Bayrağı’na hakaret eden muz yeme videolarını sosyal medyada yayınlayan Suriyelilere yönelik şikayetler yerine ulaştı ve yakalanmaya başladılar. Yakalananlar, Göç İdaresi’ne sevk ediliyor ve işlemleri tamamlananların misafirliği bitiyor. Nihayet!