Dün büyük kurtarıcımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaratıcısı, dünyanın kabul ettiği asker ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 80’inci yıldönümüydü. Dün yine onu dinledik, kahramanlığını, insan sevgisini, devrimciliğini, asaletini, şıklığını seyrettik. Ben de, bir gün sonra, bir tarihi vesika ile, hem onu, hem de silah arkadaşı, yoldaşı İsmet İnönü’yü birlikte anmak istedim.
Türk basınının usta fotoğrafçısı Sökmen Baykara’nın bir fotoğrafı ile. Baykara’nın altına düştüğü not ise şöyle: “ismetinönü, her10kasım’da,herkestenönce anıtkabir’egider,getirilenbirkoltuğa oturur,mustafakemalatatürk’lesessizce dertleşirdi.Buritüelölenekadarsürdü.”
Geçti ama yazmazsam olmaz. Bu da İstanbul Erkek Lisesi’nde sınıf arkadaşım Abdullah Kiğılı’nın 10 Kasım anonsu: “markası ne olursa olsun, düğmesi kopmuş veya sökülmüş ceketlerinizi 9 kasım’da kiğılı mağazalarına getirin, ücretsiz dikelim. 10 kasım’da önümüzü birlikte ilikleyelim.” Muhteşemsin Apo.
ŞEYTANLIK HA!
Din İşleri Yüksek Kurulu,yani Diyanet, durup durup bir fetva yayınlar. Önce şaşırtıp,sonra güldürür. Geçen hafta yine gündem oldular. “Solelle şeytanlar yemek yer” diyerek. Aslında bu fetva Şubat ayında yayınlanmıştı ama,demek ki o sıralar gözden kaçmış. Tekrarlamadan önce keşke internete girip bir baksalardı. Dünyanın gelmiş geçmiş büyük mimarlarının, ressamlarının, bilim insanlarının, mucitlerin, hatta büyük artist ve futbolcuların solak olduğunu görürlerdi. Baksalardı fikirleri değişir miydi onu bilemem. Ama Türk siyasetinin ilk solak başbakanı, bugünün Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın tahtaya sol elle yazı yazarken, ya da madende anı defterine yazarkenki videolarını görselerdi, kesin bu fetva yayınlanmazdı. Ne güzel, Binali Bey bile kale almayıp iki laf etmedi. Herhalde, ‘Bu fetva benim için yok hükmündedir’demiştir. Eh, Diyanet böyle fetva verirse, Selçuk Üniversitesi’nden bir akademisyen de, hem de bir profesörün danışmanlığında, “Kur’an ve sünnet rehberliğinde şeytanla mücadele edecek insanın eğitimi” başlıklı doktora tezi hazırlar. Demirel’ce sorayım. “vaaamı bunun bir başka izah tarzı.”
29 EKİM VE TROYA
Kampala(Uganda) Büyükelçimiz Sedef Yavuzalp, 29 Ekim resepsiyonunda giydiği kıyafet, medyada magazin konusu yapılarak adeta linç edildi. Merkeze çağrılan büyükelçimizi tanıyan arkadaşlarıma sordum. Bakın nasıl anlattılar. “Çağdaş görüşlü, Atatürkçü bir diplomattır. Eşi de bir büyükelçidir. Kayınpederi de emekli Büyükelçi Ercüment Yavuzalp’tir. Dışişleri camiasında çok sevilirler. Sedef hanım ressamdır ve sanatı ile ülkemizi tanıtmaya çalışan bir sanatçıdır da. Kültür Bakanlığı 2018’i Troya Yılı ilan ettiği için, resepsiyonda, hem tanıtım, hem de dostluk yansıtmak istemiş, ancak seçtiği kıyafet sıkıntı yarattı. Tabandan hariciyeci olan böyle bir diplomat harcanmamalıdır.” İşittiklerim bunlar. Tabii, “Günün anlamı hoşluk kaldırmaz. 29 Ekim’in tek konsepti Atatürk ve Cumhuriyet’tir” diyenler de var. Belki de haklılar. Bakalım bakanlığın kararı ne olacak. Merakla bekliyorum.
CIZZZZZ
Erdoğan, et fiyatlarındaki artış için: “Bunu refah seviyesindeki yükselişle birlikte talepteki artmaya bağlıyorum.”