Telefonum eskimişti, bir de düşürünce önü arkası çatladı ve yeni bir tane almak farz oldu. Bundan size ne değil mi? Değil. Sizi de ilgilendiriyor. Türkiye’de yılda 12 milyon cep telefonu satıldığına göre, siz de potansiyel bir ilgilisiniz. Çünkü aldığınız telefonun yüzde 10’u kadar da TRT’ye bandrol parası ödeyeceksiniz.
Yani diyelim ki beğendiğiniz telefon 3 bin lira. 300 de TRT’ye, oldu 3 bin 300 lira. Güle güle kullanın. Sizi bilmem de ben hiç TRT seyretmiyor gibiyim. Bu ne parası. Tarafsız olması gereken devlet kuruluşu bilmem kaç kanalda AKP yanlı 7/24 yayın yapsın diye mi. Muhafazakarlığın ve dindarlığın olur olmaz yapımlarla suyunu çıkarsın diye mi. Demokratik, laik Türkiye’de muhalefete 20’de bir oranında yer verilsin diye mi. Zaten harcadığım elektrikten vergi adı altında haracı alıyorsunuz ama tabii yetmiyor.
7 bin kişiye 660 milyon lira maaş ödendikten sonra. Sanmayın ki bu maaşı alan personel kanalların programlarını yapıyor. Hayııır. Olur mu. Ele avuca gelen, seyircisi olan yapımlar dışarıda yapılıyor.
Yani TRT’de değil. Dışarıdaki profesyonel torpillilere. Kaça? Sıkı durun. Geçen sene bu yapımlar için tam 750 milyon lira ödenmiş. Kim ödemiş? Bizler. 2017’de bakalım bu bilanço nasıl oluşacak? Olmazsa bandrol var. Yapıştırırsın vatandaşın bi yerine olur biter. Yani uzuuun lafın kısası, yıllar sonra telefonumu değiştirmek istedim, bakın ne oldu. Tam telefonu elime aldım, “duuur” dedi birisi. Yoksa bandrolü yüzde 10’a çıkarmak için beni mi kolluyorlardı.
İçime kuşku düştü valla. Bu arada sizleri de yaktım. Affola.
Züğürt tesellisi
İstinye’de oturan kızım, çok yakın olduğu için evinin salonu olarak İstinye Park’ı kullanır. Hep orada. Geçtiğimiz hafta onun ısrarıyla ben de milli oldum ve ilk defa İstinye Park’a götürüldüm. Zaten gittiğim AVM sayısı bir elin parmaklarını geçmez. POSTA, Trump AVM’nin üstünde ama inanın orayı da yemek mekanları dışında bilmiyorum. Öncelikle AVM kültürü ve kalabalık bana göre değilmiş. Şaşırdığım konu ise İstinye Park’ın Arap turist kalabalığı. Kendinizi bir Arap şehrinde sanabilirsiniz.
Her yanda siyah peçeli kadınlar ve bir sürü çocuk. Arapların dışında turist göremediğim için de çok üzüldüm. Kızımın dediğine göre eskiden Avrupalılar, Asyalılar çokmuş ama şimdi yokmuş. Yok olduğu İstanbul’daki otellerden de belli zaten. Fiyatlar düştüğü için işten çıkartılan personeli de arkadaşlarımdan duyuyorum. Vah İstanbul’a. Ancak Arapların alışveriş yapması, para harcaması sevindiğim konu oldu. Ona da şükür diyelim.
Amerika farkı
Şu Amerikalılar alem insanlar. Demokrasiyi, özgürlüğü sonuna kadar yaşarken, espride de sınır tanımıyorlar. Halkın yarısından fazlasının sevmediği ve onaylamadığı ve Amerika’nın başına iş açmasından korktuğu Trump’ın başkan olmadan önce attığı tweet’leri bakın bir açıkgöz nasıl değerlendirmiş. Bu tweet’lerin basılı olduğu tuvalet kağıdı Amerika’da olay olmuş. Kullanmasa da herkes bu espriyi satın alıyormuş. Orası Amerika.
Bravo Pegasus
Ben yeni gördüm. Pegasus Hava Yolları personelin isim brövesinin üstüne Atatürk ve imzasının kabartmasını koymuş. Bayıldım.
Hiç Pegasus yolculuğum olmadığı için ne zamandan beri var bilmiyorum. Düşünenin, uygulayanın aklına sağlık. İyi ki varsınız.
GÖKOVA'NIN BAĞRI DELİNDİ
Çok eski arkadaşım, eski ünlü gazeteci Nükhet Tatari çekip, yazıp yollamış. Yazı Bodrum’da geçiren Nükhet yine gazetecilik yapmış.
Diyor ki: “Beyaz adam Gökova’ya da geldi. Toprağın bağrını deldi. Güzelim Değirmenbükü’nün Okluk koyunda başlayan duvar, Malderesi’ne dönüp denize kadar iniyor. Çam ağaçları kesilmiş, açılan yol hançer gibi denize saplanıyor. Çamların arasından iki katlı binanın inşaatı görülebiliyor. Onun arkasında da korumaların konutları yapılıyor. Uzun ve yüksek duvarın iç tarafı yeşil, dışı beton. Yazıklar olsun. Senede kaç gün kalabilecek acaba. Ya da kalabilecek mi. 3-5 gün için tabiatı katletmeye değer miydi. Bu bölgeye karadan ve denizden yaklaştırmıyorlar. Gökova’nın en güzel koyu gelecek yıl teknelere kapatılırsa, hiç şaşırmayalım. Eskinin kadınlar plajı gibi denizi de paravanla çevireceklerdir. Eyvah, eyvah.”
Kalemine sağlık Nükhet. İmzanı attın yine.
N'aapsınlar
Üniversiteye girişte imam hatiplerin başarı oranı yüzde 18’de kalmış.
Amaa, üniversitelerde on binlerce boş kontenjan kalırken, ilahiyatların hepsi dolmuş. Ne yapsın çocuklar. Neredeyse kadro ataması garanti ilahiyatta. Bütün mesele iş bulmak, karnını doyurmak.
Bayram geliyooor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar krizinin Ramazan Bayramı’na kadar bitirilmesini istemişti hatırlarsanız. Ama olmadı. Dinlemediler onu. Önümüzde bir bayram daha var. Kurban Bayramı. Baksanıza şimdi de kurbanlıklar karıştı. Hem de budu senin, kolu benim kavgası. Sanki kayıkçı kavgası gibi. Valla bizden günah gitti. Kendileri bilirler.
Kimden olursa olsun, biz kavurmayı yeriz artık.
13 Ağustos 2017, Pazar 05:00
Haberin Devamı