Elçin’le her bayram değişmeyen bir bayramlaşmamız vardır. O, İstinye’den Çiftehavuzlar’a çok çabuk gelmelerini hep İstanbul’un boşalmasına bağlar. Ben de, İmamoğlu’nun hep tekrarladığı 16 milyon, bana göre ise en az 18 milyonluk nüfusa dayanarak, “Kızım 16 milyon nereye boşalır” derdim. Ama, bu bayram… Ailenin en büyüğü olduğum için sadece birinci gün, o da rezervasyonlu ve sağ eli kalbe götürerek öpüşmeli ziyaretçilerimiz için sabah börek, çörek alışverişine çıktım. Ve şaşırdım. Caddede, ne insan, ne de araba vardı. Geldiğinde de, ilk defa kızıma “Bu bayram sen haklısın” dedim.
KREDİLİ TATİL ÇILGINLIĞI
Peki, neredeydi bu insanlar? Gazetelerden ve ekrandan gördüğümüz dehşet fotoğraflarına göre Anadolu’ya, çoğunlukla da sahillere akın etmişlerdi. Milyonlarca kişi… Virüs bayramı yapmaya… H Ekonomi canlansın, turizm sektörü şoktan çıksın diye her yeri açtık. Sınavları bile öne çektik.
Turist gelebilsin diye testi zorunluluktan çıkardık. Eh, bir de vatandaş tatile gitsin diye 36 ay vadeli tatil kredisi verince… Böylesine kritik bir dönemde bayramı geçen senekinden farksız yaşadık. Hatta bir çok ilde Covid-19 patlaması yaşandığı resmen açıklandı. Göz göre göre.
SORUMSUZLARA DUYURULUR
Covid-19, bir enfeksiyon hastalığı olarak başlayıp, sistematik bir hastalığa dönüştü galiba. İnsanlığın başına uzun yıllar büyük dert açacak küresel bir soruna evrildi. “Aşı da aşı” deniyor da, uzmanlar 2021’in ilk aylarından bahsediyor. Çırpınan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Kolaya kaçarsak, zoru birlikte yaşarız. Tedbir alın” diyor ama, dinleyen kim.
Mesafeye, maskeye, hijyene direnen çoğunluk, ‘bana bir şey olmaz’ cahilliği ile ülkeyi yine tehlikeli noktaya yaklaştırdı. Görünen o ki, başa dönüyoruz. Dönüyoruz ama, insanları yine evlere kapamak, sokağa çıkışı engellemek, işyerlerini tekrar kapatıp ekonomiyi durdurmak kolay değil. Hatta imkansız. Peki ne yapacağız? Daha sıkı kontrol. Nasıl tahsil edileceğini bilmiyorum ama caydırıcı ceza iyi fikir. Çünkü, sağlık çalışanları feryat ediyor, “Yeter artık” diyorlar. Açıklanan rakamlardan şüpheliler.
İlk üç gün alkışlayıp sonra unuttuğumuz sağlık personellerini hatırlayalım. Hem sizin, hem de kendilerinin sağlığı için mücadele ediyorlar. Tekrardan, aylarca ailelerinden ayrılmak istemiyorlar. Ve son sözleri: “Bu işi önemsemeyenlere hakkımız haramdır.” Sonuç: Olan yine biz 65+’lara oluyor. Bayramdan sonra en yetkili ağızdan kaldırılacağı söylenmişti ama unutuldu. Ömrümüz oldukça, baharı bekleriz artık.
ÖYLE DEĞİL
Beyrut’taki atom bombasını andıran patlama ile, Kanal İstanbul yeniden gündem haline getirildi. Neymiş, patlayan tonlarca amonyum nitrat altı yıl önce İstanbul Boğazı’ndan geçmiş. Ya patlasaymış… Boğazlardan geçen gemi sayısı da 2006’dan beri her yıl artıyormuş. Hayır! Araştırdım, 2006 yılında 54.480 gemi geçmiş. 2018 yılında, yani Kanal İstanbul’un dile düştüğü yılda ise 41.103 gemi geçmiş. Bu pandemi yılında ise daha da azdır. Ee, o zaman…