Yine deprem, yine keder. Ancak bu sefer bilanço çok acı oldu. 41 ölüm, 1600 yaralı. Halen tedavide olan yüzlerce kişi. Yüreklere su serpen ise, 45 kişinin enkazdan kurtarılmasıydı. 58 ev tamamen yıkıldı, 1800 ev ise, ağır ve orta hasarlı. Neticede onlar da yıkılacak. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. İlk söylenenler müteahhitin malzemeden çaldığı idi tabii.
Hayır. Eksik olan, akıl ve bilgi idi şimdiye kadar olduğu gibi. Siz ruhsatlardan mimar imzasını da kaldırırsanız olacağı budur. Aynı günlerde Küba’da da deprem oldu. Hem de, 7.7 şidetindeydi. Bir kişi dahi ölmedi. Çünkü, o rejimde bilginin önemi çok büyük. Yanı sıra orada imar affı diye bir gariplik de yok. Olamaz da.
3 bakanlı koordinasyon
Bu tabiat olayının, acıya acı katmayan olayı ise, devletimizin saatler içinde üç bakanı, Kızılay’ı, AFAD’ı, itfaiye kurtarma ekiplerinin yanında, büyük illerin mobil ekmek ve yemek teşkilatları, sayısız sivil toplum kuruluşları ile Elazığ’da olmasıydı. Türk milleti, öyle bir birlik, beraberlik sergiledi ki, bu ilerisi için de ümit veren bir güzellikti. Tırlarla yardım malzemeleri ulaştırıldı. Hâlâ da gönderiliyor.
Aklım almıyor
Deprem oluyor, Kandilli anında depremin şiddetini açıklıyor. Elazığ’da da öyle oldu. 6.8 dendi. Ancak AFAD hemen devreye girdi ve 6.5 dedi. Sonraki artçılarda da, AFAD hep birkaç dizyem az açıkladı. Neden anlaşamıyorlar aklım almıyor. Birisinin aleti hatalı ama kimin.
Çıbanbaşı
Bunca koşuşma,belki bir can daha kurtarılır çabaları arasında fırsat kollayan bir pislik timsali çıktı ortaya.YTÜ’de profesörmüş hem de.“Çocuk evliliklerinin yasaklanması depremi getirdi” diye bir paylaşım yapıverdi. Tepkiler çığ gibiydi.Ancak üniversite yönetiminin iki gün sonra “İnceleme başlatıldı” açıklaması yapması ise manidardı.
Ve sosyal medya
Bu kez Türkiye ile aynı kulvarda değildi. Tamam bazı kurumlar ile ilgili suistimalleri ortaya çıkardılar ama, daha çok kötülük yuvası bir platform işlevi gördüler. O günlerde yeri değildi. Ama onların oksijeni şerefsizlik olunca…
Son söz
Vefat eden 41 yurttaşımıza rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Ve diyorum ki, bu gibi afetler asla kader değildir. Allah’a bağlayanlar dindar, insan unsuruna ve bilimsel gerçeklere uymamaya bağlayanlar ise asla dinsiz değildir. Biline.
Birer cümle ile…
● Cumhurbaşkanı Erdoğan: Deprem olaylarında teslimiyetin en güzelini veriyoruz.
● Diyanet Başkanı Erbaş:Depremde vefat edenler ‘hükmen’ şehittir.
● Kızılay Başkanı Kınık:Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır. O zaman kaçırmayın, kaçının. Olsun bitsin.
PAZAR NEŞESİ
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Antalya’da katıldığı “Hayırseverler Buluşması”nda 93 yaşındaki Ayşe Boztepe’nin yanına gidip, “Siz hürmet etmeye geldim” deyince, bakanı tanımayan yaşlı kadın, “Oğlum senin görevin ne?” diye sordu. Bakan Selçuk’un cevabı herkese kahkaha attırdı. “Bana ‘Milli Eğitim Bakanı’diyorlar teyzecim.”