Türkiye’de siyasi yönelişlere bağlı, kocamaan 2 grup var çok uzun zamandır. Bizden ve bizden olmayanlar. Olmayanlar da alt kollara bölünüyor. Neyse. Biliyorsunuz. Ancak, 22 Mart’tan beri, bir özel grup daha ihdas edildi. “Risk grubu”. Ya da 65 yaş üstü grubu. Yani bizler. Hiç şikayetim yok. Hatta saygın tanımlamalardan memnunum bile. Ancaak… Evet, ancak, 65 yaş üstünün zorunlu tutukluluk hali rahatsız etmeye başladı. Çünkü, 65 yaş üstü demek, ununu elemiş, kalburunu asmış kişiler grubu demek değil. İnanıyorum ki, yarıya yakını hâlâ faal kişiler. İşte bu kişileri sen tut ev hapsine at. Açık cezaevinden bile beter. Çünkü bu özel grup için hareketsizlik de olumsuz şekilde sağlığı etkiliyor. Adı üstünde risk grubu.
BENCE DOĞRUSU
Bu hafta da evdeyiz. 31 şehirde genel izolasyon. EGM yalanlandı ama, yanlış. 23/26 Nisan’da da, tüm Türkiye’de uygulanmalı bu sokağa çıkmama durumu. Çünkü, hem 23 Nisan var, hem de ertesi günü Ramazan. Ve de ilk teravih ve sonrakiler. Sosyal mesafenin yok olacağı günler, geceler. Benimki iddia değil temenni sadece.
Plansız Cumartesi/Pazar’ın bulaşma neticelerinin bu günlerde belli olacağını söylüyor Bilim Kurulu. Vaka sayısında önemli bir artış olursa, (Allah korusun) yandık. İsterseniz biz yine de iyiyi düşünelim ve gelelim bizim özel tutuklulara.
Diyorum ki, bir hafta sonu da, 1/65 yaşı evde tutun, teskeremiz Allah’ta olduğuna göre, bize de ev izni, çarşı izni verin. Bir bakalım dünya değişmiş mi. Caddede yürümek, marketten alışveriş yapmak nasıl bir şeymiş. Hatırlamaya çalışalım. Zaten ölümlerin çoğu bizim gruptanmış ya, o zaman bırakın atın ölümü arpadan olsun.
HAYDİ SAYIN KOCA
Sosyal medyada son günlerin en dramatik durumlarından biri Covid-19 tanılı hasta yakınlarının, antikor tedavisi için kan arama yakarışları. İçim parçalanıyor. Bir ümit diye ağlıyorlar. Her gece ekrandaki hocalarımız sayesinde hepimiz birçok tıbbi terime aşina olmanın ötesinde öğrendik de.
Bunların biri de “filyasyon”.Bakan Koca’nın dediğine göre de, vaka, süreç takibi yapan, veri depolayan, yüzlerce filyasyon ekibi varmış. Üçer kişiden oluşan. Koca’ya hadi dememin de nedeni işte bu. Merkezi bir organizasyonla, data otomasyonu sayesinde, süreç ve veriler elde olduğuna göre bu kan arayış çırpınışları bir düzene sokulamaz mı acaba. Çünkü hasta yakınları bu yükü kaldıramıyor.
Bir cevap gelene kadar hasta gidiyor. Haydi Sayın Koca. Sizin için zor olmasa gerek. Perşembe akşamı toplam iyileşen hasta sayımız 7.000’di. Bunların yarısından kan alınabilse, kayıp sayımız nasıl düşer. Düşünmesi bile güzel.
GELMEDİ VALLA
Başlıkta “Bir maruzatım var” demiştim ama, şimdi aklıma geldi. İki imiş meğer. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bizlere poşet içinde kolonya, maske, bir de mektup gönderecekti ya, valla bize gelmedi hâlâ. En az 20 arkadaşıma sordum, onlara da gelmemiş. Kolonyayı kullanır maskeyi çarşı iznimizde takarız, mektubu da, torunlarıma gösteririm diye düşünmüştüm ama olmadı. Hepsi bu.