Ders yılı dert yılı olmasın

Yeni bir ders yılı başlıyor. Bir buçuk yıl sonra öğretmen ve öğrenciler yüz yüze. Ancak yarın başlayacak yeni eğitim ve öğretim yılına hazırlanan öğretmenlerden yüzde 88’i ilk aşısını olmuş. Sağlık Bakanı, “Henüz aşı olmamış öğretmenler de yakında bizlere örnek olacaklar” diyor.

Peki bu ne demek? Öğretmenlerin yüzde 12’si hiç aşı olmamış demek. Sadece bu kadar mı? Karşılarında oturan yavruların, ana-babalarından acaba yüzde kaçı aşı olmadı? Bilinmiyor.

YÜZ YÜZE EĞİTİMDEN DÖNÜŞ YOK

Herhalde, Milli Eğitim Bakanı, öğretmenleri zorunlu aşı yaptıramıyor ama aynı bakan aşı olmamış öğretmeni, öğrenciyle aynı sınıfa sokmama yetkisine sahip olmalı. Hem de bugün 20 bin yeni öğretmen atamışken. Duyduğuma göre, aşısız öğretmenlerden haftada iki kere PCR testi istenerek aşıya zorlanacaklarmış. Doğrusu. Her şeye rağmen “Yüz yüze eğitimden dönüş yok” kararı da açıklandı.

N’OLUR AŞINIZI OLUN

Ayrıca yarın üniversiteler de açılıyor ama hepsi 18 yaş üstü olmalarına rağmen onların aşısından bahsedilmiyor. Yüzdesi de yok. Yerleşkelerde tüm tedbirler alınmıştır deniyor sadece. Daha 1 Eylül’de, vaka sayısı 24 bin, vefat sayısı 290’dı. Ve Bakan Koca acı gerçeği o gün açıkladı: “Bu durum böyle devam ederse, iki haftada 4 bin yeni kaybımız, 335 bin vaka sayımız olur.” Düşünün artık. Bizim dört katımız nüfusa sahip Amerika’da aynı gün vefat sayısı 281’miş. Aman işimiz Allah’a kalmasın. Siz yine de hiç aşı olmadıysanız olun. Zamanı gelince ikinciyi de... Çünkü tek çare bu. N’olur…

5816 sayılı kanun

30 Ağustos Zafer Bayramı’mızı 99’uncu defa milletçe coşku içinde yaşadık. Ne güzel. Büyük acımın içinde bile, kocaman bayrağımı asmayı unutmadım. Ancak çevremdeki apartmanlara baktıkça da üzüldüm. Yüzden fazla dairede sadece 11 bayrak asılıydı. Haydi, herkes yazlıktaydı diyelim ve mazur görelim. 29 Ekim’de tekrar bakacağım.

Ancaak, 30 Ağustos’ta bile ülkesinin kurucusuna kin kusan, “Kafir” diyen, kocaman bez resimlerini ters asabilen bu şerefsizler nasıl türedi, gerçekten merak ediyorum. Ve düşünüyorum. 1951’de kabul edilen, 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanunu vardı, nerede o kanun? Hiçbir hakimin, savcının kapağını açıp bakmak aklına gelmez mi? Yoksa yürürlükten kalktı da benim mi haberim yok?

Bunca kara, kapkara propagandaya rağmen, kimse silemiyor onun adını. Söndüremiyor ışığını, gönüllerdeki sevgisini, aşkını…

Sizler sayesinde.

Bu ilk mi acaba?

Konser için üç gün önceden Kıbrıs’a giden Bülent Ersoy’un 20 kişilik saz ekibinin aldıkları PCR testlerinin sahte olduğu Ercan Havalimanı’ndaki görevli bir memurun gözünden kaçmayınca skandal patlak verdi. Ama ne oldu? Özel bir hastaneden, özel bir ekip alana gitti ve testlerini yapıverdi.

Sahte evrak sunmaktan tutuklanması ya da sınır dışı edilmesi gereken ekip, otel ve otelde konseri izleyecek konuklar mağdur olmasın diye serbest bırakıldı. Demek ki Bülent Ersoy’un konseri, ülkenin itibarından daha önemliymiş. Çok yazık!