Hukuk bitti hadi çocuklar

OHAL’le ihraç edilmelerinin ardından başlattıkları açlık greviyle “işimi istiyorum” diyen, grevi bitirmeyince de tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, zorla götürüldükleri Sincan Cezaevi hastanesinde büyük ümit bağladıkları AİHM kararını aldılar. Türkiye’deki hukuk yolları tıkanan Nuriye ve Semih’e AİHM de yolları kapattı.

AİHM, 24 hekimin raporuna rağmen “Devlet onlara gayet iyi bakıyor. Şimdilik hayati bir tehlikeleri de yok” diyerek şaşırtıcı bir karar aldı.

Evet Nuriye ve Semih, bir onur savaşı verdiniz, hâlâ da veriyorsunuz. 150 gün oldu. Türk halkı sizi çok iyi tanıdı. Hareketiniz halkın vicdanında hak ettiği yeri buldu. Ama artık hayatınızı ortaya koymanın bir anlamı kalmadı.

Hayat da değil, olası kısmi sakatlıklar yaşamak kimseye bir şey kazandırmayacak. Hele hele heykelinizi de dikmeyecekler. Onun için çocuklar gelin bitirin bu işi. “İşimi istiyorum” dediniz, terörist bile oldunuz. Bir büyüğünüz olarak rica ediyorum.

Bitsin artık bu açlık. Zamanla sıhhatinize tekrar kavuşun ki, mücadelenize devam edin. Kazanın, kahraman olun.

Yoksa bilin ki unutulacaksınız. Hadi çocuklar.

SUS KONUŞ FARK ETMEZ

“Oh, emekli oldu” demiştik ama olmamış. İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne rektör olacakmış. Bırakın olsun. Bize ne. Hiç olmazsa ne diyecek diye ağzına bakmaktan kurtulacağız.

Hak, hukuk cinayetlerini, çocuk tecavüzlerini, kadına şiddeti her gün görüp duyan ama din adamı gibi davranmayan, küçük meselelerde iki laf edip, büyük olaylarda herkes konuşurken susan, bazı çıkışlarını havada bırakan, yalanlarına ortak olduğu gücün elinde adeta oyuncak olan eyy Görmez Hoca. Şimdi ister duy, ister görme. Kimsenin gözü sende olmayacak artık. Rahat et. Bizden sana bir zarar gelmez ama Cübbeli denen adamı bilemem. Artık hesaplaşırsın herhalde.

Olmaaaz paravercem

Her köşe tutucu demediğini bırakmadı. Ben dahil. Ama sen de ya duymuyorsun ya okumuyorsun be birader. Marj hep üç gün. Kebapçı konuşması üç gün, tazminat meselesinde üç gün. İşi sonradan aydınlatıyorsun.

Meğerse sen istifa etmişsin, Demirören Bey kabul etmemiş, üç gün sonra işten çıkarmış. Herhalde anlaşmandaki tazminatı alasın diye. Ama dedim ya, her köşeden bir veryansın başladı. Sosyal medya daha acımasızdı tabii. Öğrendik ki, bir günahın yokmuş. Gönlü bol başkan zevahiri kurtarmak için, parayı cebinden de ödeyebilir.

N’olacak öder de. Koyar mı? Ha, o zaman sen de her ay işsizlik maaşını bir altyapıya bağışlarsan ne güzel olur. Ben bağışlamam ama, senin de ihtiyacın yok be hoca. Değil mi?

Şeriat oyunları perde açtı

Acaba neden çoğaldı bu tek perdelik şeriat oyunları. Meydanı mı boş buldular, yoksa birileri işler pek iyi gitmiyor şimdi sıra sizin. Haydi sahneye mi dedi. Siverek’de, yukarıdan mesaj alan herif ‘dinimizde putperestliğe yer yoktur’ diye Atatürk heykeline saldırıyor budama bıçağıyla.

Nedense bütün meczuplar da Atatürk’e sarılıyor. Be serseri, sen dilek dilenen, çaput bağlanan Atatürk heykeli gördün mü? Put nedir bilir misin? Valinin meczup teşhisi de tutmadı.

Hakim tutukladı. Bakalım kaç gün kalacak. Zübeyde Hanım’a söven gibi olmaz inşallah.

GERÇEKTEN KARIŞMA

Susmuyoruz dediler. Korkmuyoruz dediler. İtaat etmiyoruz dediler. Başı açık ve kapalılar hep birlikte. Kıyafetime karışma dediler. Yıl olmuş 2017 aşamadık bu garip gericiliği hâlâ. Maçka Demokrasi Parkı’ndaki olay da işin tuzu biberi oldu. Şimdi kadınlar her gün bir yerde toplanarak “Kıyafetime karışma” diyor. Kutuplaştırmaya direnerek. Diyecek de. Sen de karışma lan.

77 NUMARA

Gökhan Gönül, Fenerbahçe’de 77 numaralı formayı giyiyordu. Beşiktaş’a geldi. 77 numaralı forma Lens’e verildi. Ama garipliğe bakın. O da Beşiktaş’a transfer oldu. Fenerbahçeliler bile işi şakaya vurdular. “Bu yıl 77 no’yu Aziz’e giydireceğiz” diyorlar. Tabii onun da Beşiktaş’a gelecek hali yok ama emekliliğe transfer olur artık.