16 milyonluk, kayıtsızlarla belki de 18 milyonluk İstanbul’da oy verme hakkına sahip 10.5 milyon İstanbullu, bu sabah omuzlarında ağır bir yükle kalktılar. Şubat ayında başlayıp, dün biten laf bombardımanı İstanbulluları perişan etti.
Diğer 80 vilayetin insanları da, bundan paylarına düşeni aldılar tabii. Evet, İstanbullular gerildikçe gerildi. Ve artık diyoruz ki, bitse de evimize gitsek.
Aslında evimize gidince de bitmeyecek. Televizyonlarda konuk değerlendirmeleriyle, gelen verilerle sonuç belirlemeye çalışacağız. Allah’tan 31 Mart’ta veri akışını durduran AA, bu kez tarafsız bir şekilde gelen verileri açıklayacağını ilan etti. İnşallah.
★ ★ ★
Son hafta meydanlarda söylenenler, akıl alacak şeyler değildi. Cevapları da. İşte onun için diyorum. Şu seçim bir bitse diye. Yoksa akli melekelerimizi kaybedeceğiz. Ancak, iki eliniz kanda olsa, temizleyip mutlaka oy vermeye gidin.
31 Mart’ta gördük bıçak sırtının ne kadar keskin olduğunu. Belki bugün de öyle olacak. Onun için sizin oyunuz çok kıymetli. Aklınızdaki adaya ‘Evet’ mührünü basarken sizin elinizi tutan kimse yok. O, bir metre karelik bölmede vicdanınızla başbaşasınız.
Aklınızdaki adayın altında da bir daire var. İşte orası, sizin, ailenizin, daha çok da çocuklarınızın, yani gençlerin, işçinin, çiftçinin, memurun, emeklinin, işsizlerin doluştuğu yer. Ve sizi de ‘Evet’ mührüyle içine bekliyor. Karar sizin.
★ ★ ★
Dileğim bu kez şaibesiz, her türlü yakıştırmadan, ithamdan, yalandan dolandan uzak bir seçim olması. Bir dileğim de, seçime bulaştırılan alakasız kişilerin İstanbul’un seçimine müdahil olamaması. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşmasında noktayı koydu: “Herkim yalanı bir siyaset yapma yöntemi haline dönüştürüyorsa, Türk demokrasisinin altını oyuyor demektir.” İtirazı olan var mı?
★ ★ ★
Evet, sevgili okurlar, dostlar. Haydi sandığa. Önce Türkiye’nin merkezi İstanbulumuz, sonra da Türkiye için hayırlı olur inşallah.