2020’den beş gün aldık bile. Ama bizler her gün istemeye devam edelim. İnsan hakları, hukuk ve demokrasi alanlarında belki bir gün sesimizi duyururuz. Tabii ki, her şey birdenbire düzelmez. Bir nebze de olsa kârımızadır diyorum. Ve umut ediyorum.
Kârımızın her geçen gün biraz daha artmasını... Gülen yüzlerin çoğalmasını... Kardeşlikle, barışla, kutuplaştırmamakla... Şiddetin, bilhassa da kadın cinayetlerinin önlenmesi tabii ki, hepimizi mutlu edecektir. Bu da adalet reformunun gerçek anlamda uygulanmasıyla olacaktır. Meslektaşlarımız, akademisyenler, yok yere yatan KHK mağdurları, hele hele hepimizin içini acıtan askeri öğrenciler, hep bu umut içindeler. Yaşamın bu vazgeçilmez parçası onların da hakkı. Yeni yılda verin artık.
Libya yolu açıldı
Libya’ya asker gönderme tezkeresi, beklenildiği gibi Meclis’ten geçti. Allah hakkımızda hayırlı etsin. TV’de tezkere görüşmelerini izledim. Vekiller konuşup durdular. Kime? Söyleyeyim. Benimle beraber 60-70 kişiye. Oylama başlayınca doluştular. Yahu, oturun koltuklarınıza da bir dinleyin. Birisi dikkatinizi çekecek bir şey söyler belki. Sözüm bütün milletvekillerine ha… Ve onları biz seçtik. Bu kadar.
İşte bu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı noktayı koydu: “Yerli otomobile yüzde 50 yerlilikle başlıyoruz. Yüzde 100 yerli diye bir otomobil dünyada yok zaten.”
Medya maymunculuğu
İktidar övücülüğü ile ünlü emekli bir manken var. Paylaşımlar yapar. Güldürür, sinirlendirir. Tuğçe Kazaz. Şimdi de İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na takmış. Hatta Cumhurbaşkanı’nın onu parlattığına hükmedip bozulmuş da.
Bu sayede millet onu, o da kendisini bir şey zannediyormuş. Bir de isim takmış ‘Medya maymuncuğu’ diye. Cumhurbaşkanı parlatmasa, ‘biz’ dediği kimlerse, kendi aralarında bu adamı eritirlermiş. A be güzel kızım! Bulduğun tabir daha çok sana yakışıyor. Arada sırada maymuncuğunla medyada gündem oluyorsun, fena mı? Aman dikkat et. Sakın düşürme.
Senden çok lazım Beren kızım
Beren Saat’in şikayeti var. Diyor ki: “Yumruk sahnesi değil, yakınlaşma sahnesi sansürleniyor. Bir şeyi örteceksek, öfkeyi örtmeliyiz. Tüketimi azaltmak için kadeh buzlandı ya da içki fiyatları yükseltildi. Ama insanlar evde rakı üretir hale geldi. Yani içenler vazgeçmedi.” Haklısın kızım. Her şeyin başı öfke. Aynı içki gibi. Azı karar, çoğu zarar. Ve bu zarar da kendinden çok yanındakine, çevreye. Öğreneceğiz inşallah.