Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta Türkiye modelini açıkladı ve dedi ki: Avrupa ve Amerika demokrasi ve ekonomide yerle yeksan olsa bile, biz milletimizi kalkındırmaya, hak ve özgürlüklerini geliştirmeye devam edeceğiz. Başka bir yerde, insani değerler üzerinde inşa edilmiş, böylesine samimi bir demokrasi bulamazsınız. Bunun adı ‘Türkiye modelidir’.
BUNLARI DA DUYDUK
Ancak yine geçen hafta, iki bakan ve iktidar ortağının sözleri Türkiye modelinin kapsamı dışındaydı.
Bakan Soylu: Anayasa Mahkemesi Başkanı’na buradan söylüyorum. Madem özgür bir ülkedeyiz ya… Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım hadi. Özgürüz ya… Tamamen her şey güvenlik altında ya… Niye polis koruma arıyorsun o zaman?
Bakan Çavuşoğlu: Meis’i İtalyanlara vermişiz. Onlar da Yunanistan’a. Yanı başımızdaki adaları da vermişiz. Geçmişteki anlaşmalar büyük bir başarı öyküsü olarak, ders kitaplarında anlatıldı bizlere ama maalesef görüyorsunuz işte. Benim notum: 12 Adaları 1911’de İtalya, Ege adalarını da 1912’de Balkan Savaşı’nda Yunanistan, Osmanlı döneminde aldı. Ama olsun Lozan başarı değil.
Devlet Bahçeli: Çağrım şudur: Türk Tabipler Birliği, bugünkü hassas dönemde, insan ve toplum sağlığı hakkında asılsız şaibe ve şüpheleri körüklemektedir. Bu nedenle sadece adında Türk bulunan Tabipler Birliği, derhal ve gecikmeksizin kapatılmalıdır. Yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmalıdır. Benim çağrım: İnşallah Bahçeli’yi duyan olmaz. Doktorlarımızın moralini bozmaktan ve onlara parmak sallamaktan lütfen vazgeçin. Çünkü onların ve sağlık çalışanlarının değerini bu hassas dönemde 82 milyon çok iyi biliyor.
Kime inanalım?
Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 korkusunu büyüttü ve “Bulaşma hızı Avrupa’da korkulan boyutlara geldi” dedi. DSÖ ise; “Ekim ve kasımda daha çok ölüm görebiliriz. Aşı, pandeminin sonu olmayacak. Hangi gruba faydası olacağını bile bilmiyoruz. Pandeminin sonu, pandemi ile nasıl yaşayacağımızı öğreneceğimiz andır.
Bu da bize bağlı” dedi. Buna karşılık Sağlık Bakanı, rakamlara boğulduğumuz uzun konuşmasında, Korona ile mücadelemizdeki başarımızdan, dünyada hiçbir ülkenin yapamadığı erken tedaviye başlamamız sayesinde artık yolun sonuna doğru geldiğimizden, bunun da bütün rakamsal verilerin düşmesinden anlaşıldığından söz etti.
Sonra da turkuaz tabloyu okudu ve “Vaka sayımız, ağır hasta sayımız artmaya devam ediyor” dedi. Sayın Bakan, 10 dakika içine şaşırttınız hepimizi. Vaka sayıları artarken bu nasıl sona yaklaşma. Ben kaçırdım demek ki… İnşallah dediğiniz gibidir.
AVCININ AVI
Abdullah Avcı, Beşiktaş'tan gönderilirken bir anlaşma yapmıştı. Tazminatını iş bulana kadar aylık taksitler halinde alacaktı. Taa Sevilla’ya kadar birçok kulüpten teklif aldığı da yazılıp çizilmişti ama bir de baktım, beIN SPORTS’ta karşımda. Hem de Beşiktaş- Trabzon maçını yorumluyor. Bir yere para almadan çıkacağını sanmıyorum. O da biliyor Beşiktaş’ın ne kadar sıkıntıda olduğunu ve şimdi bir işi var. Sahada değil masada... Peki, hâlâ o tazminat taksitini almanın adı ne sizce? Bence ayıp da…