Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir buçuk yıldır insanın içini açan, şartlı güven veren şekilde konuşuyor. Bıkmadan usanmadan. İlk başlardaki maske çaresizliğimizi ve aşıdaki geç kalmışlığımızı da artık kapadık Allah’a şükür. Bakın neler diyor Koca:
*Bizler sanki son hastamız da iyileşmiş, virüs yok olmuş gibi davranırsak, hastalığın yayılması için tüm şartları sağlamış oluruz.
*Virüse karşı yiğitlik olmaz. Kimse tedbirlerden vazgeçmemeli.
*Salgın hastalığı gündemimizden çıkarmalıyız. Ancak bunu, salgının farkında olarak ve tedbirlere uyarak yapmalıyız.
Doğruya doğru. Ancak aklıma esti, 19 Ağustos 2020-2021 tablolarına baktım. Dikkatinizi çekmek istiyorum:
2020’de vaka sayısı: 1303 Vefat: 22
2021’de vaka sayısı: 19.320 Vefat: 216
Son sözü yine Bakan Koca’ya vereyim de içiniz açılsın: Yarın bugünden daha güvenli olacak.
Bu işte bir iş var!
Türkiye; doğal afetler, yangınlar ve Afgan istilası ile uğraşıp sınırdaki duvarları yükseltirken, olan oldu. NATO güçleri tarafından 20 yıldır eğitilen 300 bin kişilik Afgan ordusu, neredeyse hiçbir direniş göstermeden, silahlarını bırakıp tankı, uçağı olmayan Taliban güçlerine teslim oldu. Taliban güçleri, cumhurbaşkanlığı sarayını da alınca iş bitti. Hem de bir haftada!
Devlet Başkanı Gani de, Birleşik Arap Emirlikleri’ne kaçtı. “Ülkenin kan gölü olmaması için”miş. NATO, yabancı elçilik mensupları, yabancı şirket yöneticileri, kısaca Afgan olmayanlar ülkelerine taşındı. Biz de iki uçakla taşındık. Şimdi de Türk Hava Kuvvetleri uçaklarıyla vatandaşlarımız taşınmaya devam ediyor. Ancak biraz ABD askeri, Mehmetçiklerimiz, havaalanına taşınan konsolosluk görevlilerimiz ise hâlâ orada.
THY bile haftada 10 sefer yaptığı Kabil uçuşlarını durdurdu. Şayet söylenen doğruysa, bizim de terör örgütü listemizde olan Taliban, Türk Birliği’nin de 1 Eylül’e kadar bölgeyi boşaltması için süre vermiş. Peki, bütün bunlara karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor:
“Bir süredir ilgili kurumlarımız Taliban’la irtibat halindeydi. Ben de, Taliban yöneticilerini kabul edeceğimi bildirmiştim. Afgan halkının huzuru ve ülkemizin çıkarları için her türlü iş birliğine hazırız. Taliban yöneticilerinin itidalli ve ılımlı açıklamalarını memnuniyetle karşılıyoruz.”
Nedir bu ılımlı açıklamalar derseniz, sıralayayım:
*Kadınların burka giyme zorunluluğu bulunmayacak. Ancak onların güvenliği için başörtüsü zorunlu olacak.
*İnsanlar işlerine geri dönüp rutin hayatına güvenle başlasın.
*Bütün hükümet yetkilileri için genel af çıkarıldı.
*Kadınlar okula gidebilecek, okulda ve hastanelerde çalışabilecek.
Evet, bütün bunlar Erdoğan’ın dediği gibi ılımlıydı ama bir sözcü noktayı koydu. “Afganistan demokrasi ile değil, şeriatla yönetilecek. Bu da unutulmasın.”
***
TARİH BUNU YAZACAK
Başkan Joe Biden, “Afgan hükümetine ve ordusuna her şeyi verdik. Savaşamadılar. Biz onların yerine savaşacak değildik herhalde” dedi ama halkın ona duyduğu güven yine de yüzde 50’nin altına düştü. Çünkü Kabil düşerken ABD de, uluslararası alanda ciddi bir itibar kaybına uğradı. Bana göre, Afganistan’daki yenilgi, Amerika’nın Vietnam’dan sonra yaşadığı en büyük hezimet olarak tarihe geçecek. Amerikan yönetimi sahadaki durumu doğru okuyamayarak CIA ve Pentagon’un istihbarat zafiyetleri ile tarihi bir hataya imza attı. Böyle biline.