Esra KaparNotaların rotasında hala şifa dağıtıyor

HABERİ PAYLAŞ

Notaların rotasında hala şifa dağıtıyor

Hayatına çok sevdiği müzikle yön veren, aynı zamanda da yıllarca güler yüzüyle çocuklara şifa dağıtan bir doktor İskender Timur Türsen... Müzik yaparak para kazanmak çok zordu, bir mesleği olmalıydı. Tıp okusa da doktorluk yapacağını hiç düşünmemişti. Uzun yıllar geçti ama Türsen, ne sanatından ne doktorluktan vazgeçmedi.

Notaların rotasında hala şifa dağıtıyor

‘Pencereler önünde çürürken o güzelim yıllarım hayalin gözlerimin önünde’ demişti ama 2005’in kasımında kırılan gururuna istediği

bir teselli ile tanıdı onu Türkiye.

“Yine aylardan kasım

Haberin Devamı

Sanki sende kaldı bir yarım”

diyordu grubuyla birlikte söylediği ve hala milyonların dilindeki şarkıda…

Yine Aylardan Kasım, Deliriyorum, Ulan, Karanfiller, Pencere, Tiryakinim gibi birçok şarkının bestecisi ve söz yazarı, doktor İskender Timur Türsen, Haftanın Sohbeti’nde tıbbı, müziği, gerçekleştirdiği hayallerini ve yaşadığı hayal kırıklıklarını anlattı. 1962’de İzmir’de doğan Türsen, daha orta okul yıllarında başladığı müziği hayatından hiç çıkarmayanlardan. 1995’te Göksel Öncan (davul), Sezi Çeşitli (vokal), Ertuğrul Perşembe (gitar) ve Mahmut Perşembe (gitar) ile İskender Timur Türsen’in (bas) kurduğu Türk

Pop-Rock müzik grubu Tual, üyeleri değişse de hala sanat yolculuğuna devam ediyor.

Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı da olmak üzere toplam 23 yıl doktorluk yapan Türsen, hipnoz üzerine başladığı çalışmalarını da sürdürüyor. Sadece kendi merkezinde kayıtlı, çoğu bağımlılık üzerine 

5 binin üzerinde hastayla çalışması olan

Türsen, gençlere “Kendinize yatırım yapın” öğüdünü veriyor.

Notaların rotasında hala şifa dağıtıyor

Tıp ve müzik bir arada… Nasıl başladı iki hayatın birlikte yaşandığı süreç?

En başından başlarsak bu yolculukta önce müzisyenliğim geldi. Ortaokulda başladı müziğe ilgim. Daha sonra lisede mekanlarda çıkıyordum. Üniversite boyunca da böyle devam etti. Doktorluk daha sonra geldi.

Müzikte ya da doktorlukta rol-model aldığınız biri var mıydı?

Müzikte çok vardı tabi, o dönemler 1970’lerin müziğini dinlediğimiz için The Purple, Les Zeppelin, Pink Floyd, Eric Clapton çok severek dinlediğimiz müziklerdi. Zaten ilk önce rock grubu olarak başladık ama daha sonra pop müziğe de açılınca biraz yumuşadık. Ama doktorluk için bir idolüm yoktu.

Haberin Devamı

O zamanlar müzisyenlik yaparken anlamaya başladık ki çaldığınız sürece para kazanıyorsunuz. Ama yaşamınızı devam ettirecek ya da kurtaracak bir kazanç olmuyor. Müzisyen olarak hayatını kazanmak çok zor. Bir de bir yerlerde çalarken kendi müziğinizi yapma imkanınız yok; çünkü para kazama kaygısı var. Dedik ki; alalım meslekleri elimize, istediğimiz müziği yapalım. O yüzden o dönem öyle gelişti. Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra ilk tercih olarak tıp yazmıştım.

Notaların rotasında hala şifa dağıtıyor

Peki ya daha sonra? Doktorluğu sevdiniz mi?

Aslında çok fazla doktorluk yapacağımı düşünmemiştim ilk başta, ne yalan söyleyeyim. Mezun olunca herkes gibi müzik için önce İstanbul’a gittim. Denemek istedim.

Tam bir hayal kırıklığıydı İstanbul. O zamanlar yetenekli gençleri topluyorlardı.

Bir eve götürdüler bizi. Birer oda verdiler, bir de bilgisayar. Ortam o kadar kötüydü ki; hayal ettiğimden çok uzaktı. Birgün babam aradı ve dedi ki; ‘Mecburi hizmet zamanın bitiyor. Eğer gitmezsen doktorluk yapamayacaksın.’ Hemen İzmir’e dönüp mecburi hizmete gittim ve doktorluk hayatım da böyle başlamış oldu.

Haberin Devamı

Doktorlukta sizi en çok mutlu eden şey neydi?

Doktorluğun şu güzelliği var; bir şeylere çözüm arıyorsunuz ya… Bu aslında çok hoş bir şey. Biri size bir şey söylediğinde ya da sorduğunda onu bulmaya çalışmak bulmaca gibi… Yardımcı teknikler aramak, o sorunu gidermeye çalışmak çok güzel. En güzel yanı da insanlara yardım etmek. Ama ‘Küçüklüğümden beri doktor olacağım’ falan diye hayali olan biri değildim.

Uzmanlığınıza karar vermenizde alan seçiminizi ne etkiledi?

Şöyle ki; doktorluğa başladıktan sonra da müziği bırakamadım. Tekrar müziğe döndüm hemen. Ege Üniversitesi grubuyduk. Kimimiz askere gitti, kimimiz hizmete derken sonra yine toplandık İzmir’de ve ‘Grup Tual’i kurduk. Doktorluğa da devam ettik bir yandan. Açıkçası ben bir uzmanlık sınıfına girmek istemedim. Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı da olmak üzere toplam 23 yıl görev yaptım. Ama esas kendimi bulduğum şey hipnoz oldu.

Notaların rotasında hala şifa dağıtıyor

HİPNOZU ÇOK SEVDİM

Hipnoz uzmanlığına hala devam ediyorsunuz. Onca yıl sonra neden hipnoz?

Birgün hipnozla tanıştım ve hayatımı değiştiren şey oldu. Şu anda hekimliğimi tamamen İzmir’deki muayenehanemde hipnoz üzerinden yürütüyorum. Sadece hipnoz hastası kabul ediyorum. Hipnozu çok sevdim. İnsanlara daha farklı yaklaşabiliyorsunuz. Son 15-20 yılım hipnozla geçti diyebilirim.

Hipnozda hangi konular üzerinde çalışıyorsunuz?

Küçüklüğümüzde farkında olmadan bize verilen bir sürü doğru-yanlış, güzel-çirkin, başarılı-başarısız gibi kalıplar var ve bu kalıplarla hareket ediyoruz. Daha sonra da farkında olmadan bu kalıplar kişiliğimizi oluşturuyor. Ama nasıl oluştuğunu bilmiyoruz. Bu kalıpların bazıları bize iyi gelmiyor. Mesela bir köpek gördüğünde, bir kedi gördüğünüzde masanın üzerine çıkıyorsanız, uçağa binemiyorsanız, topluluk önünde konuşamıyorsanız, kekemeyseniz, tikleriniz varsa, bunun nedeni bilmiyorsunuz. Yani istemiyorsunuz böyle yapmak ama devam ediyorsunuz. Hipnoz tam da bu tür şeylerde çok etkili. Onu bulup ortaya çıkardığımızda iyi sonuçlar alıyoruz.

Doktorluk ve müzik birlikte zor oldu mu?

Aslında zor olmadı. Doktorluktan para kazanınca istediğimiz müzikleri yaptık. Yani kendi müziğimizi, kendi bestemizi, kendi sözlerimizi… Türkiye çapında sahneye çıkabildik. O şarkılar da tuttu ve devam ettik. ‘Yine Aylardan Kasım’ 20 yıldır dillerde. Hala müzikle yaşıyorum. Küçük bir stüdyomuz var. Müzikle bağ hiç kopmuyor. Eskisi kadar olmasa da konserlere çıkıyoruz. En son Bayhan ‘Tiryakinim’ şarkısını yorumladı onunla çalıştık. Dünya rekorları kırdı.

Notaların rotasında hala şifa dağıtıyor

HAYATIMIN ŞOKUYDU

Hayatınızda sizde en çok iz bırakan olay ne oldu?

Son zamanlarda özel hayatımla ilgili bir şey beni çok etkiledi.

35 yıllık evliliğim bitti. Bu benim için şok ediciydi. Çünkü en son tahmin ettiğim şey evliliğimin bitmesiydi. Ama bir şekilde hayat devam ediyor. Bazen insanın hiç düşünmediği şeyler bir anda başına gelebiliyor.

Notaların rotasında hala şifa dağıtıyor

KENDİNİZE YATIRIM YAPIN

Hem tıpta hem müzikte genç meslektaşlarınıza nasıl bir mesaj verirsiniz?

Hayat gençlerde müthiş bir tatmin üzerine kurulu. Kaçma eğilimi var. Tatmin dopamindir; olur ve geçer. Çok güzel bir çay içersiniz, iyi bir kahve içersiniz ve bittiğinde tatmin olursunuz. Yani dopamin kısa sürede yükselir, düşer. Ama mutluluk hormonu serotonindir. Yapılan araştırmalarda sürekli tatminle yaşayan insanların serotonininin düştüğü görülmüş. Çok tatmin oluyorsan, diğer zamanlarda mutsuzsun demektir. O yüzden hep mutsuzlar diye düşünüyorum. Bilmiyorum bunun nasıl çaresini bulacaklar ama şunu söyleyebilirim ki; kendini tanıyan insan mutlu olmayı bilendir. Yani birazcık kendine yatırım yapmak lazım. Hayatım boyunca para kazandım. Çok kazanan insanlar da tanıdım. Onların yerinde olmak istemem. Gençlere tavsiyem evden, arabadan önce kendilerine yatırım yapsınlar.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder