Taraftarlık başka bir şey, takıma zarar vermek başka bir şey. Maç başlamadan sahaya meşale atmakta Beşiktaş’a yapılacak en büyük kötülüktür. Daha 20 gün önce hazırlık maçında yaşanan olaylar yetmiyormuşcasına Tiran’da, “Haydi UEFA bana ceza ver” deyip manasız bir davetiye çıkarmak kafalarının içinde beyin olmayan insanların yapacağı maskaralıktan öte gitmemiştir. Bu olay sevdalılarına sorayım, neyin aşkı, neyin sevdası, neyin takım sevgisidir bu Allah aşkına? Bekle bakalım şimdi UEFA’dan gelecek ceza faturasını.
O meşale atanlar haydi pamuk eller cebe desem ödeyecek misiniz kulübe gelen cezayı? Böylesine bir rahat maçı yazacakken düştüğümüz duruma bakar mısınız? Ne maç motivasyonu kaldı, ne de ilerki maçlar için bir şevk. Elbette bu karmaşa yüzünden futbolcuların da konsantrasyon kaybı Beşiktaş’ın Tiran önünde beklenen futbolunu sergilemesine sekte vurdu. Halbuki birlikte Arnavut ciğeri yenilen, iki ülke bayraklarının yan yana asıldığı ortam bir anda kabusa döndü.
Bu ortamdan sıyrılmak kolay olmasa da Beşiktaş sahaya iyi yerleşip rakibini iyice bunalttı. Amartey’in golündeki pas güzelliği, Aboubakar’ın kalçadan çıkartıp, fırlattığı füze Kartal’ın uçuş güzelliğinin bir örneğiydi. Masuaku’nun gereksiz yere yaptığı faul zaten kısıtlı kadroyu bundan sonraki turlarda Şenol hocayı şimdiden düşündürüyordur. Beşiktaş rahat gittiği Tiran’dan, İstanbul’a güle oynaya döndü.