Eylül ayında hayatını kaybeden Birleşik Krallık Kraliçesi II. Elizabeth’in, dedesinin babaannesi Kraliçe Victoria, tam 64 yıl hükümdarlık sürdü. Öyle etkili bir hükümdardı ki tahtta kaldığı dönem, ‘Victoria Dönemi’ olarak anılıyor. Tarih dersinde değiliz, dönemin sıkıcı kurallarını, savaşlarını anlatacak değilim, merak etmeyin. Bu dönemde gelenekselleşen dans partileri, kutlamalar daha ilgi çekici… Günümüze kadar ulaşan gelenekleri var. Neyse ki bazı tuhaf gelenekler, müsait bir yerde inmiş de bugünlere yetişememiş. Yeni yıl iki kapı ötede bizi beklerken Victoria Dönemi’nin ilginç yeni yıl geleneklerine yakından bakalım.
Bu turtaları yemek istemezsiniz
Sığır ayağından yapılmış kıymalı turta alır mıydınız? Ben almayayım canım, teşekkürler. Bu turtalar o dönem için geleneksel bir yeni yıl ikramıydı. Kuzey İngiltere’nin bazı bölgelerinde bu gelenek devam ediyor. ‘Coğrafya kader midir?’ tartışmasını yeniden başlatalım. Haha!
Yeni yıla girerken yas tutmak mı?
O döneminin entelektüellerine göre hayatımızdan koca bir yılın geçmesi ölüme daha fazla yaklaştığımız anlamına geliyormuş. Bu nedenle yeni yıla partilerle değil yas içinde girilmeliymiş. Vay efendim, yeni yılın kutlanması anlamsızmış. Ne kadar da pesimist bir yaklaşım! Ey Victoria Dönemi’nin entelektüellerinin ruhu, beni duyun! Doğduğumuz andan itibaren ölümden gün alıyoruz. Doğanın kanunu bu. Şurada ömrümüz olduğu kadar partileyip günü gelince öleceğiz zaten.
En meşhur kağıt oyunu
İşte sürmesinden memnun olduğum bir gelenek; yeni yıla oyun oynayarak girmek! Gerçi Victoria Dönemi’ndeki yeni yıl partilerinde oynanan en popüler kağıt oyunu bence hayli sıkıcı. Herkes kağıda yapmak istediği bir şeyi yazıyor ve katlayarak bir kutunun içine atıyordu. Daha sonra sırayla bu kutudan bir kağıt çekiliyor ve yüksek sesle okunuyordu. Ne kadar da heyecan verici…
İncil, İncil söyle bana, gelecekte neler olacak hayatımda?
Bir başka sıkıcı ama umut vaat eden aktivite ise İncil’den rastgele bir sayfa açıp okumak. ‘Dipping’ olarak bilinen bu aktivitede açılan sayfada yazılan bilgilerin, kişinin geleceğine dair öngörüde bulunacağına inanılıyordu.
Ekmekten üç ısırık al ve kapıya bırak!
İşte daha çok zenginlere ait bir gelenek! Sınıf ayrımı her yerde, her dönemde karşımıza çıkıyor. Yeni yıl arifesinde ‘barmbrack’ isimli büyük bir ekmek pişiriliyordu. Evin erkeği bu ekmekten üç ısırık aldıktan sonra kapıya bırakıyordu. Kapı önünde ekmeği görüp alanlar ise önümüzdeki yıl açlık, soğuk ve hastalık o eve girmesin diye ev sahiplerine dua ediyordu.
Dönemler gelir geçer tebrik kartları kalır
Kart gönderip kart almaya bayılırım. Yılbaşı kartı göndermek ilk defa Victoria Dönemi’nde bir gelenek haline geldi. Dönemin insanları bu kartların üzerinde ilginç figürler olmasına dikkat ediyordu. Sarhoş kurbağalar, eğlenen maymunlar ya da parti yapan kuşlar bu figürlerden bazıları…
Kötü şans silsilesi!
Başka bir delilikle karşınızdayım. Yeni yıla girildiğinde eve gelen ilk kişinin erkek olması gerekiyormuş. Sinirlenmeye başlıyorum, ona göre… Bu batıl inanca göre, açık renk saçlı bir erkeğin ya da bir kadının eve adım atan ilk kişi olmasının kötü şans getireceğini düşünüyorlardı. Ya sabır! Bir de yeni yılda eve yeni bir eşya almadan evden hiçbir şey dışarıya çıkmamalıymış. Bunu yapmazlarsa kötü şansın evin üyelerinin peşini bırakmayacağına inanılıyordu. Resmen hayatı kendilerine zorlaştırmak için ellerinden geleni yapmışlar. Victoria Dönemi’nde doğmadığıma sevinmek bugünkü planlarım arasında değildi ama oldu!