Röportajı konserlerinden önce yapmaya karar vermiştik. Yağmurlu bir gündü. Konserin başlamasına daha üç saat vardı ancak girişteki dinleyici kuyruğu Jüpiter’e kadar uzanıyordu. Röportajdan sonra onları ilk kez sahnede izledim. Dinleyicileriyle aralarındaki bağ ve sahne enerjileri müthişti. Abartmıyorum. Uğurhan Özay’ın son zamanlarda dinlediğim en yetenekli vokallerden olduğunu söylemek zorundayım. Ne demek istediğimi anlamak için Dolu Kadehi Ters Tut’u mutlaka canlı dinleyin ve de izleyin. Grubun kurucuları vokal Uğurhan Özay ve gitarist-geri vokal Mürsel Oğulcan Ava’yı yakından tanıyalım.
Siz kimsiniz ve bu dünyaya neden geldiniz?
Uğurhan Özay: Bunu daha önce hiç düşünmedim ama çocukluğumdan beri şarkı söyleme istediğim her vardı. Sevdiğim grupları sahnede görmekten keyif alıyordum. Gastronomi mezunuyum ama hayatımı müzik üzerine kurdum.
Mürsel Oğulcan Ava: Mimar Sinan Üniversitesi’nde sinema okudum. Hayatımı, deneyimlemek üzerine ilerletiyorum. Uğurhan’la da sürekli yeni şeyler denemek ve gelişmek üzerine çalışıyoruz. Evrenden dataları alıyoruz ve sanat formunda dışarı vuruyoruz. Geri dönüp baktığımda hayatımı ne kadar güzel yaşadığımı bilmek istiyorum.
‘Dolu Kadehi Ters Tut’ Ömer Hayyam’ın bir rubaisinde geçiyor değil mi?
U.Ö.: Evet, insanların üzerinde mesai harcayarak anlamını bulduğu bir isim koymak bize çekici gelmişti. Ömer Hayyam şöyle diyor:
Tanrım; bu güzel yüze vermişsin emek,
O sümbülü koklamak, saçını ellemek.
Sonra da “Ona bakma” dersen, anlamı:
Dolu kadehi ters tut, hiç dökme demek!
M.O.A.: Ömer Hayyam’ın her biri mantık sorusu gibi olan rubaileri hoşumuza gidiyor.
Sizce Ömer Hayyam müziğinizi dinleseydi ne düşünürdü?
M.O.A.: ‘İlan-ı Meşk Manifestosu’ şarkımızı tamamen Ömer Hayyam hayranlığıyla yazdık. Müziğimizi sevsin çok isterdim. Karşılaşsak ona ne kadar hayran olduğumu söylesem belki de bana “Moruk, ben 900 yıl önce yaşadım, bana hayran olmaman lazım. Uygarlık dediğin şey ilerlemiş olmalıydı” derdi. Oysaki dünyanın bugünkü halini görse…
ŞAKALI ŞARKILAR DA YAPIYORUZ AŞK ŞARKILARI DA
Kaç yıldır birlikte müzik yapıyorsunuz?
U.Ö.: Grup 10 yıldır var. Bir ortak arkadaşımız sayesinde birlikte müzik yapmaya başladık. Tanıştık ve çok hızlı dost olduk. ‘Potakallı Pekin Ördeğim’ gibi şakalı şarkılar da yapıyoruz, aşk şarkıları da…
M.O.A.: Uzun süre müzikten para kazanmayı düşünmedik. Hatta harçlıklarımızı ve kazançlarımızı müziğe yatırıyorduk. Bir noktada kendi şirketimizi kurduk ve tamamen bağımsız bir grup haline geldik. Grubun isminden ve şarkılarımızın garipliğinden dolayı çoğu yapımcı bizimle çalışmak istememişti. Şimdi hepsi çok pişman. Bunu açıkça söylüyorlar. Haha!
Spotify’ın listesine göre bu sene en çok kimleri dinlemişsiniz?
U.Ö.: Kulaklığımı kaybettim, bir süredir müzik dinleyemiyorum. Haha! The Weeknd’in yeni ne yaptığını hep takip ediyorum. Büyük Ev Ablukada uzun zamandır kapandı. Neler çıkaracaklar merak ediyorum. Bu sene Spotify’da en çok vokal egzersizlerini dinlemişim.
M.O.A.: Ben her janr dinlerim. Bir numaram hep Red Hot Chili Peppers çıkar. Bu Spotify sonuçları çoğu müzisyenin araştırma alanı gibidir. Nelerden ilham aldığını da gösterir. Bu sene Victoria Monét çok dinledim.
BİR KARAKTER YARATIYORUZ VE O KARAKTERİN HİKAYELERİNİ ANLATIYORUZ
Bazı şarkılarınızda terk edilme, stres ve paranoya hissediyorum. Bu genel haliniz mi?
U.Ö.: Mesela ‘DKTT’ albümümüz müzikal olarak her janrın olduğu bir albüm oldu. İlk albümümüz ‘Polonya’nın Başı Belada’, kaybetmiş bir adamın kurabileceği ilişki yorumları üzerine bir albümdü. İkinci albümümüz ‘Dünyanın En İyi Albümü’, biraz daha şakalı şarkıların olduğu bir albümdü. Biz bir karakter yaratıyoruz ve o karakterin hikayelerini anlatıyoruz.
M.O.A.: Hikaye anlatıcılığı bizi çok heyecanlandırıyor. Alıcılarımız çok açık her yerden, her olaydan şarkı üretebiliyoruz. Yayınlanmış 70-80 şarkımız daha var.
Grupla ilgili gerçekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı?
M.O.A.: Bir belgesel projemiz var. Grupla ilgili tüm hikayemizi, turneleri, kaygıları, şarkıları üretme sürecimizi, konserlerimizi kaydetmeye başladık. Beş yıllık görüntüler birikti. ‘Karanlık’ albümünden itibaren neredeyse her günümüzü kayıt altına aldık. Ortaya güzel de bir hikaye çıktı. Bence böyle bir şeye ihtiyaç var. Sevdiğim müzik gruplarının böyle bir belgeseli olsun isterdim. Duman’ın böyle bir belgeseli olsun çok isterdim. Bizim grubumuzun üzerinden bu dönemin müzik tarihine ışık tutmuş olacağız.
Birbirinizin gözünden bakınca nasıl insanlarsınız?
M.O.A.: Karakterimin çok köşeli olduğunu hissediyorum. Başkasıyla çalışmaya uygun bir yapım yok ama bunu Uğurhan’la başarabiliyorum ve ona şükran duyuyorum. Uğurhan’la birlikte çalışmak kolay. Farklı karakterleriz ama çok iyi bir uyumumuz var. Çok iyi bir vokal, yumuşak kalpli ve çok yetenekli biri.
U.Ö.: Düşünce anlamında dağınık biriyim. Çok şey düşünürüm, sonra da ne düşündüğümü unuturum. Oğulcan düşüncelerini uygulamaya geçirebiliyor. benim bu eksikliğimi o tamamlıyor. Aklını kullanmayı biliyor. Birbirimizi tamamlıyoruz, zevklerimize güveniyoruz. Felsefemiz doğru.
21. YÜZYILA RAĞMEN MÜZİK ÜRETME FİKRİ BİZİ AYAKTA TUTTU
Düştüğünüzü hissettiğinizde o kuyudan nasıl çıkarsınız?
U.Ö.: Pandemiyle birlikte konserlerimiz bıçak gibi kesildiğinde kendimi pek hissetmiyordum. 21. yüzyıla rağmen müzik üretme fikri bizi ayakta tuttu.
M.O.A.: Ülke gündeminden aşk sancısına kadar ne konuda sıkıntı yaşıyorsam onunla ilgili şarkı yaptığımda bir terapiste gitmişim gibi rahatlıyorum. Uğurhan, karanlık döneminde bir şarkı sözüyle bize geldiğinde ve biz o sözlerden bir şarkı yarattığımızda o duyguyu koparıp atıyor içinden. Ben de öyle…Bence herkes müzik yapmalı.
Sizin için mini bir Dolu Kadehi Ters Tut playlist’i:
- Yapma N’olursun
- Madem
- Yüksek (ft. Seda Erciyes)
- Gitme (ft. Sedef Sebüktekin)
- Tanrının İşi
- Polonya’nın Başı Belada
- Çöpçatan
- Peygamber Vitesi
- Biraz Delisin
Gelecek konser takvimi:
28 Aralık Ankara MEB Şura Salonu
16 Ocak Bostancı Gösteri Merkezi
22 Ocak Antalya Cam Piramit
(Bu konserlerde yaş sınırı yok)