Marmara Denizi’nin halini görmüşsünüzdür. Bir süredir ‘deniz salyası’yla başı dertte. Bu durumun en önemli sebebinin atıklar olduğu uzmanlar tarafından onaylandı. Buzullar eriyor, insanlardan kilometrelerce uzakta, Antarktika’da yaşayan penguenlerin yumurtasında DDT (çok zehirli ve uzun yıllar canlı bünyesinde kalabilen bir tarım ilacı) bulunuyor… Dünya’nın dertleri değil bu köşeye, bin sayfalık kitaba sığmaz. Mutsuz hissettiğinizde kendinizi Dünya’nın yerine koyun ve rahatlayın. Neyse ki üzerinizde tepinen, savaşan, kafanıza durmadan çöplerini atan milyonlarca insan yok.
Ben Dünya’nın yerinde olsam; sadece onun bize sunduklarına minnet ve saygı duyan, onu koruyan insanları alır, diğerlerini Mars’a fırlatır ve başka galaksiye göç ederdim. Ama işte o bizi bırakmıyor, biz de onu korumak için elimizden geleni yapmalıyız. Şimdi sizleri Dünya’mızın kıymetini bilen biri olan, ‘sürdürülebilir moda’ anlayışını benimseyen moda tasarımcısı Emre Pakel’le tanıştıracağım ancak o fotoğraf vermiyor o nedenle sadece sözlerine kulak vereceğiz.
Emre Pakel kimdir?
Ona kim olduğunu sorduğumda söylediği ilk şey, ayrımcılığın olmadığı bir aileden geldiği oldu. Sınırların ve cinsiyetlerin insanları ayrıştırdığına inanıyor ve birlik felsefesini benimsediğini söylüyor. Başkent Üniversitesi’nde Moda ve Tekstil okurken, Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması, Ege İhracatçı Birlikleri’nin moda yarışması dahil olmak üzere girdiği tüm yarışmaları kazandı ve öğrenciyken International Talent Support’un arşivine girdi.
Ardından Milano’da dünyaca ünlü Domus Academy’de yüksek lisans yaptı. Vogue Italy, i-D gibi dergilerin ilgisini çekti ve röportajları yayınlandı. Yaşamını İtalya’da sürdürüyor ve yüzünü göstermek istemiyor çünkü tasarımlarının önüne geçen bir persona yaratmak istemiyor. Greta Thunberg olmak üzere birçok genç iklim aktivistiyle çalışıyor ve “Her insan bir yıldızdır. Sadece farkında değiller. Ne insanlar vardır ki küçücük odanın içinde bir dünya yaratırlar” diyor.
Sürdürebilir moda nedir, ne değildir?
Moda sektörünün dünyayı en çok kirleten ikinci sektör olduğunu biliyor muydunuz? Bunun sebebi ise hızlı moda. Yani, trend olan ürünleri uygun fiyatlı ve hızlıca piyasaya süren markaların yarattığı bir durum ve bu markalar, dünyayı en çok kirleten ve çalışanlarına en çok haksızlık yapan markalar. Sürdürülebilir olmak bir yaşam ve düşünce biçimi. Dünyada var olan kaynaklara zarar vermeden bir döngü sağlayarak tasarım gerçekleşebiliyor ve bu da sürdürülebilir moda oluyor.
Bunun farkında olan ve çevreyi kirletmenin bir parçası olmak istemeyen moda tasarımcıları, var olanı dönüştürmenin derdine düştü ve aslında uzun yıllardır var olan ‘sürdürülebilir moda’ hareketi yeniden gündeme geldi. Eski kıyafetlerden yeni kıyafetler tasarlamak gibi… Hızlı moda anlayışına karşı geliştirilen bu akım, çevreyi korumak ve sıfır atık felsefesiyle ilerliyor. ‘Azdan, çok tasarım yapabilme’ fikri.
İKLİM AKTİVİSTLERİYLE ÇALIŞAN BİR MODA TASARIMCISI
Senin gözünden sürdürülebilir moda nedir?
Gezegeni korumak çevreni tasarlamakla başlar. Bu aslında bir dünya vatandaşı olma görevidir. Sigara içtiğimde bile çöp bulana kadar izmariti elimde taşırım. Sürdürülebilir moda, sadece materyali sürdürmekle olabilecek bir şey değil. Dünyanın dört bir yanından genç iklim aktivistleriyle çalışıyorum. 9-17 yaş arasındaki jenerasyon çok büyük bir çevre bilincine sahip. Onlar birer yetişkin olduklarında temiz bir havada nefes almak istiyor. Greta Thunberg’le de ortak çalışmalarım var.
Sürdürülebilir modanın en iyi örneklerinden biri olan ‘Isn’t Less Enough’ (daha azı yetmez mi?) koleksiyonun nasıl ortaya çıktı?
Öncelikle bir tasarımcı olarak ne giyiyorum diye kendi dolabıma baktım. Dolabımdaki kıyafetlerimi bir defilede sunulacakmış gibi birer sanat eserine dönüştürdüm. Kısacası dönüşüme önce kendi dolabımdan başladım ve sonuç bu koleksiyona geldi. Bizim her sezon için yeni bir ceket tasarlamaktan ziyade gelecek için umut tasarlamaya ihtiyacımız var. Çünkü her sezon yeni bir cekete ihtiyacımız yok. Değişim ve dönüşüm fikriyle iklim krizini bir arada ifade eden bir koleksiyon yaptığım için de İtalyan basınının ilgisini çekti.
KENDİNİ GELİŞTİRDİĞİN KADARSIN BU HAYATTA
Instagram’ında bir tane bile fotoğrafını bulamadım. Neden yüzünü göstermek istemiyorsun?
İnsanların yaptığı işi göstermek yerine kendilerini ön plana atmalarından pek hoşlanmıyorum. Bir pop star elbette kendini göstermeli ama günümüzde herkes influencer olduğu için ve sürekli kendilerini paylaştıkları için kaliteli içerik görmek zorlaştı. Kendini geliştirdiğin kadarsın bu hayatta. Mesleğime olan saygımdan ve tasarımlarımın ön planda olmasını istediğimden geri planda durmayı tercih ediyorum.
Nike için yaptığın koleksiyondan bahsetmek ister misin?
Onlara bir sunum yaptım ve depolarında imha edilecek ürünleri alıp değerlendirerek bir koleksiyon tasarladık.
Türkiye’den birçok ünlüyü giydirdin ama hiç reklamını yapmıyorsun neden?
Edis, Kerimcan Durmaz, İrem Derici gibi isimlerle çalıştım ama ben reklam yapmayı sevmiyorum. Ünlü olsa da olmasa da insanları, çıkarlarım doğrultusunda basamak olarak görmek bana adil gelmiyor. Kendi yağımda kavrulup zaman içinde hayal ettiğim yere gelirsem benden mutlusu olmayacaktır.