Güney ÖztürkOlmaz denen her şey oldu

HABERİ PAYLAŞ

Olmaz denen her şey oldu

Taliban, 2021 yılında Afganistan’ın kontrolünü yeniden ele geçirip, ‘bu kez daha hoşgörülü olacağız’ vaadiyle yola çıktığından beri gözümüzün önünde tiyatro çeviriyor. Taliban hükümeti, kadınların ve kızların eğitim, istihdam, adalet, ifade ve hareket özgürlüğü haklarını kademeli şekilde ellerinden alan birbiri ardına kararnameler çıkardı. Ev dışındaki varlıklarını giderek suç haline getirdi. En son bir kadının sesinin, gülüşünün kamusal alanda erkekler tarafından duyulmasını yasadışı ilan ederek, yeni bir alçaklık (düşüklük) seviyesine ulaştı.

Haberin Devamı

Halbuki kadınlara yapılan baskılar, dini gerekçelerle yasaklar, cinsiyet ayrımcılığına girer. Daha açık konuşmak gerekirse, erkeklerin diğer cinse, yani kadınlara, kurumsallaştırılmış sistematik boyun eğdirtme yöntemi, insanlığa karşı suç olmalıdır. Afganistan’daki kadınların karşı karşıya olduğu durum, hukuki olarak cinsiyet ayrımcılığı diye adlandırılsa da bu tabir yaşananların yanında hafif kalır. Bunun adı zulümdür. Taliban, son üç yılda kadınların ve kızların temel haklarını ortadan kaldıran düzinelerce ferman yayınladı. Bu hakları korumaya adanmış yasaları ve kurumları ortadan kaldırdı. Örneğin Kadın İşleri Bakanlığı, Taliban tarafından dağıtıldı. Bakanlığın binası da şeriat hukukunu katı şekilde yorumlayan, yeni kurulan Erdem Yayma ve Kötülüğün Önlenmesi Bakanlığı’na devredildi.

KONU BM GÜNDEMİNDE

Bugün bir kadına sokakta yasa gereği bir erkek akrabası eşlik etse de; giyiminin, davranışının ve hatta artık sesinin bile yasal olup olmadığı hakkındaki yargı tamamen Taliban’ın her zaman hazır bulunan ahlak polisinin takdirindedir. Polis dediğime bakmayın, adı polis. Bu çapulculara polis demek, o mesleğe saygısızlık olur. Bunlardan biri, bir ihlalin gerçekleştiğine karar verirse, bir kadın gözaltına alınabilir.

Görgü tanıkları ve mağdurların ifadesine göre de kadınların çoğu karakolda işkence ve tecavüze maruz kalmıştır. Birleşmiş Milletler’e göre, Afganistan’daki kadınlar, artık dünyanın en yüksek cinsiyete dayalı şiddete uğrayan kadınlarıdır. Taliban, kadınların yardım görevlisi de dahil olmak üzere ev dışında çalışmasını yasaklamış, özetle Afgan kadını artık evine ve mollaların kendileri için uygun gördüğü tek role, yani bakıcılık ve çocuk doğurma rolüne hapsedilmiş durumdadır. Taliban’ın yeni kuralları, kadınları dipsiz bir uçuruma daha da sürüklüyor.

Haberin Devamı

Kadının yiyecek almak için bir bakkalla konuşması bile, sesinin artık ‘avret’ (haram, günah) olarak kabul edilmesiyle tehlikeli hale geliyor. Birleşmiş Milletler Hukuk Komitesi, ekim ayında cinsiyet ayrımcılığının suç olarak kabul edilmesini öngören bir dizi yasayı ulusların onayına sunmaya hazırlanıyor. BM; üye devletlerini, cinsiyet ayrımcılığını insanlığa karşı bir suç olarak kanunlaştırmaya çağırıyor. Birçok ülke de öneriye destek veriyor.

Cinsiyet ayrımcılığı, insanlığa karşı bir suç olarak uluslararası alanda tanınırsa arkası gelir. Tıpkı, Güney Afrika’nın eski apartheid rejiminin önce küresel olarak kınanması gibi... Arkasından Uluslararası Ceza Mahkemesi, ırksal ayrımcılığı suç olarak sınıflandırmış ve bir dizi siyasal, sosyal direniş hareketi rejimi yıkmıştı. Alternatif ise dünyanın ellerini ovuşturduğu ama esasen Taliban’ın Afganistan’daki kadınları yüzsüz, sessiz ve görünmez kılmasını engellemek için hiçbir şey yapmadığı mevcut yolda devam etmektir.

Haberin Devamı

Not: Yukarıdaki makale, Afgan Metra Mehran adlı kadının New York Times’a yazdığı haykırışından bir alıntıdır.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder