Soru şu: Rusya, global çapta genel seçim sonuçlarını etkileyebiliyor mu? Cevap: Evet. Diyeceksiniz ki, başka ülkeler yapmıyor mu? Evet yapıyor, ABD de İngiltere de Çin de... Her ülke kendi çıkarını korumak için başka ülkelerin seçimlerine el altından müdahale ediyor.
Burada ilginç olan şey, Rusya’nın kullandığı bazı taktiklerin yeni olması ve açığa çıkması! Rusya 2014’e kadar kendi etki alanındaki bölgede seçimlere hep karıştı. Daha 1994’te Kremlin, Ukrayna’da istediği başkan adayını işaret etmişti. 2004’te de Viktor Yanukoviç’i seçtirmek istedi. Halkın çoğunluğu istemedi, ülkede Turuncu Devrim, iç savaş patladı.
Buna rağmen Yanukoviç 2010’da tekrar başa getirildi. 2014’te yine sokak eylemleri oldu. Binlerce Ukraynalı o eylemlerde öldü. 2000’lerde Gürcistan ve Ermenistan seçimleri ve sonrası da hep açık müdahalelerle geçti.
2014 ÖNCESİ, SONRASI
Ama 2014’ten sonra Rusya, Doğu Bloğu dışındaki ülkeleri yeni gelişmiş taktiklerle hedef almaya başladı. Mesela Fransa’nın yükselen ve Putin yanlısı ırkçı partisi Marine Le Pen’e 2014 yılındaki seçim kampanyası için Kremlin’den 13 milyon dolar gönderildi. (Kaynak: CSIS-Center for Strategic & International Studies) Aynı yıl Rus hackerlar, Polonya seçim kurulunun internet sitesine siber saldırı başlattı.
Halk arasında seçimlere olan güven zedelendi. 2015’te Alman Parlamentosu, federal seçimler öncesinde meclisin gizli belgelerini çalmayı amaçlayan Rus siber saldırısının kurbanı oldu. İskoçya’da, Rusya yanlısı hesaplar, ülkenin en önemli bağımsızlık referandumu öncesi seçmen sahtekarlığı olduğu yönünde sosyal medyadan hikayeler yaydı.
Finlandiya parlamento seçimleri öncesinde, Rus kuruluşları, resmi parlamento hesapları gibi görünen sahte sosyal medya hesapları oluşturdu. İlk başta, bu hesaplar ana akım siyasi içerik yayınladı ve binlerce takipçi topladı. Seçim yaklaştıkça, hesaplar seçmenler arasında kafa karışıklığı yaratmayı amaçlayan yanlış bilgiler ve karalamalar yayınlamaya başladı. 2016’da Rusların hedefi bu kez İngiltere’deki Brexit oylaması ve ABD’de Trump’ın aday olduğu seçimlerdi.
ABD’de özellikle Facebook üzerinden kararsız seçmenlerin önüne, sürekli Hillary Clinton karşıtı yalan haberlerle dolu videolar çıkarıldı. Aynı yöntemle İngiltere’nin Brexit ile AB’den çıkması sağlanmaya çalışıldı. Sosyal medyayı (ro)botlar ve troller aracılığıyla propagandayla ateşleme taktiği, göçmenlerin seçmenler için en önemli sorun olduğu Almanya›da Merkel hükümetine karşı da kullanıldı, Fransa’da Macron’a karşı da...
2017 ve 2018 boyunca, devlet medyası ve sahte sosyal medya hesapları aracılığıyla Rusya destekli dezenformasyon, İtalya ve Hollanda’daki genel seçimlerde ve Katalonya bağımsızlık referandumu sırasında İspanya’da yaygındı. Hollanda, İspanya ve Çek seçimleriyle ilgili web siteleri, İsveç genel seçimleri sırasında İsveç gazeteleri, yıkıcı siber saldırıların kurbanı oldu.
DİKKAT ÇEKEN HABER
New York Times gazetesine bu hafta ABD Dışişleri’nin sızdırdığı istihbarat belgesine göre, Rusya, 2014’ten bu yana iki düzineden fazla ülkede siyasi partilere, yetkililere ve politikacılara gizlice en az 300 milyon dolar verdi.
Hatta bir Asya ülkesinde, Rus büyükelçisinin bir başkan adayına nakit olarak milyonlarca dolar verdiği belirtildi. Belgede, Rusların nakit, kripto para, elektronik fon transferleri ve cömert hediyelerle ödeme yaptıkları ifade edildi. Finansmanın kaynağını saklamak için parayı çok çeşitli kurumlar aracılığıyla hareket ettiriyorlar.
Bu kurumlar arasında vakıflar, düşünce kuruluşları, organize suç grupları, siyasi danışmanlıklar, paravan şirketler ve Rus devletine ait enerji firmaları yer alıyor. En çok faaliyet Orta Amerika, Asya, Ortadoğu, Kuzey Afrika’da gerçekleşiyor.
Tekrar başa dönersek, hemen her ülke kendi bölgelerinde bu tür faaliyetler yapıyor. Ancak Rusya’nın küresel çapta başarılı seçim operasyonları yürütmesi; gerçeklere ve kurumlara olan güveni sarsmak için sosyal medyadan sahte hesaplara ve sahte haberlere yönelmesi karşısında ülkelerin henüz etkili bir karşı strateji geliştirememesi endişe verici.