Güney ÖztürkSatrançtan tenise

HABERİ PAYLAŞ

Satrançtan tenise

Spor dünyasının şu günlerde konuştuğu iki yetenek var. Biri hiç şüphesiz 18 yaşında Real Madrid’e transfer olan Arda Güler. Daha ilk antrenmanda hepsi birbirinden şöhretli takım arkadaşlarını ipe dizip gol attığı görüntüler milyonlarca kez izlendi. Geleceği çok parlak... Diğeri ise İspanyol tenisçi Carlos Alcaraz... Wimbledon’da bir efsaneyi devirip şampiyon oldu. Djokovic onun için ‘Hepimizin en iyi özelliklerini taşıyor’ dedi. Yani Federer, Rafa ve kendisinin... Ancak sahne arkasında, bu 20 yaşındaki şampiyon tenisçinin büyüleyici ve beklenmedik bir hobisi var: Satranç. Dünya onun tenis raketindeki ustalığını alkışlarken, Alcaraz da satranç oyunu ile stratejik düşüncesini ve zihinsel hünerini besliyor. Bunu maç sırasında Djokovic’e attığı akıl dolu toplarda gördük. Başarısının ikinci bölümünü ise İspanyol siesta geleneğine borçlu. En yüksek performans için antrenmanlardan ve maçlardan önce uyuyor kerata... Satrançtan başlayalım. Satrançla, henüz Murcia kentinde cılız bir çocukken, büyükbabası tanıştırmış. Satranca olan bağlılığı, onun eleştirel düşünme, konsantrasyon ve stratejik planlama gibi bilişsel becerileri geliştirmesini sağlamış.

Haberin Devamı

ARALARINDAKİ BENZERLİK

Pek bilinmez ama satranç ile tenis arasındaki paralellikler ilgi çekicidir. Her iki spor da yoğun odaklanma, zihinsel dayanıklılık, rakiplerin hareketlerini tahmin etme ve hızlı bir şekilde yanıt verme yeteneği gerektirir. Alcaraz “Satrançta ustalaştıkça, saha içi performansının olağanüstü seviyeye çıktığını ve maçlar sırasındaki taktiksel kararlarına katkıda bulunduğunu” söylüyor. Doğru! Satranç, zihinsel dayanıklılığı artırır, oyunculara esnekliğin önemini ve başarısızlıklardan öğrenmeyi öğreten, sürekli zorluklar ve aksilikler içeren bir oyundur. Alcaraz’ın satrançtaki bu kazanımının, onu zihinsel dayanıklılıkla nasıl donattığını, maçlarda yüksek baskı anlarında nasıl odaklanmasını sağladığını gördük. Ayrıca, satrancın onu teniste rakiplerini inceleme ve oyun tarzını buna göre uyarlama yeteneğini geliştirdiğini de söyleyebiliriz. Satranç, oyuncuların her hareketi yaparken sınırlı zamanları olduğu için etkili zaman yönetimi ve karar verme yeteneği gerektirir. Bu beceri, saniyelik kararların maçın sonucunu belirleyebildiği tenise oldukça iyi şekilde dönüşür. Alcaraz’ın satranç geçmişinin tenis kortunda zaman yönetimi ve karar verme yeteneğini nasıl keskinleştirdiğini hep beraber izledik.

Haberin Devamı

GELELİM SİESTAYA...

Siesta geleneği yani öğleden sonra uykusu İspanya’da günlük yaşamın önemli bir parçasıdır. Alcaraz, bir röportajında siestanın günlük rutini olduğunu söylüyor. Siestanın arkasındaki bilim, gün boyu yapılan kısa kestirmelerin üretkenliği, zihnin çalışmasını ve genel refahı artırdığı şeklindedir. Siestanın, Alcaraz’ın çekişmeli maçlar sırasında yüksek enerji seviyesini koruma ve odaklanma yeteneğine katkıda bulunduğunu gözlemleyebilirsiniz. Özetle Carlos Alcaraz’ın satranç seven bir çocuktan Wimbledon şampiyonuna uzanan yolculuğu, tutkuları çeşitlendirmenin ve kültürel gelenekleri kucaklamanın gücünü sergiliyor. Satranca olan bağlılığı sadece zihinsel hünerini güçlendirmekle kalmadı, aynı zamanda tenis oyununa benzersiz bir bakış açısı getirdi. İspanyol siesta geleneğine olan bağlılığı da en yüksek performansı korumada dinlenmenin önemini ortaya koydu.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder