Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın faaliyetlerini 2002 yılından bu yana yakından takip ediyorum. Çalışmaları ve himayesi altına aldığı projeler zaman içinde kapsam ve boyut olarak gerçekten çok farklı seviyeye ulaştı.
Bazı istisnalar dışında dünya lider eşlerinin katkı sağladığı olaylar genellikle çok belli konu başlıklarıyla sınırlı oluyor. Çoğunlukla da sembolik kalıyor.
Emine Erdoğan ise Türkiye ve dünyada yaşanan afetlerde yaraların sarılması çalışmalarından tutun da ailelerin gelişim programlarına kadar yüzlerce farklı başlıkta girişimlere bizzat katılım sağladı, destek oldu. Birçoğuna öncülük etti.
Binlerce insanın hayatına dokunan, çeşitli konularda ciddi farkındalık oluşturan ve geniş kitlelerin bilgilendirilmesini sağlayan bu çalışmaları benim gözlemlerime göre temelde şu kategorilere ayrılıyor:
* Çevre ve Doğanın Korunmasına Yönelik Girişimler
* İnsani Yardım Çalışmaları
* Kültür-Sanat Faaliyetleri
* Uluslararası Etkinlikler
* Lider Eşleriyle Ortak Faaliyetler
Sıfır Atık ile ilgili atılan adımlar, Emine Erdoğan’ın dünya çapında en fazla ses getiren çalışmaları arasında yer aldı.
Kendisinin New York’ta Birleşmiş Milletler’deki (BM) konuşmasını Genel Kurul Salonu’nda takip etmiştim. Ciddi mesajlar vermiş ve çok dikkat çekmişti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından da desteklenen ve takdir gören bu girişim uluslararası toplum tarafından da sahiplenildi ve Türkiye’nin imzasını taşıyan bir markaya dönüştü.
Nitekim 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edildi. BM’nin yanı sıra OECD, UNESCO ve UNEP gibi uluslararası kurumların gündemine girdi. Emine Erdoğan’a bu konuda sağladığı katkılardan ötürü pek çok ödül verildi.
GAZZE ÖNCELİKLİ YER TUTTU
Emine Erdoğan, 2024’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurt içi ve yurt dışı ziyaretlerine eşlik etmesinin yanı sıra Gazze’de acıların dindirilmesi için insani boyutta çalışmalar yürüttü.
Mart ayında Antalya Diplomasi Forumu’na katılan Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Federasyonu (IFRC) Başkanı Kate Forbes ile yaptığı görüşmeden olumlu sonuçlar çıkmıştı.
Bir diğer önemli çalışma ise “Gönül Elçileri Projesi”. Bu kapsamda koruyucu aileler ve 81 ilin vali eşleriyle yaptığı programlardan da somut çıktılar elde edildi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Çankaya Köşkü’ndeki iftar programlarını takip etmiştim. Bu girişim başladığı günden bu yana “Koruyucu Aile” kavramı daha çok tanındı ve yaygınlaştı.
Emine Erdoğan’ın katkı verdiği projeler arasında aile, çocuk ve kadın başlığındaki çalışmalar da önemli yer tutuyor.
Bunlar arasında öteden beri engellilere özel bir hassasiyet gösterdiğini biliyorum. Halen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın birçok projesini yakından takip ediyor ve daha fazla katkı sağlanması için gayret gösteriyor.
FİKRİ TAKİP BAŞARISI
Ben özellikle bu konuların fikri takip ve sürdürülebilirlik boyutunun altını çizmek istiyorum. Emine Hanım, başladığı hiçbir projeyi yarıda bırakmadan sonuna kadar takip ediyor ve çıktılarını değerlendiriyor; bunu çok değerli buluyorum.
Kadınların bilgi ve becerilerinin artırılması yönündeki programlar da çok faydalı oluyor. Bu seneki çalışmalardan biri de 28 Haziran’da kendi himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca yürütülen Anadolu’dakiler Projesi, “Anadolu’daki Bereket, Birikim ve Beceri” çalışmasıydı. Bir diğeri de Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından New York’taki Türkevi’nde düzenlenen “Gelin Hazineleri: Osmanlı ve Anadolu Çeyizlerinde Bir Yolculuk” programıydı. Bu programa Yunanistan Başbakanı’nın Eşi Mareva Grabowski Miçotakis’in de bulunduğu çok sayıda dünya liderinin eşi iştirak etmişti.
Emine Erdoğan’ın az gelişmiş ülkeler ve özellikle Afrika konusunda yaptığı insani yardım çalışmaları da yakından biliniyor. Bu doğrultuda yine New York’taki Türkevi’nde “Afrika’nın Lezzetleri: Bir Kültür, Mutfak ve Dostluk Şöleni” ile “Afrika Yemek Kültürü” kitabının tanıtımı büyük ilgi gördü.
Bu sıraladıklarım çok kapsamlı projelerin sadece küçük bir özeti. Dışarıdan bakıldığında arka planda bu kadar çok işi takip eden, organizasyonları sağlayan çok büyük bir kadro olduğu düşünülebilir.
Oysa Emine Erdoğan’ın bu projelerinin hazırlığı, takibi ve duyurusu, sayıca çok sınırlı ancak işlerini çok iyi yapan bir ekip tarafından hayata geçiriliyor.
Bu süreçlerde Özel Kalem Müdürü Sevgi Yiğit’in katkısı çok büyük. Sevgi Hanım uzun yıllardır tanıdığım, ciddiyeti ve disipliniyle herkesin saygısını kazanmış bir isim.
Basınla ilgili konular, özellikle ana akım medya ile ilgili mecralara ilişkin çalışmaları ise daha önce İletişim Başkanlığı’nda da görev yapan Betül Uygur yürütüyor. Sayıca çok küçük ama yaptıkları işler itibarıyla dev bir ekibin ortak başarısı söz konusu.
Emine Erdoğan’ın öncülüğünde bu kadar kapsamlı çalışmalara emek veren her bir ismi gönülden kutluyorum.