İstanbul dünyanın en çok ziyaret edilen şehirleri arasında. Ancak yüksek gelir grubundan turistleri çekmek konusunda henüz istediğimiz seviyede değiliz. Geceleme sayısı açısından da İstanbul, rakip şehirler New York, Paris ve Londra’nın gerisinde.
Kaliteli eğlence mekânlarının sayısının artması, dünya çapında markalaşan restoranların öne çıkması ve kültür sanat festivalleriyle İstanbul’un hedeflerini yakalaması mümkün olabilir. En önemli başlıklardan biri de taksilerin nitelik olarak iyileşmesi. Geçen gün Beşiktaş İskelesi’nden bindiğim bir taksiye Levent’e gitmek istediğimi söyledim. “Ben karşının taksisiyim orayı bilmiyorum, alamam” dedi. Zar zor ikna edebildim ve yolu da ben tarif ettim. Halbuki önündeki telefonda navigasyon da açıktı!
Taksi sürücülerinin hâlâ önemli bir kısmı, yolcuları kandırıp, fazla para almak veya çıkar elde etmek için her türlü yalana başvuruyor. Bu arada korkunç boyutlara varan trafik sıkışıklığı ve ulaşım güçlükleri nedeniyle büyük katılımlı uluslararası etkinlik ve konferanslar için İstanbul yerine başka Avrupa şehirlerinin seçilmekte olduğunu görüyorum. Bu da önemli bir gelir kaybı anlamına geliyor.
MÜTHİŞ BİR KONSER
İstanbul Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde, tam 500 yıllık bir Osmanlı savaş gemisinin (kadırga) önünde muhteşem bir konser izledim. Müziklerin ve sanatçıların hâlâ etkisindeyim. Konser amaçlı yapılmamış bir mekânda bu seviyede güzel akustikle karşılaşmak beni çok şaşırttı.
Bu bir Barok müzik konseriydi. 1600 ve 1750’li yılları kapsayan Barok dönem klasik müzikte benim en sevdiğim zaman aralığıdır. Konseri Rusya Federasyonu’ndan The Barock Moscow Ensemble isimli topluluk verdi. Rusya’da yerleşik sanatçılar, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Batılı ülkelere çok fazla seyahat edemiyor ve oralardan konser daveti alamıyor.
Barock Moscow Ensembe, 2011’de kurulmuş. Yorumları, hayat dolu, samimi ve oldukça duygusal. Yer yer caz doğaçlamalarına benzer bir tınıya sahipler.
Grup şu sanatçılardan oluşuyordu: Anna Yanova keman, Anton Bulkin viyolonsel, Daria Volobueva klavsen ve Oleg Boiko gitar. Hepsi çok başarılıydı. Anna Yanova’nın stilinden ve coşkusundan çok etkilendim. Klasik müziğin dünya çapında saygın kurumu Moskova Konservatuvarı mezunu kendisi.
Daria Volubeva da piyano öncesi dönemin zor entrümanı klavseni çok başarıyla çaldı. Genç viyolonsel sanatçısı Anton Bulkin de gerçekten çok yetenekli bir isim. Grup bu konserde gerçekten rafine bir müzik kitlesi tarafından tanınabilecek Foscarini, Stradella, Castello, Frescobaldi, Matteis, Corelli ve Eccles gibi sıra dışı bestecilerin eserlerini de seslendirildi.
Çeşitli dönemlerde çok güzel konser organizasyonlarına imza atan Hakan Erdoğan’ı “Bach İstanbul’da” konserlerini düzenlediği için kutluyorum.
NOEL ÇAMININ YAKILMASI
Şam’daki yeni yönetim Suriye’de 11 yıllık iç savaşın yaralarının sarılması için ciddi adımlar atıyor. Geçiş döneminin lideri Ahmet eş-Şara bütün inançlara saygılı olacaklarını açıklamış ve güvence vermişti. Tam da bu sırada Hıristiyanların yeni yılı kutlamak üzere Şam’ın merkezi bir yerine yerleştirdikleri Noel çamı ise bir grup tarafından ateşe verildi. Belli ki birileri Batılı ülkelerin ve kamuoyunun Suriye konusuna sempatiyle yaklaşmalarını sabote edecek bir niyet içinde. Bunların kim olduğunu bulmak ve etkisiz hale getirmek de Şam’daki yeni yönetime düşüyor.