Oluşturduğu istihdam, ekonomiye katkısı ve insanların ulaşım beklentileri göz önünde bulundurulduğunda otomotiv, Türkiye’de en hayati sektörler arasında yer alıyor. Kişi başına düşen otomobil sayısında Batı standartlarına göre hâlâ çok gerilerde olduğumuz için taşıt sahibi olmak hem iyi bir yatırım hem de belli bir statü göstergesi olarak görülüyor.
Araç tedarik etmenin türlü nedenlerle zor olduğu şu günlerde otomobil almak birikimi korumanın da önemli bir yolu olarak kabul ediliyor. Küresel düzeyde artan talep/çip krizi/pandemi etkisiyle düşen üretim kapasiteleri ve son olarak Rusya- Ukrayna savaşıyla ortaya çıkan lojistik sorunlar nedeniyle otomobil bulabilmek neredeyse imkânsız hâle geldi.
Diğer taraftan Türkiye, hem çok önemli bir üretici hem de gelecek için umut vadeden bir pazar durumunda. Türkiye’de otomotiv sektörünün çatı kuruluşlarından Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) dünkü değerlendirme toplantısında bütün bu konuları masaya yatırdık.
Aynı zamanda Toyota Satış ve Pazarlama CEO’su olan Ali Haydar Bozkurt’un ODD Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçilmesiyle bu önemli kurumda yeni bir dönem başladı. Bozkurt dikkat çekici notlar paylaştı, satır başlarıyla özetliyorum:
- Son 16 yıla baktığımızda sektör, 70 milyar dolar civarında bir cari fazla vermiş durumda ve ihracat konusunda genel olarak ilk sırada yer alarak ekonomiye büyük katkı sağladı. Türkiye 100’den fazla ülkeye ihracat yapıyor.
- Türkiye bugün Avrupa’nın 6. büyük üreticisi durumunda ancak pekâlâ ilk 3’e girebilecek kapasiteye sahip. Bunu başarmak için sadece önümüzdeki 10 yılı değil, gelecek 50 yılı şekillendirecek trendleri çok iyi izlemek zorundayız. Hayatımızda sadece klasik anlamda ulaşım araçları olmayacak, mobilite çözümleri ve hizmetlerinin entegre olacağı bir döneme giriyoruz.
- Mutlaka yeni markaları çekmeliyiz. Bunun için yatırım ortamının iyileştirilmesi, teşvikler kadar iç pazarın gerçek potansiyeline kavuşması şart.
- Mobilite çözümleri ve gelecekteki yaşam stillerine ayak uyduracak servis ve ürünlerin Türkiye’de konuşlanması için kolları sıvamamız gerekiyor.
- Tüm ilgili birimler, paydaşlar, kamuoyu, akademisyenler bir ucundan tutup o büyük fotoğrafı dizayn etmeli. Sadece vergileri düşürmek de yeterli değil. Tek bir bacağı hallederek bütün sorunu çözemeyiz.
DİZELDEN KAÇIŞ VAR
Toplantının ilk bölümünde ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, en son verileri paylaştı. Rakamlar bize şunu gösteriyor, ülkemizde araç satışları hâlâ 2017 verilerinin gerisinde. Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2022 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9.3 oranında azalma göstermiş. 2021 yılında otomotiv toplam pazarı 772 bin 722 adetle tamamlanmıştı.
Bu yılın da benzer şekilde sonuçlanacağı tahmin ediliyor. Dizel motordan kaçış olduğu net şekilde görülüyor. Benzin ve hibrit modellerin oranı artıyor. Vatandaşlar imkânlarını zorlayarak otomatik şanzımanlı araçlara sahip olmak istiyor. Ekonomik şartlar nedeniyle insanlar biraz daha küçük otomobillere yöneliyor. Geçmişte C sınıfı adı verilen kompakt otomobiller pazara hâkim durumdayken giderek B segmentinin oranı yükseliyor. Burada çeşitli markaların sunduğu B SUV modellerin çekici hâle gelmesinin de rolü var. SUV satışları, Türkiye’de öteden beri çok popüler olan sedan kasa tipini yakalamış durumda.