Yapılan onca uyarıya rağmen, yine kana bulandı.
Neresi?
Karayolları!
İşte, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinin trafik bilançosu:
145 ölü!
Oysa birçok kişi gibi biz de uyarmış, tatilden hemen önce bu sütunda yer alan yazımızda şöyle demiştik:
‘Trafikte yapılacak en küçük hatanın kendimizle birlikte başkalarını da ölüme götürebileceğini unutmayalım, mutlaka kurallara uyalım!’
Ama ne yazık ki, bu konudaki tüm uyarlara rağmen, büyük bölümü sürücü hatasından kaynaklanan kazalarda, onca insanımız can verdi!
Hatırlayacağınız gibi, birkaç gün önceki yazımızda, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde araçları ile seyahate çıkacak vatandaşları uyarmış, kurallara uymaları çağrısında bulunmuştuk.
Niye?
Geçtiğimiz bayram tatillerinde karayollarında yaşanan acılar, bu bayram tatilinde de yaşanmasın diye!
Bugün bir başka konuda uyarda bulunacağız.
Kimlere?
Kurbanlık kesecek olanlara...
Niçin?
Hayvanlara ‘acı’ çektirenler, ‘acıtacak ceza’ ödemek zorunda kalacakları için.
24 bin insanımızın enkaz altında kalarak can verdiği 17 Ağustos Marmara Depremi’nin üzerinden 19 yıl geçti.
Başta İstanbul olmak üzere aynı bölge için “kaçınılmaz” denilen olası büyük depreme yönelik uyarılarsa giderek artmaya başladı.
Medyada yer alan bir habere göre, Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Başkanı Jeolog Prof. Dr. Şükrü Ersoy bakın ne demiş:
"Yabancı ve yerli yer bilimcilerinin ortak fikri; Marmara Denizi içerisinde 7'den büyük bir deprem olabileceği ve beraberinde yıkıcı bir tsunami dalgası oluşabileceğidir. En kötü senaryoya göre deprem büyüklüğü 7.7'ye bile varabilir!"
Daha önce de birçok bilim insanı benzeri uyarılarda bulunmuş, “Bu bir doğa olayıdır, bundan kaçış yok. Can kaybını azaltacak önlemler acilen gözden geçirilmelidir” demişti.
Doğrusu merak ediyorum…
Neyi?
Büyük felaketin yaşandığı 17 Ağustos 1999’dan bu yana, olası İstanbul depremine yönelik ne tür hazırlıklar yapıldığını, deprem anına ilişkin ne tür önlemler alındığını?
Amerikalı yöneticiler, acaba görüyorlar mı?
Neyi?
Türkiye’de insanların, değerini yok etmeye çalıştıkları Türk Lirası’nı korumak amacıyla seferber olduğunu!
Amerikalı yöneticiler, acaba biliyorlar mı?
Neyi?
Türkiye’de insanların, dolar bozdurmak amacıyla döviz büroları önünde kuyruklar oluşturduğunu!
Amerikalı yöneticiler, acaba duyuyorlar mı?
Neyi?
Her bayram tatili öncesinde yaptığım uyarıyı, bu bayram tatili öncesinde de yapacağım.
Niye?
Tatil yollarında yaşananlar, hatırlanmalı diye!
Sanırım trafikten, ölümle sonuçlanan trafik kazalarından söz ettiğimi anladınız.
Şimdi geriye dönelim, 2017 yılındaki Kurban Bayramı tatilinde trafikte yaşanan vahşeti hatırlayalım.
İşte ölü sayısı:
122.
Bu ne demek, bir önceki 10 günlük Kurban Bayramı tatilinde, 122 vatandaşımızı trafiğe kurban vermiştik demek.
Muhaliflerin topladığı imza sayısının yetersiz olduğunu açıklayan CHP’li yöneticiler, bilindiği gibi son sözü söyledi:
“Kurultay yok, değişim var!”
Bu ne demek?
Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, ‘A Takımı’nda yaptığı, yapacağı değişiklikle yoluna devam edecek, 2019’un ilk çeyreğindeki yerel seçimlere hazırlanacak demek.
Hayırlı olsun.
Yaptığı açıklamalarda “mücadeleye devam” vurgusu yapan Muharrem İnce’ye gelince...
‘Cumhurbaşkanlığı seçimini’ ve ‘imza düellosunu’ kaybetmiş olabilir. Ancak kazandığı öyle bir şey var ki tartışılamaz öneme sahip!
Diyeceksiniz ki;
Amerika, Türkiye’ye kimin için baskı uyguluyor?
Papaz için!
Amerika, Türkiye’yi kimin için tehdit edip duruyor?
Papaz için!
Amerika, Türkiye’ye kimin için yaptırımda bulunuyor?
Papaz için!
Ne papazmış be!
Düşünebiliyor musunuz, Pastör Andrew Brunson adındaki Amerikalı Papaz’ın iddianamede yer alan herkesçe malum ciddi suçlamalarla Türkiye’de tutuklanarak yargı önüne çıkarılması, ABD yönetimini ayağa kaldırıyor.
Türkiye’de gün olmuyor ki, insanın tüylerini diken-diken eden bir olay yaşanmasın!
Buna, bir dehşet, bir vahşet de denilebilir!
Ne gibi?
Tartışmaların, sopalı-bıçaklı-tabancalı kavgalara dönüşmesi gibi!
Bitmedi…
Hastanelerin acil servislerinde doktorların saldırıya uğraması gibi!
Bitmedi…
Kadınlara yönelik şiddet olayları ve insanlık dışı kadın cinayetleri gibi!